26. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ile çarpıcı bir beyin fırtınası


Değerli okurlarım,

Yeni yıl yaklaşırken 26. Genelkurmay Başkanı, tarih araştırmacısı-yazar İlker Başbuğ ile dünyanın nereye gittiği ve yeni yılda neler yaşanabileceği konusunda uzun bir sohbet yaptım.

İşte o sohbetimizden çıkardığım notlar:

26. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, dünyadaki siyasi ve askeri gelişmelerle ilgili düşüncelerini Uğur Dündar’a anlattı.


GELECEK NE VADEDİYOR?

2023 yılı dünya insanlığını mutsuzluk ve ümitsizlik içinde bırakarak sona yaklaşıyor. 2024 yılı dünyaya neler getirecek? Sorunlar çözülecek mi? Yoksa dünya yine acımasız çatışmalara, kavgalara mı sahne olacak?

2023 yılında Ukrayna’da ve Gazze’de acımasız savaşlar yaşandı. Gazze’de insanlığa karşı işlenilen suçlar, birçok devlet tarafından sadece izlenildi. Bir şey yapılamadı.

Peki, gelecek bize ne vadediyor?

AMERİKA CİDDİ BİR DURUMLA KARŞI KARŞIYA 

Ukrayna’da yaşanan trajediden başlarsak; Amerika’nın, Afganistan’dan 30 Ağustos 2021’de curcuna şeklinde ayrılışı hiç şüphesiz Amerika’nın güvenilirliğine ciddi zarar verdi. Acaba bu sonuç, Rusya’nın 24 Şubat 2022’de Ukrayna’ya saldırmasında onlara cesaret verdi mi? Hiç şüphesiz, Rusya’nın saldırma kararını rahatlıkla ve cesaretle alabilmesinin arkasındaki nelerden birisi bu oldu. Bu duruma farklı bakanlar da var.

Amerika’nın Afganistan’dan ayrılmış olması, Ukrayna - Rusya savaşına Amerika’nın daha etkili olarak katılmasına olanak yarattı. 

Amerika şu anda ciddi bir durumla karşı karşıya. Amerika “aynı anda” Ukrayna, Tayvan ve İsrail’e silah, mühimmat ve malzeme yardımı yapıyor. Bu pek kolay değil, örneğin 155 milimetrelik topçu mühimmatının zamanında üretiminde sıkıntılar var. Bu nedenle de Amerika, Ukrayna’ya göndereceği bu mühimmatı İsrail’e göndermeye başlayınca, Ukrayna ordusu cephede sorunlarla karşı karşıya kaldı. Özellikle uzun menzilli gemilere karşı kullanılan füze üretiminde ve ihtiyaçların karşılanmasında bazı sorunlar var.

Başkan Biden Kongre’den milli güvenlik harcamaları için 106 milyar dolarlık ek bir bütçe istedi.

Ancak bu sorunlar yalnız parayla çözülemiyor. Zaman da istiyor.

Rusya - Ukrayna Savaşı ne zaman ve nasıl bitecek?

Şu an orada bir “yıpratma savaşı” yaşanıyor. Tıpkı Birinci Dünya Savaşı’nda yaşandığı gibi...

Ukrayna ordusunun icra ettiği karşı taarruzlar beş ay boyunca devam etti. Ancak 17 kilometre ilerleme kaydedebildiler. Şimdi ise durdu. Halbuki normal standartlarda günde 30 kilometre ilerlemeleri bekleniyordu. Böyle olsaydı bugün Kırım’a çoktan ulaşmış olurlardı. Rus ve Ukrayna orduları bazen birkaç yüz metre ilerlemek için haftaları harcadılar.

Peki bunun nedeni ne?

Ukrayna Genelkurmay Başkanı Zaluzhny’ye göre; savaş alanında iki tarafın sahip olduğu teknoloji, iki tarafa da karşı tarafın her hareketini tespit etmeye ve tam isabetle hedefleri vurmaya imkan tanıyor.

UKRAYNA GENELKURMAY BAŞKANI: SAVAŞ UZARSA UKRAYNA’NIN ELİNDE SAVAŞACAK ASKER KALMAYACAK

Amerika ve Batı, Ukrayna’yı teknoloji, silah ve mühimmat ve malzeme yönünden destekliyor. Zaluzhny’ye göre bu sadece Ukrayna’nın savaşı devam ettirebilmesine şimdilik imkan sağlıyor. Fakat Ukrayna’nın savaşı kazanabilmesi için yeterli değil. Uzun menzilli füze sistemleri, tanklar ancak şimdi gelebildi. F-16’lar ise seneye kaldı.

Şimdi burada sorulması gereken soru şu:

Acaba, Biden yönetimi Ukrayna’nın yenilmemesini ancak Ukrayna’nın da bir askeri zafer kazanmamasını mı istiyor? Unutulmamalı ki Putin Kırım’da hassas durumda. Amerika, Rusya ile karşı karşıya kalmayı istemiyor.

Savaşın uzaması şüphesiz Rusya’nın lehine. Rusya nüfus olarak Ukrayna’dan üç defa, ekonomik olarak ise on defa güçlü.

Zaluzhny Rusya’nın insan kaybının en az 150 bin olduğunu söylüyor. Büyük nüfusuna göre Rusya bu zayiatı karşılamakta zorlanıyor. Bu bir gerçek. Ancak Ukrayna’nın durumu daha zor.

Zaluzhny eğer savaş böyle çok uzarsa, bir gün ellerinde savaşacak asker kalmayacağını açıkça söylemekten çekinmiyor.

İlk günlerde insanlar bu savaşı televizyonlarda adeta heyecanlı bir film, dizi seyreder gibi izliyorlardı. Bugün neredeyse Ukrayna - Rusya Savaşı dünya gündeminin alt sıralarında. Ama orada bir insanlık trajedisi yaşanıyor.

Gazze’de yaşanan insanlık dramına gelince. İlk önce şunu söyleyelim; Amerika, Ukrayna’ya yaptığı yardımı Birleşmiş Milletler Antlaşmasına dayanarak yapıyor. Ortada bağımsız bir devletin sınırlarının çiğnenmesi var.

GAZZE’DEKİ SALDIRILARI İSRAİL’İ TERÖR DEVLETİ DURUMUNA TAŞIYOR

İsrail’e yapılan askeri yardım ise çok farklı bir konumda. Kim ne derse desin, bu yardımlar Batı Şeria’da işgal edilen topraklarda uluslararası hukuku hiçe sayarak Yahudi yerleşim alanlarını genişleten, Filistin’in ayrı bir devlet olmasını kabul etmeyen, Gazze’de sivil halkı toplu olarak cezalandıran İsrail devletine yapılıyor. Bu nedenlerde İsrail’i bir terör devleti durumuna taşıyor.

Gazze ile ilgili geleceğe yönelik sorular şunlar olabilir:

Birincisi, İsrail ne zaman ve hangi şartlarda Gazze’deki katliama son verecek? Görülen o ki İsrail ve Amerika, Hamas’ın marjinal hale getirilmesini hedefliyor. Ancak Hamas binlerce militana sahip. İsrail Gazze’de bir batağın içine de düşebilir.

Gazze’de savaş bittikten sonra ne olacak?

Mahmud Abbas yönetimi buranın sorumluluğunu alır mı? Abbas yönetimi bugün Batı Şeria’da bile pek istenmiyor. Buradaki Filistinlilerin neredeyse yüzde sekseni Abbas’ın istifa etmesini istiyor.

Belki de savaş sonrası süreçte iyi günlerin, barışın ve çözümün ön koşulu, İsrail’de başbakanın ve Batı Şeria’da Filistin yönetiminin değişimi olacak. Umarım Gazze’de yaşanılanlar, İsrail’in iki devletli çözümü kabul etmesine yol açar.

GELECEK YILLARIN ASIL KORKULU RÜYASI AMERİKA İLE ÇİN ARASINDA BİR ÇATIŞMA OLASILIĞI

Gelecek yılların asıl korkulu rüyası ise Amerika ile Çin arasında meydana gelebilecek bir çatışma olasılığı. Nedeni de Tayvan...

Çin her fırsatta barış yanlısı olduğunu ifade ediyor. Ama her fırsatta da; kendi değer ölçülerine göre alternatif küresel kuruluşların yapılandırılmasını, demokrasinin ve insan haklarının yine kendi anlayışına göre tanımlanmasını açıkça savunmaktan da kaçınmıyor.

Daha da önemlisi Çin Devlet Başkanı Xi 2012’de devlet başkanı olduğunda Çin’in askeri harcamalarının toplamı 50 milyar doların altındaydı. Bugün ise neredeyse 220 milyar dolar civarında.

Amerikan istihbarat kaynaklarına göre; Çin Devlet Başkanı, 2027 yılında Çin’in Tayvan’ı işgal etme imkanına erişilmesi için yetkililere direktif vermiş. Amerika’daki bazı düşünce kuruluşlarının bilinen bir davranışı var. Bu kuruluşların çoğu Pentagon tarafından desteklenir. Ve Pentagon’un istediği tabloyu göstermeye çalışırlar. Bu istihbaratın doğru olduğunu kabul edelim, 2027 bile Çin için pek kolay erişilebilecek bir hedef değil.

İki tarafın deniz ve hava gücüne bakılırsa bunun doğruluğu ortaya çıkar.

Amerika’nın 122 ana savaş gemisi sayısına karşı Çin’in sayısı 92.

Uçak gemisi ise 11’e karşı sadece 2.

Savaş uçağı 988’e karşı 456.

Nükleer taarruz denizaltı sayısı 53’e karşı 6. Nükleer füze denizaltı sayısı ise şu an 14’e karşı 6.

Bu bir gerçek.

Yalnız başka bir gerçek daha var. Bu gerçeği de anlamaya çalışmak lazım.

ÇİN, PUTİN’İN UKRAYNA’YA SALDIRIRKEN YAPTIĞINA BENZER BİR HATAYLA TAYVAN’A SALDIRIRSA...

Ya bir gün Çin Devlet Başkanı Xi, Rusya Devlet Başkanı Putin’in Ukrayna’ya saldırma kararı alırken yaptığı yanlış hesaplara benzer, yapacağı yanlış hesaplara dayanarak Tayvan’a saldırırsa?

Bu nedenle Amerika, Çin Devlet Başkanı’nın yapacağı bir yanlışı önlemek için bölgede güçlü ve caydırıcı nitelikte olmaya birinci öncelik veriyor.

Amerika aslında Gazze’de yaşananlardan çok da memnun değil. Ama Biden’ın elini kolunu bağlayan nedenlerden birisinin Kasım 2024’te yapılacak başkanlık seçimlerinin olduğu da gözden kaçırılmamalı.

Çin Devlet Başkanı’nın Tayvan konusunda elini güçlendirebilecek bir seçim de çok yakında.

13 Ocak 2024’te Tayvan’da seçim var. İktidarda olan Demokratik Gelişim Partisi, Amerika ile olan ilişkilerin güçlendirilmesini savunuyor. Muhalefet partisi ise Çin ile diplomatik ilişkilerin yeniden açılmasını savunuyor. Çin’e sıcak yaklaşıyor.

Ya Tayvan’daki seçimi muhalefet partisi kazanırsa?

Kim ne derse desin; Tayvan konusu Amerika için adeta bir turnusol kağıdı. Amerika’nın Tayvan’ı kaybetmesi, belirli bir zaman sonra dünyadaki siyasi, askeri ve ekonomik üstünlüğünün kaybetmesinin başlangıcı olabilir.

Buraya kadar yapılan değerlendirmeler veya öngörüler dünya insanlarının gelecek yıllara pek olumlu bakmasına maalesef izin vermiyor.

Bütün bunların yanında; korkarım 2024 yılında yaşanabilecek bir büyük korkulu rüya daha var.

Eğer 2024 yılında Amerika’da yapılacak başkanlık seçimlerini Donald Trump kazanırsa ne olacak?

Amerika’nın bir siyasi kriz içine girmesi büyük bir olasılık.

Amerika’nın bugüne kadar yaptığı bütün hatalara rağmen Trump’ın Amerika’yı kendi içine çekmeyi, yalnızlaşmayı öngören bir dış siyaset izlemesi durumunda ise ortaya çıkacak kaotik uluslararası durumları düşünmek bile çok korkutucu.

Umarım bu korkulu rüya gerçeğe dönüşmez.

Son söz; uluslararası arenada huzur, birden fazla uluslararası güç odağının olmasına ve güç odakları arasında bir dengenin varlığına dayanıyor.