Önceki gün Merkez Bankası yı­lın ilk faiz kararını açıkladı. Politika faizi yüzde 14’te sabit tutuldu. Para Politikası Kurulu toplantısı sonrası yapılan açıklamada, “Kurul, sürdürülebilir fiyat istikrarı ve finansal istikra­rın tesisi için atılan adımlar ile birlikte, enflasyonda baz etkilerinin de ortadan kalkmasıyla dezenflasyo­nist sürecin başlayacağını öngörmektedir” denildi.

Dezenflasyon... Fiyat artış hızının, yani enflas­yon oranın zaman içinde azalması anlamına geliyor. Yüksek enflasyondan düşük enflasyona geçiş sırasında yaşanan düşen enflasyon sürecini ifade ediyor.

Peki... Ankara’da, eko­nomi koridorlarında alınan bu karar ve sonrası için nler konuşuluyor? Yıllarca ekonomi bürokrasisinde görev yapmış isimlerle konuştum. Ortak tespitleri şöyle:

... Geçen ay faizleri 14’te tutacaklarını ima etmişlerdi. Piyasa da bunu öyle okudu. Sabit tutulmasına şaşırma­mak gerekiyor. Aslında 14’te tutmakla, 13’e indirmekle ya da 15’e çıkarmakla fark eden bir şey yok. Çünkü... Enf­lasyonun 36 olduğu ocak sonunda 40’ı aşacağı bir senaryoda normalde şu konuşulur: Örneğin enflasyon 19’dur, siz faizi 20 yaparsanız buna sıkı para politikası denebilir. Ya da 19’ken 18’e indirirseniz gevşeme var diyebilirsiniz. Faiz ile enflasyon arasındaki makas aşağı ya da yukarı, dar bir farkta olabilir. Ama enflasyon 36 iken faizin 14, 15 ve 13 olması ara­sına bir fark yok!

... Ekonomi politikasını yön verenler faizi 14’e indirirken kurda bu kadar oynaklık beklemiyorlardı. Enflasyonu bu kadar etki­leyeceğini öngöremediler. Bence ip aralık enflasyonda koptu. Artık para politikası işlevsiz!

Piyasa kendi faizini belirliyor


Bir dönem Merkez Ban­kası’nda önemli görevlerde bulunmuş ve artık emekliliği­ni yaşayan bir ismin değer­lendirmesi de şöyle:

... Kritik olan şu: Piyasa, Merkez Bankası (MB) oyun dışı kaldığı halde faizleri kendiliğinden sıkılaştırdı. Normalde MB’nin bağımsız çalıştığı bir ülkede, Merkez’in faiz oranı piyasayı belirler. Piyasa da MB’nin faiz oranında hareket eder. Şu anda ne oldu? Merkez, faizi iki aydır sabit tutma­sına rağmen mevduat faiz oranları 15’lerden 21’lere, kredi faiz oranları da 35’lere çıktı. Yani MB oyun dışı kalmakla beraber eko­nominin iç dinamikleri işledi. Çünkü ekonomi enflosyanist beklentilere göre işler. Enflasyonun yukarıya çıkacağı düşünülen bir ülkede bankalar mevduat sahiplerini bankaya çeke­bilmek için daha fazla faiz teklif etmek zorunda olduk­larını gördüler. Faizi 21’lere çıkarttılar.

... Diğer taraftan enflas­yonun daha da artacağını öngördükleri için bu sefer de topladıkları parayı müş­terilerine satarken enflasyon kadar kredi faizi talep etme­ye başladılar. (Yüzde 35’ler) Sonuçta... Siz MB’yi oyu­nunun dışına atarsanız ya da enflasyonla hiç de uyumlu olmayan gerçek dışı bir faiz belirlese­niz bile bu sadece sizin yaptığınızla kalır. Piyasa kendi faizini kendisi belirler.

MB’ye kilit vursanız sorun olmaz


Ekonomi nereye gidecek? Halkın yanıt aradığı soru bu! Ankara koridorlarında ekonomi politikalarını takip eden isimler iyimser değil. Tespitlere bakalım:

... Para politikasını gev­şek tuttunuz ama bankalar sıkı para politikası uygulu­yor. O zaman ekonomide talep aşağıya gelir. Tüketici, işletmeler kredi kullanmaz. O zaman ekonominin arz ve talep tarafı aşağıya yönelir. O zaman üretim ve istih­damdan vazgeçiyorsunuz demektir. Dengelemek için de Kredi Garanti Fonu’nu (KGF) devreye sokmak istiyorlar. (Not: KGF, KOBİ’lerin ve KOBİ dışı işletmelerin finansmana erişimine destek olan bir fon. KGF kredisi ile esnaflar ya da KOBİ’ler kredi kulla­nımını daha kolay tamam­layabilmektedir.) Büyüme ve istihdam üzerindeki yüksek faizleri de KGF ile dengele­meye çalışıyor iktidar.

... Kuru şu anda kontrol edebiliyorlar. Kur Korumalı Mevduat kısmen karşılık bul­du. En azından kur duruldu. Ancak... Yüksek enflasyon oluyor ve olacak. İşsizlik aratacak. Dolayısıyla daha zor bir denklemin içerisine girdi Türkiye! Enflasyonu 15’ken aşağıya çekmek 35’ken aşağıya çekmek­ten daha kolaydır. 35’i 20 yapmak için bile olağanüstü çaba sarf etmeniz gerekiyor.

... 2002’de AKP iktidara geldiğinde enflasyon yüzde 29’du. Üç yıl içinde beşe düşürdüler. Kamu maliyesin­de olağanüstü bir sıkılaşma yaptılar, ciddi anlamda para politikası sıkılaştırıldı, ola­ğanüstü bir şekilde yabancı sermaye girişi sağlandı. O sayede enflasyon düşürül­dü. Dolayısıyla enflasyonu kuru tutarak -ki hükümet olarak yönettiğinizden kurdan bahsediyorum, piyasanın yönettiği kur değil- böyle bir ortamda ne kadar tutacaksınız belli de­ğil! Tutamazsanız daha kötü bir tablo olacak. Tamam kuru 14’te tutuyorsunuz ama piyasa kopmuş durum­da. Merkez Bankası’na bugün kilit vursanız sorun olmaz.

... Bu dönemde ne enflasyon aşağıya gelir ne de istihdam artar. Savruldu­ğunuz zaman yönetemez­siniz. İktidar, ekonomiyi yönetenler, şunu kabul etmeli: Öncelik kur de­ğildir enflasyondur yani enflasyonun aşağıya çekilmesidir. Enflasyon olan bir ülkede zor geçinen geniş kesimlerin hayatı daha da aşağıya yönelir. Ancak Ankara’da bir grup maale­sef enflasyonun bu durumda olmasından rahatsız değil.