Diplomat Vahit Özdemir, 1978-1982 yılları arasında İran’ın Urumiye kentinde görev yaptı. İran’daki birçok siyasi ve sosyal olayın yakından gözlemlemiş ve gelişmeleri bakanlığa yansıtmış birisi. İran Şahı Rıza Pehlevi’nin ülkeyi terk ettiği döneme de, Humeyni’nin Paris’ten Tahran’a gelişine de tanıklık etti. İran-Irak savaşının başladığı dönemde de İran’daydı. Ülkede Türk ve Kürt kökenli yakın dostlar edindi. Başka ülkelerde göreve gittiğinde bile onlarla dostluğunu hiç bitirmedi.

Geçen Mayıs ayında Vahit Bey, daha önce görev yaptığı Urumiye’ye dostlarının daveti üzerine gitmişti. Rejimin halk üzerindeki baskısını biliyordu. Halkın, neden devlete karşı başkaldırmadığını da hep merak ediyordu. Bu gidişinde vatandaşın, devlete neden başkaldırmadığını daha iyi anladı.

HAYAT ÇOK UCUZ

Vahit Özdemir, vatandaşlarla, esnafla, dostlarıyla sohbetinde en çok şaşırdığı hayatın Türkiye’ye göre kat kat ucuz oluşuydu. Özdemir, izlenimlerini SÖZCÜ’ye şöyle anlattı:

“İran’da dolaştığım şehirlerde en çok dikkatimi çeken başta temel gıda maddeleri olmak üzere hayatın çok ucuz olmasıydı. Örneğin lüks bir semtte 4 odalı, 160 metrekarelik yeni bir dairenin kirası bizim paramızla 6 bin lira civarında. İran’da kendi vatandaşları için örneğin otel fiyatı ayrı, yabancılar için ayrı. Üç yıldızlı bir otelde İranlı 15 dolara kalabiliyor. Bir arkadaşımız Urumiye’den uçakla Tahran’a gitti. Bir gece otelde kaldı. Ertesi gün uçakla Urumiye’ye döndü. Tüm harcaması toplam 105 doları buldu. Beş yıldızlı otelde İran vatandaşı 25 dolara kalabilirken, bu yabancı için 100 dolar.

KİLOSU BİR LİRA

Benzinin litresi bizim paramızla İran’da bir liranın biraz altında. Yani, benzin fiyatı sudan ucuz. Sebze-meyvenin kilosu genelde bir lira civarında. Bu kadar ucuz olmasının nedeni de devletin bunları sübvanse etmesidir. İki çocuklu bir ailenin geçimini sağlaması için 10 bin lira kazancının olması yetiyor. Eğer bu 20 bin lira olursa o ailenin durumu çok iyi demektir. Bizdeki emekliler geçim sıkıntısı çekerken, İranlı emeklilerin böyle bir sıkıntısı yok.

Etin kilosu İran’da 250 lira. Avustralya’dan bol miktarda sığır ve koyun eti alıyorlar. Onlar gemiyle Mersin’e, oradan da TIR’larla İran’a götürülüyor. Tahran’ın 20 milyon nüfusundan yarısı Türk. Orada ‘pazar’ dedikleri bizim Tahtakale gibi olan yerde iş yapanların hemen tamamına yakını Türk. İran’da bir dolar, İran’ın para biriminin karşılığı olarak 83 bin tümen yapıyor. Örneğin 60 tümenin karşılığı Türk lirası olarak 30 lira demektir. Yani tam yarısı. 

40 MİLYONA YAKIN TÜRK

İran’da 40 milyona yakın Türk var. Bunlara ‘Azeri Türk’ü’ deniliyor. 13 milyon civarında Kürt yaşıyor. Ülkeye hakim unsur olan Dini Lider Hamaney’in Cumhurbaşkanını bile görevden alma yetkisi var. Hamaney Tebrizli Türk. İran Cumhurbaşkanı Urumiyeli Şii Türk’ü. Urumiye, Batı Azerbaycan eyaletinin başkenti. Doğu Azerbaycan’ın başkenti ise Tebriz. Önemli kent olan Tebriz’de hava üssü ve rafineri de bulunuyor.

Ticarette Tebrizliler etkin. İran’da yabancılık çekilmez. Çünkü başkent Tahran dahil hemen her yerde mutlaka Türkçe konuşan birisine rastlarsınız. Çok büyük yakınlık da görürsünüz.

ÜLKEMİZDE BİR MİLYON İRANLI

Türkiye ile İran arasında kaçakçılık da yaygın. İran’dan Türkiye’ye elektronik cihazlar sokuluyor. Onlar da daha çok tekstil ürünleri alıyor. İranlıların en çok ilgi duyduğu, ticaret yaptığı illerimizin başında Van geliyor. Bunu İstanbul izliyor.

Şu anda ülkemizde bir milyon civarında İranlı yaşıyor. Bunların önemli bir kısmı kaçak yaşıyor. İran’da ABD ve Kanada Büyükelçiliği ve konsolosluğu yok. O yüzden Türkiye’ye gelip vize alabilmek için karargahı Türkiye’de kuruyorlar. Türkiye üzerinden Avrupa ülkelerine gidebilmek için şebekeler de devrede. Bazıları beş, bazıları 10 bin avro karşılığında İranlıları yurtdışına götürüyor.”

MİLLETVEKİLLERİ ÇARŞAFLI

Birkaç yıl önce İran’ın Tahran ve İsfahan kentlerine gitmiştim. Kadınların direnişleri karşısında yönetim, uyguladığı katılıkları kısmen gevşetmişti. Bir dönem hemen bütün kadınların, genç kızların kara çarşafa sokulduğu İran’da, şimdi kara çarşaflıların sayısı giderek azalmış durumda. Ama kadın milletvekilleri henüz kara çarşaftan kurtulamamış.

İranlı genç kızların, kadınların en büyük harcaması güzellik ürünlerine oluyor. Bunu İranlı gençler de söylüyor. Caddelerinde burunları ameliyatlı çok sayıda genci de görüyorsunuz. Bunu da güzelleşme uğruna yapıyorlar. Aynı şekilde göğüs küçültme ve büyütmenin de yaygın olduğunu öğreniyoruz.

EL ELE DOLAŞABİLİYORLAR

Kızlar, genelde kot pantolon giyiyor. Saçlarının ancak yarısını kapatıyorlar. Örtüleri de sıkça kaydığı için başları açık dolaşıyorlar. Ama bu konuda sanıldığı gibi rahat da değiller. O yüzden, arkaya kayan başörtülerini yine saçlarının yarısı açıkta kalacak biçimde kapatıyorlar. Peki kapatmasalar ne oluyor? O zaman polis onları bu durumda gördüğünde, önce bir merkeze götürüyor. Orada, nasihat ediliyor bir daha başı açık dolaşmayacağı konusunda belge imzalattırılıyor. Bazı durumlarda mahkemeye de çıkarılıyor. Ama, bu durum özellikle gençleri çok etkilemiyor. Aslında, devletin de başörtüsü konusundaki eski katılığı kalmamış.

Parklarda kız -erkek ele ele de oturuyor, caddelerde el ele de yürüyor. Ama polis isterse bunları sorguluyor, bu şekilde oturmanın, ele ele tutuşmanın yasak olduğunu da söylüyor. İran yönetimi şu günlerde zor günler geçiriyor. Kendi vatandaşlarıyla uğraşmak yerine, tüm ağırlığı “Düşmanla mücadeleye” yöneltmiş durumda.