Merkez Bankası’nın faiz indirimlerine devam edeceği beklentisi, sıcak para girişini hızlandırıyor. Yabancılar daha fazla giriş yapmak için swap limitlerinin artırılmasını istiyor. Ekonomi yönetiminin limitleri artırması beklenmiyor ama tahvil alımlarıyla giriş yine de artacak gibi gözüküyor.

Ekonomi yönetimi, aslında yeterli düzeylere ulaşmasına rağmen, rezervleri daha da artırmak için sıcak para girişinin büyümesine izin veriyor. Halbuki döviz alımlarının yarattığı aşırı TL likiditesi ve Merkez Bankası’nın bu nedenle zarar etmesi, sıkı para uygulamasında sıkıntı yaratıyor. Buna rağmen mevcut politika devam ettiriliyor.  

Sakıncalarına rağmen rezervlerin artırılmaya devam etmesi, “ileride piyasalarda yaşanabilecek sıkıntılara karşı cephane biriktiriliyor” iddialarına neden oluyor.

Bankalar uzun vadeli devlet tahvillerine yapılacak yabancı sermaye yatırımı hakkında iyimser. Bazı bankacılar 5 yıl gibi uzun vadeli tahvillere yabancı girişinin başladığını belirtip, önümüzdeki dönem artmasını bekliyor.

Buna karşılık uzun vadeli tahvillere, mevcut yüksek faizlerle yapılacak yatırımlar, “Yabancıya sermayeye kaynak transferi” eleştirilerini artırıyor. Bunun ileriye dönük faiz harcamalarının yüksek düzeyde kalmasına neden olacağı açık. Faiz harcamalarındaki büyüklük ise bütçede gereken alanlara kaynak akışını engelleyen başlıca unsur.

Sıcak para girişinin hızlanması ve yabancıya daha fazla sermaye aktarımının sakıncaları, önümüzdeki dönem, ister istemez, daha fazla tartışma konusu olacak.

Merkez Bankası’nın 150 baz puanlık son faiz indiriminin ardından, aralık ayı enflasyon verisinin düşük gelmesi bekleniyor. Bunun, yeni yılın başında indirime devam etmek için, Merkez Bankası’nın elini kuvvetlendireceği konuşuluyor. Ocak ve şubat aylarında, yeniden aylık enflasyon oranları yüksek çıkacak ama belli ki faiz indirimlerinin
seri halde devam etmesi isteniyor.

KURLAR DA SICAK PARAYI TEŞVİK EDİYOR

Bu beklentinin oluşmasında en önemli nedense, mevcut faiz oranlarının hâlâ çok yüksek olması ve finansmanda yaşanan tıkanıklığı had safhaya ulaşması.

AKP iktidarının el altından iş alemine, “kurların hızlandırılmasını, faizlerin yüksekliğini çok fazla kamuoyunda gündeme getirmeyin” telkininde bulunduğu tahmin ediliyor. İş kesiminden, “2026’nın ilk yarısında dişlerini sıkmalarının istendiği, yılın ikinci yarısından itibaren politikaların gevşetilip piyasaların rahatlatılacağını” söyledikleri konuşuluyor.

Aynı telkinlerin geçen yılın sonlarında da yapıldığı, ancak 19 Mart krizinin beklentinin bir buçuk yıl ötelenmesine neden olduğu ortada. Siyasi çatışma havasının devam ettiğini bilen iş kesiminin, CHP’ye dönük yeni yargı kararlarını gördükçe, artık bu telkinlere pek inanmadığını da söylemek gerekir.

Yabancılar, seri halde faiz indirimlerinin sürmesiyle, önümüzdeki en az 6 ay daha TL’ye yatırımın kârlı olduğunu raporlarında yazıyorlar. Faiz politikasının yanında kur politikası da yabancı girişinde önemli bir unsur. Çünkü Merkez Bankası kurların aşağı gelmesine izin vermiyor, yüzde 1 civarında aylık kur artışını sürdürüyor. Böylece TL’den kazandıkları paraları yabancılar, kur kaybına uğramadan ülkelerine, kârlarıyla birlikte, geri götürebiliyorlar.

Özetle; hem faiz hem de kur politikası yabancıların lehine işliyor. Bu yöntem daha önce sınırlı sürelerle uygulanır, sonra normalleşme yaşanırdı. Mevcut politikanın 3 yıldır sürmesi, yabancıya sermaye transferini iyice büyütüyor.