Yönetenler dökülüyor.
Yaşatamadılar.
Ölüsünü bilmiyor
Ülkeyi yönetenler en büyüğünden en kodamanına her ağızlarını açışta “barış... birlik... beraberlik...” demekte. Ülkede ise “Kuzu postuna girmiş kurt misali barış postuna girmiş savaş” tablosu yaşanıyor. Barış derken dilinin altında ne var, ona bakmalı: Barışın gelmesi için karşılıklı silah bırakılsın. Yani PKK’nın istedikleri kabul edilsin, PKK’nın isteğini kabul etmezseniz daha çok insan ölür diyenler bir yanda ve 400 milletvekili vermezseniz sonuç böyle olur diyenler öbür yanda.
* * *
Büyük stratejik ortak Obama, büyük stratejik ortak Putin ve diğer stratejik ortaklar diye bize 13 yıldır sunulanlar; “Türkiye’nin yanındayız” diye havada kalan teselli telgrafı gönderiyorlar. Bir yandan da PKK, PYD benim kara kuvvetlerim (IŞİD ile savaşırken) diyorlar. Türkiye’nin yanındayız boş laf. Dolu laf: “Türkiye’nin düşmanlarını düşmanlarımız biliriz” diyebilmek ve gereğini yapmak. Türkiye’nin haritasının bütünlüğünü bozacak her niyete karşı durmak.
Onu duymadık.
Duyamayacağız.
Çünkü Türkiye’yi 13 yıldır çokbilmiş tavırla yönetenler; aynı anda hem ABD ve hem Rusya ile... Aynı anda hem Irak ve hem Suriye ile... Aynı anda hem AB, hem Çin, hem İsrail, hem Mısır, hem İran, hem Hizbullah, hem El Kaide ile düşman olmak gibi bir tutarsız dış politika yürüttüler. Bir ara PKK ile dost olur gibi yaptılar, arkası bugün yaşadığımız karanlık tablo olarak geldi.
* * *
Şimdi bir de IŞİD.
Canlı bomba gönderiyor.
Şu anda dünyanın gelmiş geçmiş en zengin ve en iyi silahlanmış terör grubu. Halen Irak ve Suriye’de
20 Avrupa ülkesinin her birinden daha geniş bir araziyi kontrol ediyor. Petrol kuyularına hakim. Fidye topluyor. Kendi parası, pasaportu var. Ülkeyi yönetenler böyle bir tehlikeyi ciddiye almamış olmalılar ki, Ankara’da o kanlı kara günü yaşadık. 13 yıllık kötü yönetimin bedelini çok ağır ödemeye başladık. Seçimler olursa sandıkta “Kuvayı Milliye günlerinde yaşandığı gibi dirençli bir ayağa kalkış” olacak.
Levent Kırca!
Sadece güldüren biri değildi. Halkla anlaşacak dili keşfetmişti. Be vicdansız... Gözünü toprak doyursun... Küpünü doldurdun... Bunlar gibi yüzlerce halk deyimini cümleleri arasına sıkıştırırdı. Nasrettin Hoca’ydı: Gülerken düşündürürdü. Kel Oğlan’dı: Padişahın kızına talip olur, egemene kafa tutardı. Şair Eşref’ti: Ülkeye ve halka zararı dokunan her türlü uygunsuz, yolsuz, haksız, sömürücü, yalancı, din istismarcısı, oy ve itibar avcısı, devlet malı yiyicisi hepsine toptan mizah taşını atardı. Neyzen Tevfik’ti: sazı ile sözü ile düzü (rakı) ile yobazlığa karşı duran. Ülkemizin çok az yetişen hayırlı evlatlarından biriydi. İyiler erken ölüyor. Işıklar içinde yatsın.