YUNAN ORDUSU

Yunan Ordusu bugün yapılan Türk taarruzlarının etkisinin sınırlı kalacağını değerlendirmekteydi. 1. Kolordu Komutanı General Trikupis, ihtiyat 2. Kolordu’dan 9. Tümen’in Afyon bölgesine alınmasını teklif etti. Bu tümenin 26. Alay’ının nakline başlandı.

Daha önce bölgeye gelen 7. Tümen, bölgeyi savunan General Frangos’un komutasındaki 1. Tümen’in emrine verilmişti.

7. Tümen gün boyunca parça parça kullanıldı. Nerede bir delik oluşsa orayı tıkadı.

General Trikupis, 9. Tümen’den gelecek kuvvetlerle cepheyi takviye etmeyi tasarlamaktaydı. Ancak saat 18.00’de aldığı bir emirle işler karıştı; çünkü bu emir, savunmaya devam ederken Alanyurt-Çay istikametinde bir taarruzu öngörmekteydi. İhtiyattaki 2. Kolordu kendi emrine verilmişti. Bu bölgede bulunan dört tümenle karşı taarruz yapılmalıydı. Hacianesti bu taarruzun 28 Ağustos’ta yapılmasını emretti. Ancak 2. Kolordu Komutanı General Digenis, taarruzun ancak 29 Ağustos günü icra edilebileceğini bildirdi.

Trikupis ise bu taarruzun yapılmasından yana değildi. Aralarında sorun oluştu. Bu sorunu çözemediler. Sorun onları çözdü.(1)
İki başkomutan: Biri taarruz mevzilerine birkaç km. uzaklıkta ve taarruzda geciken tümen komutanıyla doğrudan görüşerek tedbir alıyor; diğeri 450 km. uzaklıkta, gerçekleşme olasılığı düşük bir emir veriyor. Aradaki fark birkaç gün sonra doğrudan sonuca yansıyacaktı.

Günün Özeti

Özetle 1. Ordu, 26 Ağustos’ta cepheyi yaramadı. Kalecik Sivrisi ve Karabileğim Tepesi’nin 4. Kolordu; Belentepe ve Tınaztepe’nin bir kısmının 1. Kolordu tarafından elde tutulması hoşnutluk yaratacak bir sonuç değildi. Umutlar 27’sine kaldı. Ertesi gün taarruzlar sürdürülecekti...

Diğer bölgelerde önemli bir gelişme yaşanmadı.

Ancak 2. Ordu bölgesinde 61. Tümen’in Kazuçuran bölgesine taarruzları, Yunan ihtiyatı 2. Kolordu’nun dikkatini bu bölgeye yoğunlaştırmasını sağladı. Bu, harekâtın gelişmesine olumlu bir katkıydı; çünkü Afyon bölgesindeki Yunan 1. Kolordusu’nu yardımsız bıraktı. İsmet İnönü, bu konunun önemine dikkati çekmektedir.(2)

Onun dikkatimize sunduğu diğer bir husus ise topçu atışlarındaki başarıydı. Bu atışlar Başkomutan’ın da takdirlerine mazhar olmuştu. Buna mukabil Yunan ordusunun topçusu neredeyse susmuştu. Bunun sebebini merak eden İsmet İnönü, cevabını Uşak’ta buldu. Trikupis’e göre Türk topçusunun başarılı atışları bütün topçu gözetleme yerlerini vurmuş ve Yunan topçusunun gözünü körleştirmiş ve idaresini imkânsız kılmıştı.(3)

Başkomutan bir yandan cephedeki gelişmeleri izlemekte, müdahalelerde bulunmakta, diğer yandan Yunan ihtiyat 2. Kolordu’sunu takip etmekteydi. Bu maksatla hava keşfi yaptırıldı. Pilotlar verdikleri raporda ihtiyatın yerinde durduğu, sadece bir trenin Döğer’den Afyon’a geldiği raporunu verdiler.(4)

CEPHE YARILIYOR

27 Ağustos 1922 Günü Muharebeleri

Başkomutan bir gün önce kısa bir mesajla Büyük Millet Meclisi’ne başlayan taarruzu bildirmişti. Cevabi mesaj bugün geldi. Başarı dilenmekteydi...

Bugün başarı geldi. Cephe yarıldı. Şimdi genel olarak olup bitene göz atalım.

Sabah 06.00’dan itibaren bütün 1. Ordu cephesinde şiddetli muharebeler başladı.

4. Kolordu’nun 8. ve 12. Tümenleri 04.00’te başlattıkları hücumlarla 1286 rakımlı Kurtkaya Tepelerini ele geçirdiler.

Bu taarruzlara katılanların tamamı diğer cephelerdekiler gibi kahramandı. Onlardan birini anmadan geçmeyelim. 36. Alay’ın 6. Bölük Komutanı Üsteğmen Agâh, ilk hücum esnasında ağır yaralanmıştı. Ancak yılmadı ve yaralı olarak taarruza devam etti. El bombası kullanarak düşman siperlerine girdi. Ardından Kurtkaya’nın zirvesine ulaştığında alnından vurularak şehit oldu.(5)

Dünden beri uğrunda mücadele edilen Kurtkaya canlar pahasına alınmıştı. Ancak artık Kurtkaya, Üsteğmen Agâh ve silah arkadaşlarını bağrında barındıracaktı. Taşıyla toprağıyla ağlasa da, rüzgârıyla nice Agâhları bizlere taşımaya devam etmekte...

Daha batıda 5. ve 12. Tümenlerin erken saatte başlattıkları koordineli taarruz sonucu, Erkmen Tepeler hattı ele geçirildi. Bu taarruzlar esnasında örnek bir komutanlık ve kahraman- lık sergileyen 34. Alay Komutanı Yarbay Hüsnü Bey yaralandı.

126. Alay Komutanı komutayı üstlendi. Yunan birlikleri ağır zayiat verdi. Mevzilerde sayılan ölü Yunan askeri 500 kadardı. Ancak her iki Türk tümenine mensup zayiat da oldukça yüksekti: 15 subay, 150 er şehit ve yaralıydı.

4. Kolordu Komutanı saat 08.00’de birliklerini yeniden tertipledi ve yeni hedefler verdi. Ele geçirilen yerler savunulacak, ilerlemeye kısmen devam edilecekti. Birlikler emrin gereğini yerine getirdiler.

Saat 17.00’de 11. Tümen, hedefini ele geçirdi, cephesindeki Yunan birlikleri geri çekildi.

8. Tümen 15.30’da hedefini ele geçirince, karşısındaki Yunan kuvvetleri Afyon istikametinde çekildi.

4. Kolordu cephesindeki düşman kuvvetlerinin çekilmesi üzerine Kolordu Komutanı takip emri verdi. Hedef Afyon’du.(6)

8. Tümen iki koldan Afyon’a hareket etti. 189. Alay, saat 17.30’da Afyon’a girdi. Tümen 4. Kolordu emrinden çıkarak 2. Kolordu emrine girdi.

Diğer tümenler de hedeflerini ele geçirdi.

Erkmen Tepe’de geceyi geçiren 4. Kolordu Komutanı, verdiği raporda düşmanın çok sayıda ölü bıraktığını ifade etti.(7)

Kolordu ilk vazifesini yerine getirmiş, bölgesinde düşman cephesini yarmıştı.

1. Kolordu bölgesinde, 23. Tümen’in harekâtı oldukça çetin muharebelerden sonra hızlı gelişti. Sabah başlayan taarruzlar esnasında Kayalı Tepe’de yoğun düşman ateşiyle karşılaşıldı. Bu bölgede 69. Alay zor anlar yaşadı. 2. Tabur Komutanı Yüzbaşı Bahri Bey, taburu süngü hücumuna kaldırdı. En öndeydi. Kayalı Tepe ele geçirildi. Yunan birlikleri ağır zayiat verdi ve Göktepe’ye çekildi. Saat 14.00’te bu tepe de ele geçirildi. Yunan askerleri düzensiz bir şekilde ovaya döküldüler. Alay Sinirköy’e kadar düşmanı takip etti.

Tümen Komutanı saat 14.00’te Sinirköy’de olduğunu; perişan halde Sincanlı Ovası’nı dolduran Yunan askerlerinin kaçışını izlediğini rapor etti.(8)

Kolordu Komutanı geceyi Tınaztepe’de geçirmişti. İhtiyatını da muharebeye soktu. 57. Tümen hariç bütün tümenler hedeflerini ele geçirmiş, düşman cephesi yarılmıştı.

Reşat Bey’in Vazife Aşkı

57. Tümen henüz hedefi olan Çiğiltepe’yi ele geçirememişti. Hem sarp bir arazide ilerlemek durumundaydı hem de yeterli topçu desteğinden yoksundu. Tümen hedefiyle eldeki kuvvetler arasındaki bağlantı, elde edilebilirlik açısından uyumlu değildi. 14. Tümen bölgesindeki ağır topçudan destek sağlandı. Ancak mühimmat çok sınırlıydı. Yunan birlikleri de direnmekteydi. Saat 09.30’daki taarruz ancak 400 metre ilerleyebildi. Düşmanın yaptığı karşı taarruz da geri atıldı. Bu geçici başarısızlık Tümen Komutanı Albay Reşat Bey’i büyük bir üzüntüye ve bunalıma sürükledi.

Cihangir Akşit, Çiğiltepe adlı eserinde, şeref dolu bir askerlik yaşamı süren bu onurlu subayın, başarısızlık kadar 1. Ordu Komutanı Nurettin Paşa’yla sürdürdüğü diyaloğun da yaşadığı bunalımda etkisi olduğu çıkarımında bulunmaktadır. Onun satırlarından okuyalım:

Evet, başaramamıştı. Tutamadığı bu sözle, hayatta ilk kez böyle bir şeyi başaramamıştı. Ama neden kendisine hiç mermi gelmiyordu? Neden etrafından geçmekte olanlardan biri, etten kemikten bedenini parçalamıyordu? Mermi yağmuru neden şimdi istemesine rağmen onu ıslatmıyordu? Tanrı, hayatıyla ilgili vermiş olduğu bu kararına “Olmaz” mı demişti? Yoksa bunu kendisi mi gerçekleştirmeliydi? Kumandanın isteğini mi yapmalıydı? (...) Küçük bir kâğıt parçasını aldı ve titreyen eliyle üzerine aceleyle, “Muvaffakiyetsizlik beni hayatımdan bizar etti” yazdı. Katlayıp üst cebine koydu. (...) Yine de sakin ve kararlı bir şekilde Revolver’ini deri kılıfından çıkardı, horozunu geri aldı. Sağ şakağına dayadı, tetiği istinada getirdi ve bir süre öylece bekledi. Sonra af diler gibi güneşli ve mavi gökyüzüne son kez baktı. İçinden son duasını etti; gözlerini kapadı. Ve 27 yıllık vatan savunmasını ve 43 yıllık çetin geçen çok şerefli bir hayatı bir anda bitirecek şekilde, hiç tereddütsüz tetiği çekiverdi.(9)

Yanında bulunan tümen kurmay başkanının telefonla konuşmak için ayrıldığı sırada tabancasıyla intihar etti. Kurtarılamadı. Yazdığı, “Muvaffakiyetsizlik beni hayatımdan bizar etti” notu, insanın içini acıtıyor. Zaferi görmeden hayatını kaybetti. Oysa kısa bir süre sonra daha doğuda, Tınaztepe’de bulunan düşmanın geri atıldığı haberi gelecekti.(10) Tabii, başarısızlığı hazmedememek her onurlu subay için kişiliğinin ayrılmaz bir parçası olmalıdır. Ancak mevcut durumda görüldüğü gibi bazen başarısızlık bizi aşan nedenlere dayalı bir sonuç olabilir.

Esas olan; iyi niyetle, vazifeye büyük bağlılıkla, adanmışlıkla görev yapma heves ve arzusunu duyarak iş yapmaktır. Ötesi tahayyül bile edilmemelidir!

3. Kolordu 3. Kafkas Tümeni’ni 1. Kolordu emrine vermişti. 4. Tümen’i Kocatepe’de ordu emrinde bıraktı. 8. Tümen’i, 4. Kolordu Mürettep Süvari Alayı ve Meclis Muhafız Taburu’nu emrine alarak Afyon’a doğru hareket etti. 8. Tümen’in Afyon’a girdiğini öğrendi. (11)

"İzmir’e ilk girenlerden olmak istiyordu, iki saat sonra şehit oldu"

((Milli Mücadele kahramanı Yıldırım Kemal)

Yıldırım Kemal’leri Anmak

5. Süvari Kolordusu birlikleri Kırka bölgesinde bulunmaktaydı.

Kolordu Komutanı emir gereği olarak İlbulak Dağı’na doğru bir çevirme harekâtına girişti. 2. Süvari Tümeni, Düzağaç üzerinden Akçaşar’a vararak Küçükköy’e kadar olan bölgede düşmanın demiryolu muhafız birlikleriyle muharebeye tutuştu. İstasyonu ele geçirdi. Süvari muharebelerinin en şiddetlisi bu bölgede cereyan etti.

14. Süvari Tümeni, karşısında ilerlemek isteyen bir düşman piyade kolunu durdurdu.

Kolordu karargâhı Kumarlı-Akçaşar arasında intikal ederken muhafız bölüğü düşmanın bir demiryolu muhafız birliğiyle çatıştı. Bu çatışmada Teğmen Lütfü Osman şehit oldu. Teğmen Süreyya ağır yaralandı. Bu iki teğmen Kuleli Askeri Lisesi’nden kaçarak Ankara’ya gelenlerdendi. Ankara’da aldıkları kısa eğitimle subay nasıp edilen fedakârlardandı. Teğmen Yıldırım Kemal de taarruz haberini alır almaz Konya Hastanesi’nden çıkmış, trene atlamış ve Kolordu Komutanı’nın karşısına dikilmişti: “Emrinizdeyim.” İzmir’e ilk girenlerden olmak istiyordu. 2. Süvari Tümeni’nin 2. Alay’ına görevlendirildi. İki saat sonra şehit oldu. Günümüzdeki Yıldırım Kemal İstasyonu onun adını taşımaktadır. O istasyonu kullanan yolcuların anılan istasyonun adının nereden geldiğini bilmeleri, bizler için can veren aziz şehitlerimize karşı temel bir sorumluluk olarak karşımızda durmaktadır.

Yüzbaşı Raif Ali, Teğmen Selahattin ve Asteğmen Mehmet Azmi de o günlerin şehitleri olarak aziz kanlarıyla o toprakları sulayanlar arasına isimlerini yazdırdılar. Rahmet ve minnetle...(12)

1. Süvari Tümeni de Balmahmut civarında görevlendirildi.

2. Ordu cephesinde bugün de önemli bir değişiklik olmadı. 61. Tümen, Kazuçuran’ı ele geçirdi. Bu tümenin taarruzları Yunan 2. Kolordusu’nun bu bölgeye dikkat kesilmesine ve bir anlamda Afyon istikametinde bir harekâtta bulunmamasına neden oldu.

Afyon’un düşmüş olması bile Yakup Şevki Paşa’nın aşırı ihtiyatlı tutumunda değişiklik yaratmadı. Pek haksız sayılmazdı; çünkü cephesindeki düşmanda çekilme emaresi yoktu. Sadece gece 5. Tümen çekilmeye başladı. Batı Cephesi Komutanı, ordunun daha hızlı hareket etmesini istedi.(13)

Esas hareketlenme 28 Ağustos’ta olacaktı.

Kocaeli Grubu, Bağımsız 6. Tümen, 3. Süvari Tümeni ve Menderes Müfrezesi bölgelerinde de önemli bir gelişme yaşanmadı.

Batı Cephesi Komutanlığı öğle sularında yaptırdığı hava keşfinde, düşman ihtiyatlarının yerinde durduğunu öğrendi. Bu, iyi haberdi.

Yunan Ordusu

Yunan Ordu Komutanı, bugünkü gelişmeler üzerine karşı taarruz fikrinden vazgeçti. 2. Kolordu’yu ve 15. Tümen’i General Trikupis’in emrine verdi. İzmir istikametinin kapatılması ve adım adım savunulmasını emretti. Yunan komuta kademesi geri çekilme konusunda uzlaştı ve çekilmeye odaklandı.(14)
Yunan kuvvetleri Afyon kuzeyine çekilmek durumunda kaldı. 1. Kolordu Komutanı saat 11.00’de Afyon’u boşaltma emri verdi. Kendisi de 13.00’te Afyon’dan ayrıldı.

Aslında 1. Tümen Komutanı emir almadan birliklerine çekilme emri vermişti. Kendi emrindeki 7. Tümen de çekilirken 1. Süvari Tümeni’nin tacizine maruz kaldı. Arzu edilen mevzileri tutamadı.

Gündüz aldığı karşı taarruz emrini yapma imkânı kalmadığını değerlendiren 2. Kolordu Komutanı da batıya doğru üç tümeniyle çekilme emri verdi.

Uşak’ta bulunan 2. Tümen’in iki alayı, bağımsız 6. Tümen karşısında savunma yapmaktaydı. Bir alayı ile Uşak’tan Banaz’a geldi.(15)
Günün bir özetini yapmak gerekirse...

Dönemin Cephe Komutanlığı Kurmay Başkanı Albay Asım anılarında Yunan cephesinde incelemelerde bulunan bir İngiliz generalin, “Cepheyi bir baştan bir başa çevirmiş Yunan istihkâmlarının, cihanın kahredici tahrip kudretine sahip ordusuna bile en aşağı altı ay dayanacağını, bu zaman içinde de taarruz eden kuvvetlerin eriyeceğini” ilan ettiğine yer vermişti.(16)

İşte o cephe 2 gün içinde yarılmıştı...

28 Ağustos 1922 Günü Muharebeleri

(Büyük Taarruz, 28 Ağustos 1922 durumu)

Bakanlar Kurulu, Batı Cephesi Komutanlığı’na, Afyon’un kurtuluşu münasebetiyle bir tebrik telgrafı yolladı.

Bugünün gündemi, Yunan ordusunun ne yöne çekileceği idi. Afyon bölgesinde cephesi yarılan ve geri çekilmeye başlayan Yunan kuvvetleri hangi genel istikamette çekilecekti: İzmir istikametinde mi, Eskişehir doğrultusunda mı?

Batı Cephesi Komutanı’nın beklentisi, Eskişehir istikametinde bir çekilmeydi. Gerçekten makul olan da bu hareket tarzının tercih edilmesiydi; çünkü böyle bir çekilme Yunan 2. Kolordusu tarafından himaye edilebilirdi.

İkinci meşguliyet konusu, Yunan ordusunun genel ihtiyatı olan 2. Kolordu’nun nasıl kullanılacağına ilişkin husustu. Bu kolordunun Afyon istikametinde kullanılması, Batı Cephesi’nin harekâtının gelişmesini durdurabilirdi.

Bu iki konuyla bağlantılı üçüncü husus, zayıf kuvvetlerle tespit taarruzu yapan 2. Ordu’ya karşı Yunan 2. Kolordusu’nun taarruz ihtimaliydi.

Böyle olursa hesaplar karışabilirdi.(17)

Bugün Türk komuta heyetinin farklı değerlendirmeleri bazı karışıklıklar doğurdu. 1. Ordu Komutanı kuzeye doğru bir takipten yanaydı. 2. Ordu Komutanı kendi gücünün sınırlarını bildiğinden ihtiyatlı davranıyordu.

Batı Cephesi Komutanı, 1. Ordu’nun Dumlupınar, 2. Ordu’nun Kütahya istikametinde ilerleyerek düşmanı çember içine almasını öngörmekteydi. Bu planı Başkomutan’a arz etti ve onayını aldı.(18)

Bunun üzerine Batı Cephesi Komutanlığı’nın 00.30’da verdiği emrin özeti şöyleydi:(19)

- Düşmanın üç tümenden fazla olan kuvveti Afyon güneyinden kuzeye atılmıştır. Takip edilmektedir. İzmir yolu kesilmiştir. Düşmanın hangi hatta muharebeyi kabul edeceği belli değildir.
- Düşman aralıksız olarak takip edilerek muharebeye mecbur edilecektir. Maksat imhadır.
- Düşmanın Çatalçeşme-Resulbaba-Çalışlar-Dumlupınar-Toklusivrisi hattını savunması beklenir. Ordular bu hatta karşı tertiplenecektir.
- 2. Ordu: Düşmanın Eskişehir ve Kütahya doğrultusunda çekilmesini önleyecektir.
- 1. Ordu: Düşmanın İzmir doğrultusunda çekilmesini önleyecektir.
- 4. Tümen ordu ihtiyatıdır.
- Afyon-Altıntaş yolu 1. Ordu bölgesinde kalmak üzere ara hattıdır.

Emir Geç Uygulanabiliyor

Ordu Komutanı, Cephe Komutanlığı’nın yukarıdaki emrini almadan kuzeye doğru takip emri vermişti. 28 Ağustos günü için kolordulara Gazlıgöl-Eğret (Anıtkaya)-Olucak hattına yürüme; 5. Süvari Kolordusu’na İlbudak Dağı’nı aşarak düşmanın gerisine düşme ve Afyon-Eskişehir demiryolunu kesme görevlerini vermişti.

Ancak Batı Cephesi Komutanlığından gelen emri alınca, kendi emrini değiştirdi. İlk emri geçersiz saydı, ordunun yönünü kuzeyden batıya çevirme emrini verdi.

Maksat, düşmanın İzmir doğrultusunda çekilmesini engellemekti.(20)

Bu emri verdi ama emri ilgililere zamanında ulaşmadı. Birlikler çoktan hareket etmişlerdi. Karışıklığın sebebi buydu. Bu yüzden Dumlupınar ve Uşak yolu kısmen açık kaldı. Ancak Yunan ordusu bundan yararlanamadı.(21)

Batı Cephesi Komutanı, yukarıdaki emri verirken birliklerin bu kadar ilerlediğini tahmin etmemişti. Bu emirler bazı karışıklıklara yol açtı. Eğer emir daha erken verilse ya da birliklerin hareketlerinden önce ellerine geçse, yedi Yunan tümeninin bu bölgede çember içine alınması söz konusu olacaktı.(22)

4. Kolordu emri geç aldığı için batıya geç yöneldi. 1. Kolordu emri daha erken almıştı, Karacaören bölgesine vardı. Her iki kolordu da çatışmalar yaşadı. 2. Kolordu bugün düşmanla temas etmedi. (23)

Esas çatışmayı yaşayan ise 1. Kolordu’nun 23. Tümeni ve 5. Süvari Kolordusu oldu. Her ikisine de temas edeceğiz. Ancak önce komuta yerlerindeki değişikliklere temas edelim; çünkü bu değişikliklerin yukarıda açıklamaya çalıştığımız karışıklıklarda rolü vardı.(24)

DİPNOTLAR

1 Fahri Belen, Türk Kurtuluş Savaşı, s. 434, 435. 
2,3 İsmet İnönü, Hatıralar, s. 276, 281. s. 277, 278. 
4,5,6,7,8,10,11 Türk İstiklal Harbi, II. Cilt, Batı Cephesi, 6. Kısım, 2. Kitap, s. 97. s. 127. s. 127:130. s. 131. s. 133, 134. s. 134:137. s. 137. 
9 Cihangir Akşit, Çiğiltepe, Miralay Reşat Bey (1879-1922) ve Vatan Savunmasında 27 Yıl, Doğan Kitap, İstanbul, 2009, s. 669:671. 
12 Fahrettin Altay, 10 Yıl Savaş ve Sonrası, s. 335, 336. 
13 Türk İstiklal Harbi, II. Cilt, Batı Cephesi, 6. Kısım, 2. Kitap, s. 150. 
14 Fahri Belen, Türk Kurtuluş Savaşı, s. 442. 
15 Türk İstiklal Harbi, II. Cilt, Batı Cephesi, 6. Kısım, 2. Kitap, s. 151:152. 
16 Asım Gündüz, Hatıralarım, s. 150. 
17 İsmet İnönü, Hatıralar, s. 275, 276. 
18 Fahri Belen, Türk Kurtuluş Savaşı, s. 442. 
19,20 Türk İstiklal Harbi, II. Cilt, Batı Cephesi, 6. Kısım, 2. Kitap, s. 154, 155.s. 155.  
21 Celâl Erikan, Türk Kurtuluş Savaşı, s. 362. 
22 Fahri Belen, Türk Kurtuluş Savaşı, s. 443. 23 Türk İstiklal Harbi, II. Cilt, Batı Cephesi, 6. Kısım, 2. Kitap, s. 161. 24 Fahri Belen, Türk Kurtuluş Savaşı, s. 443.