Evde kullanılan elektrik fiyatlarına 1 Şubat'tan itibaren önemli oranda zam geliyor. Hatta 1.050 liraya aşan faturaların 2 bin lira civarında gelmesi muhtemel. Yapılan artışın en önemli nedenlerinden biri elektrikli arabalarını evlerinde ucuza şarj edenlermiş. Diğeri ise lüks tüketim.
Allah aşkına bu ülkede asgari ücret alarak hayatına idame ettirmeye çalışan bir vatandaşın elektrikli arabası olabilir mi? Evinde lüks kullanımdan kaynaklı bir enerji sarfiyatı olabilir mi? Önümüzdeki dönemde elektrik fiyatlarında yaşanacak artışın hane ekonomisine getireceği yükü ve artan ihtiyaçların nasıl bir yoksulluğa dönüşebileceğini gelin birlikte değerlendirelim.
MÜDÜR AYIP OLMUYOR MU?
Geçtiğimiz günlerde enerji şirketlerinden birinde yöneticilik yapan bir vatandaş çıkmış diyor ki “ülkede elektriğe devletin verdiği sübvansiyon yüzde 60’lar civarında. Bu çok yüksek bir oran ve enerji fiyatları sübvanse edilmeden ödenirse ülkenin ekonomik olarak kalkınması çok daha önemli”. Bak kardeşim bu ülkede milyonlarda insan asgari ücretle geçiniyor. Sen belki bu durumu bilmiyor olabilirsin ama senin gibi tuzu kuru olanlar için elektrik sübvanse edilse ne olur edilmese ne olur!
Bak müdür sana yaşanmış bir hikâye anlatayım mı? Artık meyve sebze satılan semt pazarları boş, insanlar pazara bir şeyler almaya bile gidemiyor parası olmadığı için. Emeklilerin kapı dışarı atacak dermanı yok. Buz gibi evlerde insanlar üst üste üç beş kat kıyafet giyerek kışı geçirmeye çalışıyorlar. Sen hangi desteğin kaldırılması gerektiğini savunuyorsun bu memlekette. Vatandaş aç be müdür. O içinde yaşadığınız sırça köşklerden çıkında biraz halka karışın.
Hatta imkân bulursanız evinize, iş yerinize en yakın bir devlet hastanesine gidin. Oradaki insanların bir halini, fakirliğin bu ülkede nasıl zirveye çıktığını gözünüzle görün. Sonra senle bu sübvansiyon işini yeniden konuşuruz.
NEREDE ELEKTRİKLİ ARABA, NEREDE LÜKS TÜKETİM?
Ülkemizdeki elektrik abone sayısı 50 milyonun üzerinde 41 milyon civarında ise kayıtlı mesken elektrik aboneliği mevcut. 2024 yılı Kasım ayı verilerine göre ülkemizdeki elektrik araç sayısı 167 bin civarında 2025 yılı sonuna kadar bu sayının 361 bin civarında olması bekleniyor.
Öte taraftan asgari ücretle çalışan ya da emekli olan ya da memur bir vatandaşın, esnaf bir kardeşimizin evinde nasıl ve ne kadar bir lüks tüketim olabilir ki içinde bulunduğumuz ekonomik açıdan zor zamanlarda elektrik kullanımına neredeyse yüzde 90 civarında bir artışla bu maliyetleri karşılasın.
Evimizde televizyon olması, buzdolabı, çamaşır makinası olması lüks ise vallahi biz lüks yaşıyoruz. Ha bunlar lükse değil ise kimse, 41 milyon konut elektrik aboneliğinin olduğu bir yerde 200 bin elektrikli araç yüzünden herkesi toptan bir kefeye koyup faturayı bize ödetmesinler. Gitsinler o arabaların sahiplerini bulsunlar şarj ettikleri elektrik paralarını da onlardan alsınlar.
KİLOWATT SAATİ 4 LİRANIN ÜZERİNE ÇIKACAK
1 Şubat'tan itibaren konutlarda yıllık 5.000 kws yani aylık ortalama 416 kws üzerindeki tüketimlerde yüzde 50 civarındaki elektrikte bulunan devlet desteği kalkacak.
Bu durumda vatandaşın devlet desteğinin kalkmasından sonra görece daha uygun fiyata elektrik bulabilmesi için piyasadan elektrik satışı yapan enerji firmaları ile anlaşarak piyasadaki en uygun fiyattan elektrik ihtiyacını karşılamaları gerekecek. Söz konusu uygulamaya geçilmesi ile kilowatt saat başına ortalama 2.50 liradan, 4 liranın üzerine gelen bir artış yapılmış olacak.
KAYIP KAÇAKLAR TESPİT EDİLSİN, BORÇ VATANDAŞA YÜKLENMESİN
Yıllardır duyuyoruz ve biliyoruz elektrikte özellikle bu hırsızlığı adet haline getiren kişiler var. Ama bu faturasını her ay düzenli ödeyen emekli Ayşe Teyzenin, Ahmet Amcanın sorunu olmamalı. Kurumlar kayıp kaçak olarak tespit ettikleri kişi ve işletmelerin üzerine hukuk sisteminin elverdiği ölçü de gitsin ve gerekli denetimlerini yapsınlar. Bu şekilde alacaklarını tahsil edip ekstra bir fiyat artışına gitmesinler.
Şimdi, 22.104 TL ile elektrik faturası mı ödeyelim, kira mı verelim, kredi kartını mı ödeyelim, pazara mı gidelim. En azından konutlardan destek kalkmasa olmaz mı?