Milli Gazete, dine, imana, inanca, dindarlara yakın duran bir gazetedir. Necmettin Erbakan’ın “Milli Görüş” çizgisini hiç sapmadan takip eder. Din görevlileri, imamlar, müftüler haberlerine ayrı bir önem ve yer verir. Biz gazete çalışanları manşet üstü deriz; Milli Gazete’nin dün birinci sayfasının en üst sol köşesinde iki sütunda şu haber yayımlandı:
Çamlıca’ya gelmeyenler.
Savunmaya çağırılıyor.
İstanbul Çamlıca Camii’nde düzenlenen sabah namazı etkinliğine gelmeyen imam ve din görevlilerinin müftülüklere çağrılarak “yazılı savunmalarının” alındığı öğrenildi. Haklarında işlem yapılan din görevlileri, bu hukuksuz girişimden duydukları rahatsızlığı gazetemizle paylaştılar. Kendilerine ulaştığımız İstanbul Müftülüğü yetkilileri ise “resmi bir açıklama yapmayacaklarını”  belirttiler.”

★★★

Haberden şunu anlıyoruz:
Çamlıca Camii dolmuyor.
Diyanet, müftülükleri uyarmış olmalı ki, müftüler din görevlisi, imam, müezzin kim varsa Çamlıca Camii’nde sabah namazına gitmelerini istemişler.
Kim gitmedi?
Takibe alınmış.
Çağırıyorlar.
Neden gitmedin?
Ver yazılı savunmanı.
Islak imza atılarak alınan savunmalar Diyanet İşleri Başkanlığı’na gönderilecek ve onlar da gereğini yapacaklar. Çamlıca Camii sabah namazına inanılır bir gerekçe göstermeden gelmeyen din görevlileri kara listeye alınıp, ya sürülecekler ya görevlerine son verilecek!
Hani dinde zorlama yoktu!
İmamlar zorlanır oldu.

★★★

100 milyon dolar harcayıp dünyada eşi olmayan lüks ve gösterişte, minberine asansörle çıkılan, 62 bin kişinin aynı anda namaz kılacağı Çamlıca Camii yapabilirsiniz.
Ama cemaat yok.
Niçin yaptınız camiyi?
Niçin bu kadar büyük?
Niçin bu kadar süslü?
Akla bu sorular gelmesin diye İstanbul’un diğer camilerdeki imam, müezzin ve din görevlilerini “zorlama cemaat haline” getirip, sabah namazında Sultanahmet Camii bile boş kalırken, Çamlıca’nın dolduğu algısını yaratabilirsiniz.
Zorla imamı!
Dolsun camii.
Bunun dine faydası ne!

★★★

Ekonomi küçülüyor, büzülüyor, daralıyor. Hem yüksek enflasyon, hem yüksek faiz, hem yüksek kur ve hem  yüksek eksi büyümeye (ilk çeyrekte yüzde 2.6) dönüşü birlikte yaşıyoruz.
İşsizlik artıyor.
Ağır yoksullaşma var.
Türk ekonomisi son 17 yılda toplam 650 milyar dolardan fazla cari açık verdi. Cari açık vermek, borçlanarak yaşamak demektir. Ne oldu? New York, Londra, Tokyo, Paris’te dış borç dilenip (roadshow diyorlar) Çamlıca’ya dünyanın en süslü camisini dikerek sevap kazanmış oldu. Şimdi bu camii dolmuyor, taşıma imamla sabah namazına cemaat bulmaya zorlanıyor.
Kimi kandırıyorsunuz?

KALEMİN GÖR DEDİĞİ

FETÖ Borsasında cinayet!


FETÖ borsasının özü; bir zamanlar Fetullah’a yakın işadamlarını “kaydın çıktı, seni alacaklar, gönder 100 bin dolar-200 bin dolar-1 milyon dolar, sildirelim kaydını” üzerineydi. Borsalarda genelde intihar olur. FETÖ borsasına cinayet karıştı. İktidar yandaşı kalemlerin, “içimizde hala FETÖ’cüler üst makamlara atanıyor” diye yazıp yakındıkları şu günlerde İzmir’de eski AKP İzmir İl Başkan yardımcısı işadamı, evinde adli kontrol altındayken, 5 yaşındaki çocuğunun gözleri önünde, başından kurşunlanarak öldürüldü. Öldürenin de üzerinde polis yeleği giyen bir kişi olduğu açıklandı. Kurşunlanan işadamı ise FETÖ borsası davasından yargılanan biri çıktı. Ne oluyor? Parayı mı ödemedi, bildiği çok şey mi vardı? Ayrıntılara bak, bütünü görmeye çalış. Polisiye roman çıkar.