Her yıl ekim ayında belirlenen ve bir sonraki yılbaşı itibarıyla devreye giren Yeniden Değerleme Oranı, bu yıl yüzde 44 ile halkın cüzdanını iyice sıkacak, tadını kaçıracak.

Hangi tat? “Verin yetkiyi tadın etkiyi” demişti. Kimse kusura bakmasın ülke dibine kadar hak etti. Kadim halkımız hâlâ ısrar ediyorsa, meraklanmasınlar daha fazlası yolda.

★★★

Maaşa zam yaparken beklenen enflasyon oranı, vergiye zam yaparken gerçekleşmiş olanı... Emlak vergisinden Motorlu Taşıtlar Vergisi’ne, Özel Tüketim Vergisi’nden (ÖTV) akaryakıta, alkollü içkilerden tütün mamullerine, cep telefonlarından alınan maktu vergilerden... Daha saymama gerek var mı?

Trafik cezaları, gecikme cezaları, pasaport ve ehliyet bedelleri... Aklına ne gelirse... Para lazım yandaş ihalelerine... Haysiyetli basınımız boşuna mı savunuyor kendilerini her yerde?

★★★

Milyonlarca çalışanı ilgilendiren en kritik konu ise Gelir Vergisi dilimleri... Alım gücü yerlerde sürünürken, kağıt üzerinde artmış görünen maaşlar daha yüksek vergi dilimlerine girerek çalışanların parasını pul edecek.

Bunu değiştirmeye niyetleri var mı? Durum kritik... Önümüze sandık konulacak mı, konulmayacak mı? Görülmüş mü çıkarları olmadan halka iyilik yaptıkları?

★★★

Bu kadar acı çektik. 2025 yılında daha da fenasını yaşayacağız. Emdiğimiz süt burnumuzdan gelecek. Sonuç?

Sayın Bakan göreve geldiğinde yüzde 38.21 olan enflasyonu, yüzde 48.58’e kadar düşürdü işte! O da İstatistik Kurumu marifetiyle...

Sahi ona ne söylemek isterdiniz? Nasıl yani? Yok... Buraya o şekilde küfürlü yazamam ama... Ben onun derken? Anladım... Neyse...

Görev zararını, görevlendirme gideri diye kitlediler!

İşin yolunu buldular, bırak yedirmeyi sapıyla yutturuyorlar. İsim değiştirince yeterli oluyor bu millete... Daha önceki iktidarların hiçbirinin aklına gelmemişti, ne kadar kolaymış meğerse... 2018’de Türk tipi başkanlık sistemine geçişle birlikte, “görev zararı” kavramı yerini “görevlendirme gideri”ne bıraktı. Bu değişiklik, kamu şirket zararlarının resmi kayıtlarda farklı bir şekilde gösterilmesine neden oldu.

★★★

Hazine, piyasalardan yüksek faizle borçlanarak finansman sağlarken, bütçe kaynaklarıyla zararlarını kapatmak durumunda kalıyor. Peki aslında hesabı kim ödüyor.

Ceplerinden ödemediklerine göre maliyeti bize... Halk işte... Bulmuşlar böyle kitleyi Kamu İktisadi Teşebbüsler’in, yani KİT’lerin, zararını kitlemesinler mi?

Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın resmi verilerine göre, KİT’lerin görev zararları 2022 yılında 20 milyar TL iken, 2023’te yüzde 180 milyar TL’ye ulaştı. Dokuz kat tat!

Bu dramatik artış, seçim döneminde KİT’lerin üstlendiği maliyetli görevlerin bir yansıması... Seçimi kazanmak için her yol mübah anlayışı...

★★★

BOTAŞ: Seçim öncesi, Karadeniz’de keşfedilen doğalgaz rezervleri sayesinde bir aylık doğalgaz faturasının bedelsiz olacağı vaadi, BOTAŞ’ın zarar hanesine 73 milyar TL olarak yansıdı.

EÜAŞ: İndirimli elektrik faturası vaatleri, EÜAŞ’ın maliyetlerini yükseltti. Görev zararlarının yüzde 43’ü, yani yaklaşık 77 milyar TL’si EÜAŞ’a aktarıldı.

TMO: Çiftçi belini doğrultamadı ama TMO’nun zararlarını artırdı. Görev zararlarının yüzde 12’si, yani yaklaşık 21 milyar TL’si TMO’ya gitti.

★★★

Keşke bununla kalsa... Daha neler neler var sırada... Kamu bankalarının yandaşlara verdiği ucuz krediler nedeniyle büyük zararlar etmesi söz konusu... Bu durum direkt hazineye yansıyan doğrudan bir maliyet...  Soran olursa ekonomi düzelecek dersiniz. Ülke yönetilemiyor, savruluyor. Yine bugünlere kadar geldiğimiz için şükretmelisiniz.

Matematiğe göre emekli doğrultamaz belini!

2025 Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’na göre, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) mali tablosu alarm veriyor. İflasın eşiğine geldiğini açıkça gösteriyor.

SGK’nın 2023 yılında yaklaşık 40 milyar lira olan açığı, 2024 sonunda 170 milyar liraya, 2025’te ise 550 milyar liraya çıkacak. Son iki yılda açıklar 14 kat artmış olacak.

★★★

Bütçeden SGK’ya yapılan transferler 2022’de 390 milyar lira iken, 2023’te 875 milyar liraya, 2024’te 1.5 trilyon liraya, 2025’te ise 2.2 trilyon liraya çıkıyor. Yani bütçeden SGK’ya aktarılan kaynaklar son üç yılda 5 kat artmış durumda...SGK, delik bir kovaya su doldurmaya benziyor. Ne kadar su eklerseniz ekleyin, delikler kapatılmadıkça kova dolmuyor. Bütçeden aktarılan devasa kaynaklara rağmen açıkların hızla büyümesi, sistemin yapısal sorunlarını gözler önüne seriyor.

Sadede gel be adam ne anlatıyorsun bize? Demem o ki, emekli için tünelin ucunda ışık yok güzel kardeşim... Her yıl alım gücü daha da azalacak her yıl sefaleti artacak.

Bu benim tahminim değil, matematiğin gösterdiği... Bugüne kadar
2 artı 2’nin sonucu değişmediğine göre dünya tarihinde, gün yüzü yok emekliye... Bu böyle biline...