Cumhur-başkanı Tayyip Erdoğan ile CHP lideri Özgür Özel arasında gerçekleşen iki görüşmeyi iyi bir şekilde analiz edebilmek için şifrelerini çözmek gerek.

Şimdi gelin iki taraf açısından da o şifrelere tek tek bakalım.

★★★

Erdoğan cephesi:

- Erdoğan, 22 yıllık iktidarının en zayıf anını yaşıyor. İttifak ortağı Devlet Bahçeli’nin sunduğu sonsuz destek dahi Erdoğan’ın kendisini siyaseten güçlü ve güvende hissetmesine yetmiyor. Bu nedenle tabanını genişletecek, geniş tabanlı bir iktidar hissi yaratacak her türlü desteğe ihtiyaç duyuyor.

Haliyle ilk maddeyi şöyle özetleyebiliriz: Denize düşen Erdoğan, düne kadar kendi seçmenine “yılan” gibi gösterdiği Özel’e ve CHP’ye sarılmış vaziyette.

- Erdoğan, 2028’de kendisine en güçlü rakip olarak kendisini üç defa yenen Ekrem İmamoğlu’nu görüyor. İmamoğlu’nun büyümesini engellemenin en iyi yolu olarak da İmamoğlu’nu gündemden düşürmek olarak görüyor. Özgür Özel- Tayyip Erdoğan görüşmeleri sadece CHP’de değil, Türkiye’de Özel’i öne çıkarıyor. “Güçlü” ve “birinci” algısını özellikle yayıyor. Bu da İmamoğlu’nun daha az konuşulmasına, daha az gündeme gelmesine neden oluyor.

Haliyle ikinci maddeyi şöyle özetleyebiliriz: Erdoğan, Özel’i İmamoğlu karşısında bir denge unsuru olarak görüyor ve kendisinin zayıflatamadığı İmamoğlu’nu Özel’i güçlendirerek aşağı çekmeye çalışıyor.

- Erdoğan, partisinden çok fazla “MHP’yle ittifak bizi bitiriyor” görüşü dinliyor. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin “AK Parti’deki MHP karşıtları” diye dikkat çektiği bu kesim, Erdoğan’dan “Bahçeli’nin esiri” imajını yıkmasını bekliyor. Erdoğan da bu eleştirileri önemsiyor ve Özel’i sadece İmamoğlu’na karşı değil, Bahçeli’ye karşı da bir denge unsuru olarak görüyor. Bahçeli de bu durumu çok iyi okuyup analiz ettiği için son açıklamasında adeta “hodri meydan” dedi.

Haliyle üçüncü maddeyi şöyle özetleyebiliriz: Erdoğan, Bahçeli karşısında da artık rahat değil ve Özel’i Bahçeli’ye karşı bir denge unsuru olarak görüyor.

- Erdoğan iktidarının devam etmesi için Anayasa değişikliğine ya da TBMM’nin görev süresinin sonuna doğru “Seçimlerin yenilenmesi” kararı almasına ihtiyaç duyuyor. CHP’nin desteği olmadan ikisi de mümkün değil.

Haliyle dördüncü maddeyi şöyle özetleyebiliriz: Erdoğan makamında 4. dönem için Özel’e ve CHP’ye muhtaç.

★★★

Özel cephesi:

- Siyasette “Genel Başkan” olmakla “lider” olmak aynı şey değil.

Özgür Özel, CHP’deki genel başkanlık seçimini kazanmış ama “İmamoğlu’nun desteği olmasa kazanamazdı, Genel Başkan oldu ama lider olması zor” algısını yıkamamıştı.

CHP’nin Özel’in genel başkanlığında girdiği ilk yerel seçimleri kazanması, Özel’in bu algıyı yıkması içinde büyük avantaj sağladı. Son birkaç ayda attıkları adımlar da Özel’in ve CHP’nin “iktidar namzedi” imajını güçlendirdi. Erdoğan’ın Özel’in baskısıyla attığı her geri adım (28 Şubat sanıklarının affı, 1 Mayıs tutuklularının serbest kalması, Cumartesi Annelerinin bininci hafta eylemine izin verilmesi gibi) bu imaja katkıda bulundu.

Haliyle bu görüşmelerin Özel’e en önemli ve tek pozitif etkisini şu cümleyle özetleyebiliriz:

Erdoğan’ın her ne amaçla yaparsa yapsın, bu görüşmeler Özel’i genel başkanlıktan liderliğe doğru götüren yolun taşları olabilir.

★★★

Şimdi gelelim asıl soruya:

Bu görüşmeler nereye evrilir?

Normal şartlarda bir yere evrilmesini beklemiyorum. Zira Özel’in ülkenin sorunlarını tek tek sıraladığı, Erdoğan’ın ise genelde susup, yeri geldiğinde elindeki bilgi notunu okuduğu görüşmelerden bir sonuç çıkmaz.

İktidar medyasının pompaladığı “geniş tabanlı iktidar ittifakı” hiç olmaz.

Bilakis Bahçeli’yi de uzaklaştıracağı için Erdoğan daldaki CHP için eldeki MHP’den de olabilir.

Bu durumu da tek bir şey değiştirebilir:

Erdoğan’ın, CHP’nin dillendirdiği halkın “asgari ücret artışı”, “emekli ücretlerinde artış”, “çay ve buğday desteklemelerinin artırılması” ve “Gezi ile Sinan Ateş gibi davalarda adaletin tecellisi” gibi talepleri konusunda cesur adımlar atması.

Bunlar da ihtimal dahilinde değil!