Tarım ve Orman Bakanlığı yetkilileri önceki gün; eritme peynirlerin kaşar peyniri olarak satışını engellemek ve tüketici haklarını korumak amacıyla yeni analiz yöntemlerinin hayata geçirileceğini açıkladılar.
Yeni önlemlerin başlama tarihini de 30 Eylül olarak belirttiler.
★★★
Haberi büyük bir şaşkınlık içinde okudum.
Zira son kullanım tarihi geçmiş eritme peynirlerinin -küflenmiş bile olsalar- piyasadan toplanarak kaşar peyniri üretiminde kullanıldığını ya da ambalaj değişikliğiyle taze eritme peynirleriymiş gibi satışa sunulduğunu, yaklaşık 20 yıl önce belgesel görüntülerle ortaya çıkarmıştık.
Demek ki bu gıda terörü örneğini önlemek için aradan 20 yıl geçmesi gerekiyormuş!..
Enflasyonun fiyatları uçurduğu bu süreçte kaşar peyniri hilelerinde sadece eritme peynirleri kullanılmıyor. Bilgi Seli adlı sosyal medya platformunda iddia edildiğine göre; patates püresi, margarin ve kaşar aromasıyla da üretim(!) yapılıyor.
İşte bir restoran işletmecisinin ağzından son gıda terörü örnekleri:
★★★
“Yeni restoranımızın açılması müşterilerden çok, toptancıların ilgisini çekmişti. İlk gelen sezonluk su stoğumu bana satmaya çalışan bayi oldu.
Toptan alırsam, büyük su 3 liraya, küçük su 50 kuruşa geliyordu...
Onun ardından toptan gıdacı, meşrubatçı ve biracılar da geldi tabii.
Buraya kadar her şey normaldi...
Ancak arkası kapalı, üzerinde hiç yazı bulunmayan kamyonet geldiğinde ilk şokumu yaşadım.
Adam kaşar peyniri satıyordu. Kilosu 50 liradan...
Ben, “Nasıl böyle ucuz satıyorsun?” deyince, adam açık açık söylemekten çekinmedi, “Abi bu dandik kaşar ama kimse ayırt edemez. Al bi parça da tadına bak!..”
Nutkum tutulmuştu.
“Zararlı değil abi, patates püresine yağ ve kaşar aroması koyuyorlar!” demez mi?
O şokla adamı nasıl gönderdiğimi hatırlamıyorum.
★★★
Ertesi gün daha beterdi...
Kıymacıydı gelen... Kilosu 60 liradan kıyma satıyordu...
Sinirlerime güç bela hakim olup kıyma denilen şeyin muhtevasını sordum... Et aroması, tavuk derisi, öğütülmüş tavuk kemikleri, soya vs gibi “zararsız!” maddelerden üretiliyormuş.
Adam övünerek, “Her şey dahil otellerden alan var abi” dediği an defettim dükkandan adamı. Kovdum kovmasına da, “Kardeşim bu memlekette sahte olmayan bir şey yok mu?” sorusu fena halde takıldı kafama.
Sonra düşünmeye başladım:
“Ben bu tip restoranlarda yemek yedim mi acaba? Yediysem kaç kere?
Bu işin ucu nereye kadar gidiyor?..”
★★★
Oturdum bilgisayarın başına, başladım araştırmaya...
Aman tanrım!
Neler neler varmış bu memlekette?
Yahu neredeyse gerçek bir şey yok piyasada. Her şeyin aroması var!
Üstelik bunlar internette online olarak satılıyor.
Aromalar saymakla bitmiyor:
Acı biber aroması, acıbadem aroması, ahududu aroması, alabalık aroması, ananas aroması, anason aroması, Antep fıstığı aroması, ayran aroması, bal aroması, bergamot aroması, böğürtlen aroması, çam sakızı aroması, çedar peyniri aroması, ceviz aroması, çikolata aroması, çilek aroması, et aroması, fındık aroması, fıstık aroması, keçi peyniri aroması, keçi sütü aroması, kekik aroması, kimyon aroması, koyun peyniri aroması, koyun sütü aroması, parmesan peyniri aroması, tereyağı aroması, yoğurt aroması, zeytin aroması, zeytinyağı aroması, ekmek aroması... vs
★★★
Un beyazlatıcısından tutun da maya besleyicisine, hacim arttırıcısına kadar neler var neler...
Durun daha bitmedi.
Ekmeğin bile aroması var!.. Çakma ekmeği nasıl yapıyorsunuz kardeşim? Neden yapıyorsunuz?
Yakında ekmek bile yedirmeyecekler bize!
Kahvelere köpük yapıcı satıyorlar!
Köfte kızartılırken hacminin küçülmemesini sağlayan kimyasallar var!
Yaklaşık bin kadar ‘E’li madde var, bir o kadar da ‘E’siz katkı maddesi bulunuyor piyasada...
★★★
Bütün bunları yaşayıp öğrendikten sonra tımarhaneyi boylamadığım için çok şanslı olduğumu düşünüyorum.
İşte bu yüzden pılıyı pırtıyı toplayıp dükkânı kapattım ve bu işe bir daha girmemeye, hatta turistik yerlerde iyi tanımıyorsam, restoranlarda yemek yememeye karar verdim!..”
★★★
Sosyal medya paylaşımlarımın altına “Fırınlarda böcek arayan Uğur Dündar!” diyerek zeka(!) pırıltısı saçan yorumlar yazanlara afiyet olsun!..