Türk futbolunda neden hiçbir olaya veya duruma ‘asla olmaz’ gözüyle bakılamayacağını kanıtlayan bir şeyler karalayacağım…
Tarih 6 Ekim 2013. Tam 11 yıl önce... Şükrü Saracoğlu Stadı’nda Fenerbahçe’nin Trabzonspor’u konuk ettiği, tansiyonun tavanda, gerginliğin ağızda olduğu bir maç izliyoruz. O günler Fenerbahçe-Trabzonspor kavgasının en zirve dönemleri. Gerilimin başrollerinden İbrahim Hacıosmanoğlu’nun stada geldiği bilgisini aldık basın tribününde.
Arıza çıkmama ihtimali olmayan bir durumdu bu çünkü o dönemde bu hamleyi yapmak gerçekten ‘deli işiydi’
***
Sahada oyuncuların kavgası koridora kadar sürerken VIP’te bazı sürtüşmeler dışında büyük olay çıkmadı. Hacıosmanoğlu bazı Fenerbahçe yöneticileri ile sözlü atıştı ve maç sonu beraberlerindekilerle birlikte Kalamış’taki evine gitmek için otoparktaki aracına indi.
Basın tribününden çıkışa indiğimde saat 22.00’yi geçiyordu. Çıkar çıkmaz otopark kapısının hemen önündeki olayların ortasında buldum kendimi. Hacıosmanoğlu jeep kapısının tepesinde Fenerbahçeli taraftarlar ile atışıyordu. Film koptu kopacak, aracın etrafını saran kalabalık linç etmeye kalkacaktı. Biber gazı ve müdahale derken emniyet Hacıosmanoğlu ekibini araçla beraber otoparka geri çekti. Kepenk indi.
***
İçeride Hacıosmanoğlu’nun yeğeni şimdiki TFF Genel Sekreteri Abdullah Ayaz, Emniyet Müdürü Suat Ekici ile yumruk yumruğa geldi. Ayaz otoparka girmeye çalışan Ekici’yi durdurmaya çalışınca itişme yaşandı.
Hacıosmanoğlu araçtan indi ve emniyet müdürüne 'polisini çek ben 7 sülalemi çağırır buradan çıkarım’ dedi.
Öfkeli Fenerbahçe taraftarı otoparkın önünde Hacıosmanoğlu’nu bekliyordu. Dışarıya çıkarsa geri dönüşü olmayan olaylar yaşanacaktı. Neyse ki daha ileriye gidilmedi.
Ancak Kadıköy'deki o kavga bu güne kadar hiç unutulmadı. Fenerbahçe tarafı Hacıosmanoğlu’nu TFF başkanı seçimine kadar hep düşman olarak bildi. Asla birbirine bakmaz denilen iki taraf için şimdi rüzgar bir anda öyle bir tersine döndü ki herkes şaşkın...
***
TFF başkanlığı sonrası kendi şehri Trabzon’un bile ters düştüğü Hacıosmanoğlu’nu savunmaya geçen en büyük grup Fenerbahçe taraftarı oldu. Bunun 2 büyük nedeni var elbette;
Birincisi Hacıosmanoğlu sürecin başından beri en kavgalı olduğu tarafa, yani Fenerbahçe’ye geçmişi temize çekmek için el uzatmaktan hiç geri durmadı. Ali Koç ile sulh imzaladı. Ortak payda dostluk olacak dedi ve öyle davranmaya devam etti. Yönetimsel ilişkilerin iyi gitmesi taraftar bazında da pozitif bir enerjiye dönüştü. Hacıosmanoğlu’nun düzeni değiştirebileceği inancı hakim oldu. Antipati sempatiye doğru kaydı. Bu kadar hızlı değişimin olacağına asla ve asla ihtimal vermiyordu kimse.
İkinci en büyük neden ise Galatasaray’la yeni TFF ilişkisinin tam tersi anlamdaki seyri oldu. G.Saray’la Hacıosmanoğlu’nun bir türlü barışmayan yıldızı kavga moduna geçti. Geçen yıl Fenerbahçe’nin Ekşioğlu ile restleşmesinin aynısı bu yıl Hacıosmanoğlu-Galatasaray arasında oldu. Mahkemeye kadar taşınacak bu kavga Fenerbahçe tarafının ilgisini çekti ve deyim yerindeyse ‘düşmanımın düşmanı dostumdur’ modu açıldı. Hacıosmanoğlu’nu koruma kalkanı devreye girdi Fenerbahçe’de.
***
Türkiye’nin değişen futbol ikliminde ‘yok artık’ denecek çok fazla şey kalmadı ama bu iş Hacıosmanoğlu’nun 11 yıl önce kavga ettiği Kadıköy’de alkışlarla karşılanmasına doğru gidiyor.
Gönül ister ki; bu kavga tüm cephelerde sona ersin ama bir cephenin kapanıp diğer cephelerin açılması geleneği de maalesef Türkiye gerçeği.