“Program çalışıyor” tekerlemesi iyi güzel de nasıl nefes alacak ekonomi bu halde? Gelecek yıl Türkiye’nin finansman programına göz attığımızda, “borç borç üstüne” deyimini yeniden tanımlayan bir tablo çıkıyor karşımıza...
Hazine ve Maliye Bakanlığı, borçları çevirmek için yine kolları sıvamış durumda. Öyle bir bütçe ki, 2025 yılında yaklaşık 3 trilyon 242 milyar TL geri ödenecek borç var.
Bu borcun yalnızca 1 trilyon 373 milyarı anapara, gerisi faiz... Ne yapalım faizini de borçlanır öyle öderiz! Sonra da onun faizi gelir. Haliyle bir yerde tükeniriz.
Bu durumda, “Biz bu kadar faizi niye ödeyip duruyoruz?” sormak gerek... Pardon ya onlar sadece millete hesap verirlerdi. Onlar için millet, soru sormayan kitleler demek.
★★★
Üstelik bu borç döngüsünde, haftada en az üç ihale düzenleyerek iç piyasadan milyarlarca lira borçlanmaya devam eden hazine, dövizi bulduğunda ise gözünü kırpmadan hemen dış borçlanma derdinde...
Anlaşılan, piyasalardan borçlanmak “kahve içmeden uyanamıyorum vallahi” gibi rutin bir eylem haline geldi. Borçlanmadan hafta geçmiyor ki!
★★★
Bakan Şimşek 1.5 yıldır uyguladıkları “rasyonel politikalar” sayesinde Türkiye’nin kredi risk puanının düştüğünü ve borçlanma maliyetinin azaldığını söylemişti.
Doğru ama Türkiye, aklı başında bir yönetimin normal şartlarda asla gelmeyeceği o noktaya kim tarafından itilmişti?
★★★
Son yaptığımız 3 milyar dolarlık tahvil ihracında bile yüzde 7.5 dolar faizi ödeyerek en yüksek maliyetle borçlanan ülkeler arasındayız. Hani nerede ucuz borçlanma? Bizde daha fazla faiz veren kaç ülke var bu dünyada?
Türkiye Varlık Fonu bile boş durmadı, dolar bazında yüzde 7.5 faizle 500 milyon dolarlık İslami tahvil (sukuk) ihraç etti. Sahi onun amacı neydi? Ülkenin parasını biriktireceğiz diye işe başlayıp borç batağında debeleniyor şimdi...
★★★
Dışa bağımlı bir ekonomi, dedikodu düşkünü bir teyze gibidir... Komşunun ne yaptığı ne ettiği ile hep meşgul hep takiptedir.
“Yahu bu Amerika’nın yeni başkanı Türkiye ile nasıl geçinecek?”, “Ha, Çin’in ekonomisi yavaşladı mı?”, “Peki, Avrupa’daki kriz çözüldü mü?” derken, kendi ekonomisini unutuverir.
Sürekli başka ülkelerin ekonomik dalgalanmalarıyla yol almaya çalışır. Altın bilezikle bile olsa, kelepçe kelepçedir. Tutukluluk halidir.
★★★
Sürekli olarak bir başka ülkeye bağımlı olan ekonomi, kendi özgür iradesini kaybeder ve dış güçlerin emrinde hareket eder.
Mısır ile git barış... Suudiler ile arayı düzelt... İran ile ilişkileri askıya al... Rus hesaplarını kapa...
Parayı verenin düdüğü çalması durumudur. Aynı zamanda başkalarının çıkarlarına uyma zorunluluğunu da getirir.
Türkiye bu durumu aşmak için Mehmet Şimşek’i çağırdı ama verilen hasarın onarılması oldukça zor gibi... Büyük hayal kırıklığı olmasa bari...