Kurnazlık, uzağa kördür sadece burunun ucundakini görür diyen bir atasözü var. Kurnazlık gözlüğüyle ufka bakamazsınız. Kurnazlık Meclis’ te kanun yaptı.

Torba yasa çıktı.

Türkiye’yi aldattılar.

★★★

Adına; beşli-onlu-on beşli çete denilen “Tayyip dönemi zenginlerini” kurnazlık kulvarında koşturarak yarattılar. Bu işadamlarının çoğu çulsuz, parasızdılar. Sadece partiye çok yakın, lidere çok sadıktılar. Hızla holding yöneten, imtiyazlı şirket patronu yapıldılar. Özel uçak, pahalı tekne, lüks yalı sahibi oldular.

★★★

Devlet elinde hazır tekel durumundaki şirketlerini çok ucuza ve sanki birilerine de “kesintisiz, sürekli pay vermecesine” beşli-onlu- on beşli yeni yetme partili patronlara sattı.

Bununla da yetinmedi.

★★★

Beşli-onlu-on beşli çetenin çıkarı için halkı da piyon olarak kullandı. Halkın satın alarak kullanmak zorunda olduğu mallar ile hizmetler için yeni tekeller oluşturdu; enerji dağıtım, araç muayene, garantili yap-işlet projeleri; köprüler, yollar, hastaneler, zincir marketler, termik santraller, kömür yatakları, maden sahaları, altın ocakları, şeker, kağıt, bez-iplik, rakı-şarap, sigara tüketicisi  hazır pazarları  yeni işadamlarına, adrese teslim, kişiye özel ihalelerle sattı. Bunun için ihale kanunu 150 kez değiştirildi. Beşli, onlu, on beşli çeteler benzetmesi bu kurnazlık yatağının ürünü olarak çıktı.

★★★

İktidarın desteğiyle çeteleşmiş işadamları Türkiye ekonomisini uçuracak, cari açığı kapanacak, döviz fazlası yaratacak, enflasyonu en düşük ülke Türkiye olacak, Türkiye’nin insanları Almanya’da Fransa’da yaşayanların gelir ve refah seviyesine ulaşacaklardı.

Kurnazlık tuzak oldu.

Halk buna inandırıldı.

★★★

Çeteler devletten aldıkları tekelci yapıdan dünya ile yarışacak bir yenilik çıkaramadılar; sürekli “kalkınma ve yatırım” vaadiyle paketlenmiş yeni imtiyazlara muhtaç durumda kaldılar. Ormanı, suyu, yamacı, zeytini, tarım alanını, meraları, otlakları yağmaya açan yasanın çıkartılması çeteleşmiş partili işadamlarının çaresizliğinden doğdu.

★★★

Kara delik yarattılar.

Hem partiden birine sürekli pay verecek, hem de devletin alacağı vergiyi aksatmadan ödeyecek işletme verimliliği yaratamadılar. Ellerindeki şirketler, işletmeler, tekelci yapılar sürekli zarar ediyor olmalı ki, hep yeni ihale, yeni destek, yeni torba yasa imtiyazlar istediler.

★★★

Suyu, toprağı, havayı, ormanı, vadiyi, zeytin ağaçlarını, geleceği düşünen vatansever duyarlı insanlar, seslerini duyurmak için Meclis Binası önündeki parkta geceleri uyuyarak, gündüzleri de herkes duysun diye; “Bu torba yasa talan yasasıdır, bu talan yasası Türkiye’nin derisini yüzecek çöle çevirecek tuzaktır” diye bağırdılar.

Duyan olmadı.

Kurnazlık jet oldu.

Meclis’ten geçti.

★★★

Devletin malını, mülkünü, fabrikasını, tekel olmuş şirketini, imtiyazını bana var. Ben alayım, satayım, kendim zenginleşeyim uçağım, yatım, yalım, yurt dışı bankalarda dolarlarım olsun, şirket zarar ediyorsa devlet yeni imtiyazlar sunacak yasaları benim için çıkarsın.

Model tam buydu.

Kurnazlık çete üretti.

★★★

Çete istedi torba kanun çıktı. Mera Kanunu. Orman Kanunu. Çevre Kanunu. Zeytincilik Kanunu. Maden Kanunu. Toprak Kanunu. Tarım Kanunu. Su Kanunu. Ve Anayasa hepsi birden hançerlendi, delindi. Tarım arazileri, meralar, zeytinlikler, ormanlar, bağlar, bahçeler, talana, yıkıma, vahşi sömürge madenciliğine açıldı.

★★★

Çünkü bu madenleri beşli, onlu, on beşli çete, partiden birilerine kesintisiz pay vererek işletiyor. Meclis’in önüne gelmiş bir haftadır orada yatıp kalkan köylü kadınlar; ”Toprak, dağlar, bu vatan güç sahiplerinin değildir. Toprak, dağlar, bu vatan üstünde yaşayan bizlerindir” diye bağırdı.

Duymadılar.

Kurnazlık sağırdır. Çete kurtarma yasası yaptı.

Annenin adalet feryadı!

Kuddusi Okkır, Ergenekon soruşturmasından Silivri hapishanesinde yatıyordu. Amansız bir hastalığa tutulmuştu. O yıllarda onun için bütün gazeteciler eşinin feryadını dile getiren; “adalet cinayeti olacak” diye yazılar yazmıştık. Başsavcı “Ergenekon’un kasası zengin işadamı ”iddiasını ileri sürüyordu. Yüzyılın iftirası oldu. Kuddisi Okkır, beş parasız olarak hapishanede hayatını yitirdi. Benzerini yaşıyoruz. Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık’ın annesi Gülümser Çalık  hastane kapısı önünde; “Ben anneyim, oğlumun hayatının kayıp gitmesini istemiyorum, adalet bekliyorum” diye feryat ediyor. Belediye Başkanı Murat Çalık, ciddi bir hastalıkla mücadele ediyor, 21 kilo birden kayıp etmiş. Tutuksuz olarak yargılanabilir. Bir anne, suçsuz olduğuna inandığı oğlu için feryat ediyor.