Ülkede aylar yıllar geçiyor, sıkıntılar, dertler bitmiyor, ekonomi bir türlü düzelmiyor. Dönüp dolaşıp aynı noktaya geliyoruz. Her şey yeniden başlıyor.

Aynı filmi defalarca seyretmeye mahkûm edilmiş gibiyiz. 

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) (iktidarı memnun etmek için) açıkladığı iyimser rakamlara inanan, sanıyorum çok azdır!

Ülkede demokrasi kavramı yoklara karıştı, hukuksuzluk büyüdü, adalet isteyen sesler ortalıkta çınlamaya başladı.

Yükselen fiyatlar... Eriyen maaşlar...

Ucuz ekmek kuyrukları...

Ucuz yumurta kuyrukları...

Ucuz Kent lokantalarına hücum...

Devlet hastanelerinde randevu çilesi...

Dövizin önlenemez yükselişi...

Ödenmesi güç borçlar...

Artan yoksulluk...
Toplanan pazar artıkları... Ve daha neler neler...

Hiç birine çözüm getirilmedi, getirilemiyor!

★★★

Türkiye ekonomisini çıkmaza sokan zihniyet değişmedikçe, yanlış teoriler terk edilip, bilime dönülmedikçe ülkede hiçbir şey düzelmeyeceğini hep söylüyoruz ama kulak veren yok!

Tüm olumsuzluklara rağmen Türkiye’nin direksiyonu 3 yıl daha AKP’de...

Bir erken seçim olmazsa tabii ki...

İnsanların 3 yıl daha bu cenderenin içinde yaşaması, cehennem azabına döner. Buna tahammül edebilirler mi?

CHP’nin istediği “erken seçimin” toplumda da geniş ölçüde destek bulması bu yüzdendir.

Halkın dayanma gücü kalmadı!

Ülkede AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ne derse o oluyor. Her şeye o karar veriyor. 86 milyon insan, tek kişinin aldığı kararlarla yönetilince işler böyle sarpa sarıyor.

Saray bu görüşe karşı direniyor, gerçeği henüz kabul etmiş görünmüyor. Halkın ve muhalefetin baskısı devam ederse “Erken Seçim” kaçınılmaz hale gelir!

★★★

Halkımız, parlamenter sisteme itibar etmeyip “Tek Adam” yönetiminin devamına karar verdiği gün, Türkiye’nin kaderi değişti, çekilen sıkıntılar daha da arttı, eski günleri arar hale geldik..   

600 üyeli bir Meclis’imiz var. Adı: Türkiye Büyük Millet Meclisi...

Peki, neden var? Ne iş yapıyor bu Meclis?

Yasalarımıza göre “Meclis 86 milyon insanı temsil eden, halk yararına yasalar çıkartan, vatandaşların hakkını hukukunu koruyan bir Meclis...     Öyle mi dersiniz?

Hayır, bu sözler sadece kitapta kalan ifadeler...

Bugünkü Meclis’in gücü, Cumhurbaşkanı’nın gücü yanında hiç yok gibi!

Ülke Cumhurbaşkanı’nın tek başına aldığı kararlar ve iki dudağı arasından çıkacak sözlerle idare ediliyor.

Ülkenin düzlüğe çıkması için bu rejimin değişmesi, parlamenter sisteme dönülmesi gerekiyor. Fakat SARAY şimdilik oralı değil!           

“Bu da geçer yahu!”

Ülke perişan haldeymiş, millet kan ağlıyormuş... Bilge kişiye sormuşlar:
“Nedir bu hal?”

Bilge kişi teselli etmiş:
“Üzülmeyin, bu da geçer”

Salgın başlamış, insanlar perişan olmuş adamın cevabı yine aynı:

“Dayanın, bu da geçer!”

Bilge kişinin işleri bozulmuş, borçlarını ödemek için malını mülkünü satmış, yoksulluğun kucağına düşmüş, fukaralık girdabında çırpınırken:

“Bu da geçer yahu” demiş.

Çalışmış, tekrar zengin olmuş ama düşüncesinde hiç değişiklik olmamış:
“Bu da geçer! Fanidir bu dünya, fani... Zenginlik de, iktidarlar da, her şey geçicidir.”
Adam, günü gelmiş hakkın rahmetine kavuşmuş...

Vasiyeti gereği mezar taşına “Bu da geçer” diye yazmışlar ama bir yandan da:

“Ölümden ötesi var mı yahu? Neresi geçecek bunun?” diye konuşulurken, birden fırtına çıkmış, yağmur suları her yanı basmış, seller adamın mezarını alıp götürmüş... O zaman:

“Haklıymış yahu. Gerçekten bu dünyada her şey geçiyor! Bazen delip de geçiyor!” demişler!

GÜNÜN SÖZÜ

Kaz bile düşmanı olan tilkiyi tanımayacak kadar aptal değildir!