Suç örgütünün lideri olduğu iddia edilen Ayhan Bora Kaplan (ABK) ayakkabılarının içinde 50 bin Euro ile Almanya’ya gitmek isterken Esenboğa Havalimanı girişinde gözaltına alınmıştı. Bu yapıya yönelik operasyonlar yapıldı. Arananlardan birisi de o günlerde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde bulunan Serdar Sertçelik’ti. O, bir takım pazarlıklar içine girmişti. Cezaevine girmemek için fikirler alıyordu. “Gizli tanık” olmayı istedi. Ancak bu kişinin gizli tanık yapılması hataydı. Olsa olsa “İtirafçı” olabilirdi. Çete yöneticiliği üyeliğinden belki az bir cezayla kurtulabilirdi ama ortada bir de Mahfuz Tatar’ın öldürülmesi vardı. Bu ayrı bir dava olarak devam ediyordu.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen 2024/ 112804 sayılı soruşturma dosyası kapsamında savcılık, adli kontrolle elektronik kelepçeli olarak ev hapsinde tutulan Serdar Sertçelik’in evinden ayrılması, gece 05.30 civarında kız arkadaşıyla gittiği çorbacıda vurulması olayını araştırıyordu. Serdar Sertçelik’in kaçışı Emniyet Müdürlüğü ekibinin C. Savcılığı’na gönderdiği tutanakta şöyle anlatıldı:

İKİ BACAĞINDAN VURDULAR

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2023/ 188526 sayılı soruşturma kapsamında hakkında gözaltı kararı bulunan Serdar Sertçelik, 20 Kasım 2023 günü saat: 05.30 sıralarında Çankaya bölgesinde bir lokantada iki bacağından tabancayla vuruldu. Aslında bu Serdar’a gizli tanık olduğunu öğrendikleri için verilen bir gözdağıydı. Sertçelik, hedef isimlerden birisiydi. Bundan sonrasını polisin tutanağından okuyoruz:

“24 Kasım’da Keçiören’de ev hapsinde tutulduğu adrese saat 07.00 sıralarında gidildiğinde annesi ile beraber kaldığı tespit edildi. İkamette yapılan aramada herhangi bir suç unsuruna rastlanmadı. Şahsın alınan doktor raporunda iki ayağından ateşli silahla yaralandığı, gözaltına alınmasında tıbbi açıdan sakınca olduğu belirtildi. Dosyanın bulunduğu C. Savcısından alınan talimat gereği, kişi gözaltına alındı. Ancak nezarete konulmayarak, evinde bırakıldı.

EVİNE AMBULANS GÖNDERİLDİ

Soruşturma ile ilgili gözaltında tutulan kişiler 27 Kasım’da mevcutlu olarak adliyeye getirildi. Aynı gün, saat: 15.00 sıralarında Serdar Sertçelik’in adliyeye getirilmesi için 112 ambulans ekipleri ile Sertçelik’in adresine gidildi. Kapı usulüne uygun çalındı. Sertçelik’in annesi Ayşenur Bozoğlu kapıyı açtı. Serdar Sertçelik sorulduğunda, onun saat: 14.40 sıralarında denetimli serbestlik görevlilerine bilgi vererek, babası ile hastaneye pansuman yaptırmak için gittiklerini söyledi.

Bunun üzerine Serdar’ın kullandığı 0 ... 297 ..30 ve babasının kullandığı 0 ...639 .. 22 numaralı GSM hatları aranmış ancak her iki numaradan da şahsa ulaşılamadığı için adliyeye sevk işlemleri yapılamadı. İş bu tutanak tarafımızdan düzenlendi ve birlikte aynı tarihte saat 17.00 de imza altına alındı.”

TUTUKLANANLAR NE DİYOR?

Serdar Sertçelik’in o sırada ayağında elektronik kelepçe yoktu. İşin ilginç tarafı bacaklarındaki alçı da yoktu. Onun kaçırılışıyla ilgili olarak üç sivil tutuklandı. Onların neler söylediğini tutanaktan aktarıyorum:

-Mustafa Çotuk: Serdar, benimle görünmeden 10 gün önce bir çorbacı da kurşunlanmış. Yanındaki Ümit’in yakalanması olduğu için bu kişi hastaneden taburcu olmuş. Ancak, Serdar’a sorduğumda kendisi hakkında yakalama kararı olmadığını söyledi. Onun suçlu olduğunu bilmiyordum.

-Adem Kaçan: 27 Kasım’da Serdar beni aradı, kendisini almamı istedi. Gittim, babası ile birlikte aldım. Eryaman Center’e getirdim. Aldığımda bacağında sadece alçı vardı. Herhangi kelepçe yoktu. Kendisinden alacağım vardı. Kaçacağı aklıma gelmemişti. Ameliyat olup ifade verdikten sonra temizlendiğini söyledi. Yine akşam saat 19-20 civarında buluştuk. İki gün sonra yeniden buluştuğumuzda ayağında alçı da yoktu. Onun firari ya da kaçak olduğunu bilmiyordum. Ben kendisini şehir içinden alıp yine şehir içine bıraktım.

-Ramazan Kubat: Ben Serdar isimli şahsı tanımam, suçlu olduğunu da bilmem. Polis değilim, suçlularla iç içe bir yapım da yoktur. Ben Mustafa Çotuk’un arkadaşıyım. Onun ısrarı ile Serdar’la İstanbul’a gittik. Yolda bir AVM’de yemek yedik. Serdar ile Mustafa birer bira alıp içti.

TELEFON BAZ BİRLİKTELİĞİ

Mahkemede, Serdar Sertçelik’i evinden alıp Eryaman’a, daha sonra İstanbul’a götürdüğü belirtilen üç sivilin yanı sıra Serdar Sertçelik’in telefonunun da Emniyet Müdür Yardımcısı Murat Çelik’le aynı baz bölgesinde sinyal verdiği anlaşıldı. Buna “Baz birlikteliği” deniliyor. Hakim, bu durumu Murat Çelik’e sordu. Çelik’in cevabı şöyle oldu:

“Bana göstermiş olduğunuz tabloyu inceledim. Serdar Sertçelik ve diğer üç kişiyle hiçbir telefon irtibatım olmamasına rağmen bu baz birlikteliğim nasıl oluşuyor anlamadım. Ankara İl Emniyet Müdürlüğü Konya-Samsun yolu üzerinde. Yanında, günlük binlerce kişinin ziyaret ettiği Ankara’nın en büyük AVM’si olması, ayrıca karşısında yeni açılan Millet Bahçesinden dolayı buraya gelen her insan ile benim vermiş olduğum baz, onlarla görüştüğüm anlamına gelmez.”

Hükümete, AKP’ye, bazı bakan, milletvekili ve bürokratlara “Darbe” diye başlayan ve siyasilere geçici de olsa iyi bir malzeme olan Sertçelik’in uzaktan yaptığı açıklamalarda hep İçişleri Bakanlığı üzerinde duruldu, Adalet Bakanlığı göz ardı edildi. Adalet Bakanlığı’nın bu firarda hiç mi hatası yok? Onun için bakana sorular yöneltildi. Bakalım Adalet Bakanı Yılmaz Tunç onlara cevap verecek mi bekleyelim, görelim.