-Zaman kuşağı yaşam bağıdır.-
Dünyaya gelişimizden toprağa göçüşümüze kadar geçirdiğimiz süreye “ömür” diyoruz. Yaşam bu çizginin bir başka adıdır. Aslında yaşam, dünya günlerinin sahnesinden başka bir şey değildir. Tutum ve davranış biçimi, türlü durumlar, olaylar yaşam görünümleridir. Yaşamı değerlendirmek büyük bir beceridir. Büyük kusurumuz bu konudaki beceriksizliğimizdir. “İş işten geçtikten sonra...” sözü, pişmanlıkları da içeren bir duygusal açıklamadır. Genelde düşündüğümüz gibi değil işimize geldiği gibi uygulamaları yeğliyoruz. Değerlere gereken önemi verdiğimizi savunamayız. Değişik şeylere aynı anlamı, belirginlikleri de ayrı anlamı vermekten kaçınmıyoruz. Değer yargılamasında kusurlu olduğumuz açıktır. Ahlak, değer ve nitelik seçkinliğidir. Anlayış değişikliği toplamlara göre olsa bile kaynakta ve temelde bir insanlık ölçütüdür. Etik sorunlar yaşam göstergelerinin başında gelir.
Etik değerler tüm dünyada küçük değişiklikler dışında aynıdır. İyi yaşam ümidiyle olan göçler değişik insanlık amaçlı toplumsal akışlardır. Sevgi, saygı, güvenlik ve dayanışma dünyanın her yerinde aynıdır. Göç, daha iyi bir yaşam için girişilen bir yer değişikliğidir. Ümit, insanları yarınlara koşturan bir iç kalkışmasıdır. Yaşam aydınlığı, yaşam mutluluğu insanları koşturan özlem nedenlerin başında gelir. Hepsinin kaynağında özgürlük, yarınların daha ışıklı olması umudu vardır. Kimileri yalnızlığı baş yastığı gibi yeğler ama çok kimse için boşluk ve karanlıktır. “Tanrı kimseyi yalnız bırakmasın” sözü yarınlara ilişkin dilektir. Kendini dinlemek, düşünce duruluğunu güç edinmek isteyenler için tam bir baş yastığı, kimileri için de bir salıncaktır. Duyguları, düşünceleri, hayalleri özlemleriyle baş başa kalmayı esenlik olanağı sayanlar için yalnızlık ışıklı bir ortamdır.
İnsan haklarına, özgürlüğe, yaşam etiğine uygunluk, eşitlik birlikteliğin temelidir. Hak eşitliği insanlığın belirgin bir göstergesidir. Hoşgörü de insan haklarının bir sınırıdır. İnsan hakları Tanrı kucağıdır. Karşılıklı davranış bir nitelik ölçütüdür.