Galler karşısında skoru alamayıp A Ligi’ne çıkışımızı ertelesek de biz iyi takımız. Maçın gerçeği bu. Bu çocukların yeri de daha yukarısı. Dünkü futbol bunu net şekilde gösterdi. Vincenzo Montella’nın oluşturduğu bir yapı var. Görev tanımı net şekilde çizilmiş, oyuncular rolünün farkında olunca ne yaptığını bilen bir takım çıkıyor ortaya. Üstelik fizik olarak ayakta kalan, rakibe ikili mücadelelerde üstünlük kuran bir Türkiye izliyoruz.
Galler gibi fizik gücüyle oynayan bir rakibi dün sahada dövdük. 15. dakikadan sonra oyun üstünlüğü bizdeydi. Çok iyi bir ön alan baskısı yaptık takım halinde. Stoperlerimiz de rakip çık- maya çalışırken orta sahada baskıya gelerek dozajı yukarı çekti. Galler net şekilde bunaldı. Bizim sorunumuz ileride Barış Alper Yılmaz varken gereksiz ortalar açmak oldu. Yerden, kısa paslarla savunmayı bozabilirdik, öyle de yaptık ama final paslarında başarımız yoktu. Kerem-Yunus bağlantısı genellikle işin içine duygusal ilişki girince ters tepti. İkili birbirine oynamak yerine daha müsait arkadaşlarını bulabilirdi. İkinci yarıda da film benzer şekilde işledi. Arda Güler oynayacağı bir takıma gitmeli. Yedek kulübesi onu paslandırmış. Yoksa maçın sonlarında yakaladığı fırsatı affetmezdi.
Kerem’in kaçırdığı penaltıda şans yüzümüze gülmedi. Maçta alınması gereken dersi ise hakem Juan Munuera verdi. İlk yarıda Kerem’e yapılan faulde, ikinci devrede Enes’in şutunda rakibin eline çarpan topta VAR devreye bile girmedi. İspanyol hakem kora kor oyuna müsaade etti. Verdiği ve vermediği kararları Süper Lig’de uygulamaya alsaydı herhalde Arda Kardeşler muamelesi görürdü. Sorunumuzun hakem değil zihniyet olduğunu ortaya koydu. Maç aslanlar gibi oynandı bitti.