Yüce ATATÜRK’ün “En büyük eserim” diye nitelediği cumhuriyetimizin 102. yıldönümünü kıvançla kutluyoruz. Saltanatın kaldırılmasından bir yıla yakın bir zaman sonra gerçekleşen tarihsel değişim ulusal yaşamımıza bir güneş gibi doğmuştur. 28 Ekim 1923’de İsmet İNÖNÜ ile yaptığı çalışmadan sonra Çankaya Köşkü’nde arkadaşlarına “Yarın cumhuriyeti ilân edeceğiz” diyen Mustafa Kemal, zamanın en çağdaş yönetim düzeni olan cumhuriyeti TBMM’nde toplantıya katılan tüm milletvekillerinin oybirliğiyle ilân etti (Gizli oy 158 milletvekili)

Cumhuriyetin ilk yılları kuruluş atılımlarıyla geçmiş, borç alınmamış, ekonomik güçlükler güçlü istek (azim) le göğüslenerek İkinci Dünya Savaşı’nın alevlerine karşın ülkemiz her alandaki devrimlerle çağdaşlığa aydınlığa kavuşmuştur. Atatürk’ün “Cumhuriyet, bilhassa kimsesizlerin kimsesi” nitelemesiyle tam bir halk yönetimi olduğunu belirttiği kurumlaşma Türk tarihi yönünden tam bir dönüm noktasıdır. 20 Ocak 1921 günlü, 85 no.lu Teşkilât-ı Esasiye Kanunu 364 no.lu yasayla değiştirilerek ilân edilen cumhuriyet, 20 Nisan 1924 günlü, 491 no.lu ilk Anayasa ile yönetim biçimi olarak benimsenmiştir (mad.1,2). Sonraki yıllar cumhuriyetin ışıkları her yanı, her yöreyi aydınlatmış, sonsuza değin bağımsız yaşama ilkesi, ulusal yaşam istenci olmuştur. Cumhuriyetin erdem (fazilet) olduğu nitelenmiştir.

Cumhuriyet

Yalın biçimiyle “Halkın halk tarafından yönetimidir” tanımlamasıyla insanlık ve hukuksallık yönü anlatılmaya çalışılan cumhuriyet, demokrasinin kaynağıdır. Mustafa Kemal’in el yazısıyla Âfet ÎNAN’ın Medenî Bilgiler Kitabı’nda vurguladığı “Demokrasi” değinmeleri açık. Tam eşitlikçi, tam halkçı, tam gerçekçi, tam hukuksal, tam çağdaş yönetim biçimi olan cumhuriyet, kişisel ve grupsal egemenliklere, hukuk dışılıklara tümüyle kapalıdır.

Almanya’da Hitler, Yugoslavya’da Tito, İtalya’da Mussolini, İspanya’da Franko, Portekiz’de Salazar, Fransa’da Dögol’ün, Rusya’da Stalin’in diktayla işbaşında oldukları dönemde mutlakıyetten cumhuriyete geçerek çağdaşlığın en gerçekçi adımını atıp yapısını gerçekleştiren ATATÜRK, Türk dünyasının kutup yıldızıdır. Sözde cumhuriyetlerin ve baskıcı tek adam yönetimlerinin pençesinde kıvranan ulusların uyanıp devrimle aydınlığa kavuşmalarına öncülük etmiştir.

ATA’mızın 1927’de “Türk Gençliği’ne Seslenişi’nde verdiği “Türkiye Cumhuriyeti’ni sonsuza değin korumak ve yaşatmak görevi ”nin kutsallığını bilincimizde tüm sıcaklığıyla tutarak O’na yaraşır olma çabasıyla ve büyük bir onurla yerine getirme sorumluluğunu andımız bildiğimizi kıvançla yineliyoruz, inanıyoruz, biliyoruz ve benimsiyoruz ki cumhuriyet bizim için bir biçim değil, ÖZ’dür. Cumhuriyet, ATATÜRK’ün bize onur veren en değerli armağanı ve kutsal emanetidir. Bu görevin yaşattığı mutluluk bir yaşam ödülüdür.

ATATÜRK ve arkadaşlarım saygıyla, özlemle anarak sonsuza değin cumhuriyet, hepimize kutlu olsun! Edinimlerimizi ve kazananlarımızı, ulusal varlığımızı cumhuriyete ve kurucularına borçlu olduğumuzu asla unutmayalım. Çağdaş yapımızın kaynağı ve dayanağıdır, bir ATATÜRK destanıdır. Cumhuriyetle övünelim, gönenelim, koruyalım, güçlendirelim.