Şiddet temalı türkü içeren çalışma Filiz Bingölçe’den Yas Değil İsyan - Öldürülmüş Kadın Ağzı Ağıtlar. Anadolu’da konusunu kadın cinayetlerinden alan özel bir ağıt türü var.” Alışılmışın ötesinde “geride kalanların ağzından değil de öldürülen kadının bizzat kendi ağzından ve bakış açısından” söylenen bu ağıtlar, taşıyıcısı oldukları “ses ve mesaj” nedeniyle şüphesiz özel ilgiyi hak ediyorlar. Hem bire bir kurbanın hikâyesini birinci tekil şahıs ağzından aktarıyor, hem de ortak paydada dikkate değer bir direniş ve isyan kapasitesini ortaya koyuyorlar... Yazarın 38 ağıt ve arşivlerden derlenen muhtelif “kadına yönelik şiddet” temalı türkü içeren bu çalışması –ne yazık ki– hâlâ güncelliğini koruyor. (Alfa Yayıncılık) Bir garip Orhan Veli Orhan Veli Kanık’tan Bütün Şiirleri. Yayan dolaşırım, Mütenekkiren seyahat ederim. Oktay Rifat’la Melih Cevdet’tir. En yakın arkadaşlarım. Bir de sevgilim vardır pek muteber; İsmini söyleyemem, Edebiyat tarihçisi bulsun. Modern şiire güncel bir ifade kazandırmak için yola çıkan, bir kırılım niteliğindeki Garip akımının kurucusu, bir garip Orhan Veli. Süleyman Efendilerin, Yüksek kaldırım’daki Melâhatlerin, her gece şehrin sakinleri uyanmadan gökyüzünü boyayan Dalgacı Mahmutların “mısra-ı meşhurunun mübdii”, bir garip Orhan Veli. “Cep delik cepken delik” dolaştığı İstanbul çarşılarının, lokantalarının ve sokaklarının dilini “şairanenin aleyhinde” şiire getirmiş, bir garip Orhan Veli. (Can Yayınları) Elinden gelenin en iyisini mi yapmak istiyorsun? Çetin Çetintaş’tan Hayvanlardan Destek Almanın Gizemli Sanatı. Etrafında bir dünya dolusu dost varken, yaşam yolunu tek başına yürümeye gerek var mı? Yaptığın işte potansiyelinin bütünüyle açığa çıkmasını ve elinden gelenin en iyisini mi yapmak istiyorsun? O halde içinde göreve çağrılmayı bekleyen ejderha arketipinin uyanma vakti gelmiş demektir. Ailenle ilişkilerinin kuvvetlenmesini, bir arada daha güçlü ve mutlu olduğunuz hissinin canlanmasını mı arzu ediyorsun? Demek ki içindeki kurtla tanışmaya hazırsın artık. Karşına çıkan engelleri aşmakta zorlandığını mı hissediyorsun? Hiç endişelenme... Filin ustalığıyla yapacağın işbirliği bütün zorlukların üstesinden gelmeni sağlayacaktır. Sınırları aşmak istiyorsun ama kanatlarının büyüklüğünden emin değil misin? Üzülme... Sen kanatlarını açamıyorsan, bırak bunu senin için turna yapsın. Birlikte sınırları aşmanız çok daha keyifli olacaktır.  (Destek Yayınları) Yazarın çeşitli yayınlarda yayınlanmış yazıları Zadie Smith’ten Yazarlar için Dans Dersleri. Kitap, yazarın New York Review of Books, The New York Times, New Yorker, The Guardian ve Sotheby’s gibi çeşitli gazete ve dergilerde yayınlanmış yazılarıyla birlikte daha önce yayınlanmamış denemelerini bir araya getiriyor. Londra’daki sınıfsal durumlar, Brexit tartışmaları; Floransa bahçelerinde ve Villa Borghese’de gezintiler; Manhattan; Key & Peele komedi ikilisi ve siyahi komedi kültürü; sanat yazıları; kitap eleştirileri ve müzik: Billie Holiday ve köpeği; Jay-Z ile keyifli bir sohbet ve Justin Bieber üzerine felsefi bir değerlendirme bu kitapta meraklı okurun ilgisini bekliyor. (Everest Yayınları) Şeytan’ı yücelten yeni bir inanç sistemi Aldous Huxley’den Maymun ve Öz. Hollywood’da sıradan bir gün. Kahramanlarımız kenara atılmış senaryolardan birinin cazibesine kapılır ve biz de kendimizi bu senaryoyu okurken buluruz. “Maymun ve Öz” başlıklı bu tuhaf metinde anlatılanlara göre, Üçüncü Dünya Savaşı neredeyse tüm dünyayı yıkıma uğratmış, nükleer ve kimyasal silahlar uygarlığın sonunu getirmiştir. Yıkımdan etkilenmeyen bir grup bilim insanı, Kaliforniya’ya bir inceleme gezisi düzenler. Bu kişilerden biri olan Dr. Poole o bölgede yaşayanlar tarafından tutsak alınır. Bu insanlar, Şeytan’ı yücelten yeni bir inanç sistemi kurmuşlardır. Dr. Poole, Şeytan’ın ve kötülüğün nasıl bir hâkimiyet kurduğunu öğrendikten sonra, artık oradan uzaklaşması gerektiğini anlar. (İthaki Yayınları) Kendini dünyaya ispatlayan kadın Sheila Kohler’den Jane Eyre Olmak. 1846'da Charlotte Brontë hasta babasına bakarken, paylaştıkları odanın kuytusuna çekilmiş, genç bir mürebbiye üzerine bir roman yazmaya koyulmuştur: yaşamda kendine bir gaye ve yer edinmeye çalışan, yanında çalıştığı adama delicesine âşık, fakir ve tutkulu bir kadın üzerine. İnanç ve kararlılıkla hedeflerine ulaşarak rüştünü hem kendine hem de dünyaya ispatlayan bir kadın. Bu bir yanıyla Jane Eyre'in ama bir yanıyla da yazarı Charlotte Brontë'nin hikâyesi. Ve tabii tamamen Güney Afrikalı yazar Sheila Kohler'in penceresinden. Kohler, Brontë ailesine ait mektuplardan, haklarında yazılmış yaşamöyküleri ve bizzat kendilerinin yazdığı edebi eserlerden yola çıkarak, gerçek ile kurmacanın iç içe geçtiği bir hayat içinde, büyük bir yazar ile onun unutulmaz kahramanını zihnimizde yeniden canlandırıyor. (Kırmızı Kedi Yayınları) 23 sevimli hayvan tanışmak istiyor Gözde Eyce’den Bak Ne Çizdim. Merhaba! Bu kitapta seninle tanışmak için sabırsızlanan tam 23 sevimli hayvan var! Onları kolay adımlarla çizip boyamaya ne dersin? Sonra da sıra kitabın sonundaki eğlenceli bulmacalarda! Unutma, hayallerin sınırı yoktur. Şimdi onları özgür bırakmanın tam zamanı! (Doğan ve Egmont Yayıncılık) Bilgi silah olursa, fikir savaş çıkarır Peter Pomerantsev’den Bu Propaganda Değil - Gerçeğe Karşı Savaş Maceraları. Psikolojik operasyonların, bilgisayar korsanlarının, bot'ların, IŞİD'in, Putin'in, trollerin, Trump'ın ve daha nicesinin hakikati şekillendirmeye çalıştığı bir dünyada yaşıyoruz. Aklımızı karıştırmak, gerçeklik algımızı zayıflatmak için yaratılan bu gerçeküstü atmosferde sadece barış ve demokrasi üzerindeki kontrolümüzü kaybetmekle kalmadık, bu kelimelere atfettiğimiz anlamları da yitirdik. Peter Pomerantsev, kimi zaman analitik kimi zaman şairane üslubuyla okurları çokuluslu enformasyon savaşının düşman hatlarının gerisinde bir yolculuğa çıkarıyor. Sırbistan'daki protestocuların, Meksika'daki uyuşturucu çetelerinin, ABD'deki Fox News sunucularının ve ailesini sürgüne zorlayan KGB'nin taktiklerini öğreniyor. Bu gerçeküstü ama önemli dersleri alırken geleceğe de bakıyor ve bu yeni gerçeklikte nasıl yolumuzu bulabileceğimizi, daha iyi bir demokrasinin nasıl inşa edilebileceğini sorguluyor. (Mundi Kitap) Her şeye rağmen ayağa kalkmak Ayşe Aslı Bozdağ’dan Hayal Kurmak İncitmez. Hayaller ve hayal kırıklıkları, sevmek ve kaybetmek… Her şeye rağmen ayağa kalkmak ve yeniden umut edebilmek… Ayşe Aslı Bozdağ, Hayal Kurmak İncitmez kitabında hayat yolculuğunu, kimi zaman bilinç akışı kimi zamansa çarpıcı örnekler ve hayal üstü tasvirler eşliğinde okurlarıyla paylaşıyor. Ruhu uyandırmak ve kalbe dokunmak mümkün. Yeter ki yeniyi karşılamak için eskiyi sıyır, sevinçleri selamlamak için son kullanma tarihi geçmiş korkuları salıver ve durgunluktan vazgeçip kalbinin tutkularını kucakla. (Nemesis Kitap) Yenik düşmeden davayı çözmeli Ilaria Tuti’den Cehennem Çiçekleri. İtalyan Alplerinin ortasında, yaşlı ormanın içinde gözleri oyulmuş bir ceset bulunur. Korkunç cinayetler serisinin ilki gibi görünür. Acaba bir sonraki cinayet ne zaman işlenecektir? Ya da işlenecek midir? Başkomiser Teresa Battaglia, altmışlarının ortasında, adli profil oluşturma konusunda hayli başarılı bir dedektiftir. Yıllar boyunca verdiği mücadeleler sonunda ekibindeki herkesin sarsılmaz saygısını kazanmıştır. Fakat bir gün ekibe yeni katılan genç dedektife güvenip güvenemeyeceğini kestiremez. Daha da kötüsü kendisine güvenebilecek midir? Hastalığı onu her an yarı yolda bırakabilir ve Teresa bu korkuyla hastalığına yenik düşmeden önce davayı çözmelidir. (Portakal Kitap) Kadınlarının yaşam, mekân, insan ilişkileri Kandemir Konduk’tan O Kadınlar. Genç, güzel, eğitimli, zengin bir yaşam sürdüren, yeni evli, çevresi geniş, enerjik bir kadın. Bir gün kendisini kayınvalidesinin yaşadığı dönemde buluyor. Sanki, kocasıyla birlikte astral seyahate çıkıp geçmişe, "O kadınlar"ın gezegenine ışınlanmışlar!.. Neyse ki, çağrışımlar nedeniyle sık sık yaşanan bu git-geller uzun süreli olmuyor ama özellikle genç kuşağa o dönem kadınlarının yaşam, mekân, insan ilişkilerini ve koşullarını tanıtmaya yetiyor... Bu, istem dışı gezilerle boğuşan genç kadını bir yandan da kocasıyla kıskançlık kavgaları sonucu boşanma aşamasında görüyoruz. Oysa, hiç beklenmedik bir olay onu bugünkü kadın sorunlarıyla çözüm için uğraşan bir kişiliğe dönüştürecektir. (Sözcü Kitabevi) Anlaşmazlıkların izini sürüyor Johan Huizinga’dan Erasmus ve Reform Çağı. 16. yüzyılda Erasmus, Avrupa'nın en ünlü isimlerinden biriydi. Hem kraliyet ailesinin hem de üniversitelerin hizmetleri için sıraya girdikleri engin bilgiye sahip olduğu düşünülen bir adamdı. Bu kitap Erasmus'un gençliğinin, gezgin bir bilim adamı olarak geçirdiği yılların, İngiltere, Fransa, İsviçre ve İtalya'da yaptığı çalışmaların, Thomas More’la arkadaşlığının ve Martin Luther’le yaşadığı anlaşmazlıkların izini sürüyor. Yazar ayrıca Erasmus'un zihnini, karakterini inceliyor ve Deliliğe Övgü ile Yeni Ahit'in harika tercümesi de dahil olmak üzere eserlerinin titiz incelemesini okurlara sunuyor. (Alfa Yayınları) Bir milis olarak çarpışma deneyimleri George Orwell’den Selam Olsun Katalonya’ya. Bütün savaşlarda hep aynı şey olur; askerler savaşır, gazeteciler şamata koparır; o milliyetçi nutuklar atanların hiçbiri kısacık propaganda gezileri dışında cephedeki siperlerin yanından bile geçmez. Kitap, 1936 yılından beri yazdığı her satırı demokratik sosyalist düşüncesi için yazdığını söyleyen yazarın İspanya İç Savaşı’nda bir milis olarak çarpışma deneyimlerini anlattığı bir tanıklık. Savaşa dair izlenimlerini bir gazete için kaleme alma düşüncesiyle 1936 sonunda Barcelona’ya gelen yazar, General Franco’nun zulmüne karşı bir araya gelen İspanyolların ve dünya vatandaşlarının arasına katılır. Cumhuriyetçilerin yanında Aragón Cephesi'nde savaşır, Barcelona’da mayıs olaylarına bizzat şahit olur ve Huesca’da yaralanana kadar siperlerden ayrılmaz. (Can Yayınları) Neden? sorusuna cevap arayan bir kavrayışın hikâyesi Gülfem Karaer’den Hipokampüsü Küçük Bir Kadının Anıları. Bir ayrılığın ardından yeniden âşık olmak kaçınılmazdır. Çünkü otoparktaki erik ağacının kış güneşine aldanması lazımdır. Çünkü o çiçeklerin cemre fırtınasından önce açması gerekir. Çünkü zayıflar güçlülerden ancak böyle ayrılır ve en lezzetli meyveler de böyle yetişir. Çünkü “Tanrı zar atmaz!” ve her şey büyük planın bir parçasıdır. Eksik olan, hiç kimsenin bunu yere düşen çiçeklere söylememesidir... Elinizdeki kitap “Neden?” sorusuna gerçek bir cevap arayan içtenlikli bir kavrayışın hikâyesidir. Neli, başarılı bir iş insanı, mücadeleci, güçlü bir kadın ve iyi bir anneydi... Ancak sadakatsiz, hoyrat ve seks düşkünü eşine, çocuklarına rağmen tahammül etmesi gerekmediğini anladığında zaten yorgun düşmüştü. Yine de boşanmanın yükünü kaldırabilirdi, çocuklarınınkini de... Peki ya yeni bir aşkın? Bir türlü adım atamayan sevgilinin bıraktığı yükü taşıyabilir miydi? İşte ezberinin bozulduğu yer, tam da burası oldu. Bu hayatta gücün, çabanın, azmin ve zekânın yetmediği; insanların birbirlerine hissettikleri derin duyguların bile yaşanmasını engelleyen, akla hiç gelmeyen bir şeye takıldı. (Destek Yayınları) Ölenler gerçekten bizi cennette mi bekliyor? Nazlı Kırcı’dan Denize Doğru. Kitapta aile parçaları, kırıklar sadelik maharetiyle ayıklanıyor. Tasnif yönteminin odağında vicdan ve merhamet serili. Yazar anlatıcı olarak taraf tutmuyor, bir gözlemevinden bakıyor kahramanlarına; kahramanlarının neden sustuklarını, beyhude konuşma çabalarına giriştiklerini biliyor. Hevesi kursağında kalmışların, hayalleri tamamına ermemişlerin hikâyelerini anlatıyor. "Ölenler gerçekten bizi cennette mi bekliyor?" Kadının dudağının kenarındaki gülümseme silindi, çenesi titredi. Sorunun cevabını arar gibi bakışlarını üstündeki örtüye yöneltti. "Galiba," dedi sonunda." Nereden biliyorsunuz?" "Anlamadım." (Everest Yayınları) Benzersiz bir panayır için bir araya geldiler Neil Gaiman’den Yıldız Tozu - Resimli Edisyon. Viktoryen çağın şafağında, mahmur İngiliz kırsalında Duvar Köyü uzanır; ismiyle müsemma bu köyün etrafını verimli çimenler üzerinde yükselen taş duvarlar çevreler. Duvar’daki sükûnet dolu yaşantı her dokuz yılda bir, yalnızca bir kereliğine bozulur ve fanilerle periler benzersiz bir panayır için bir araya gelir. Duvar’daki bu panayırda genç Tristran Thorn kalbini köyün güzeline kaptırıverir; ama bu güzel, hem Tristran’ın hem de kendisinin serin bir ekim ayı akşamında kayarken gördükleri yıldız kadar soğuk ve mesafelidir. Sevgisine karşılık bulmak için Tristran hiç düşünmeden o kayan yıldızı yakalayacağına yemin eder ve onu kadim duvarın ötesindeki, aklının hayalinin almayacağı bir dünyaya götürecek yolculuğuna başlar. (İthaki Yayınları) Lütfen biri beni durdursun! Barry Hutchison’dan Koca Burun - Dünyanın En Büyük Yalancısı. Kız kardeşim Jodie, beni soğanlı cipslerden başka hiçbir şey satmayan, o tuhaf dükkândaki “doğru söyletme makinesi”ne soktuğundan beri yalan söyleyemiyorum. Yalanlarım dünyaca ünlü olduğu için (yani neredeyse dünyaca ünlü) bu benim için büyük bir kayıp. Ayrıca, yalan söyleyememek büyük bir sorun, çünkü babamın saçma sapan romanı, eniştemin gece yarısı sayıklamaları ve Jodie'nin hoşlandığı çocuklar hakkında gevezelik etmeyi bırakamıyorum. Lütfen Biri Beni Durdursun! (Kırmızı Kedi Yayınları) İşleri tamamlamak için yeterli zaman var mı? Shawn Achor’dan Mutluluk Avantajı/Pozitif Düşünme Yöntemiyle Başarıyı Yakalamak. "İşleri tamamlamak için yeterli zaman var mıdır? Eğer işi kotaramazsak ne olur? Teslim tarihi yaklaşıp üzerimizdeki baskı arttıkça yemeklerimizi daha fazla masamızda yemeye, daha geç saatlere kadar çalışmaya, hafta sonlarında işe gelmeye başlarız. Bu ise yöneticilerimizle yüz yüze gelmememiz, arkadaşlarımızla sohbet etmememiz hatta müşterilerle zorunlu olmayan görüşmeleri yapmamamız anlamına gelir. E-posta mesajlarımız bile daha kaba ve mesafeli hale gelmeye başlar. Arkadaşlarımız ve ailemiz için zaman ayırmayı düşünmeyiz bile çünkü bu kişiler bir kriz zamanında ilk göz ardı edilebileceklerdir" diye anlatıyor. (Maltepe Üniversitesi Kitapları) Suçluluk duygusu hayatları nasıl değiştirir Jale Demirdöğen’den Kabul. “Okuyacağınız hikâyeyi size ben anlatacağım. Birçoğunuzla defalarca tanıştım. Bazılarınızı çok çabuk unuttum. Vakti geldiğinde beni uğurlayanınız da oldu, bırakmamakta ısrar edeniniz de. Ben kim miyim? Hepinizin en kısa uykusuyum. Ben suçluluk duygusuyum!” Yazar, romanında insanlığın en büyük ortak duygularından biri olan suçluluk duygusunun hayatları nasıl değiştirdiğini, suçluluk hissedenlerle hissetmeyenlerin nelere sebep olabildiklerini anlatıyor. (Nemesis Kitap) Ufuk açıcı bir girizgâh Jonathan Lear’den Aristoteles - Anlama Arzusu. Metafizik’in ilk cümlesi, tüm insanların doğal olarak bilmeyi arzuladıklarını söyler. Peki, bu dünyada bu arzu tarafından yönlendiriliyor olmak bizim için ne anlama gelmektedir? Eser hiç kuşkusuz tüm Yunan felsefesi öğrencileri ve Batının entelektüel tarihinde yer alan dev bir figür olarak Aristoteles’e ilgi duyan daha pek çokları için ufuk açıcı bir girizgâh olacaktır. Aristoteles için yazardan daha aydınlatıcı ya da ilgi uyandırıcı bir kılavuz düşünmek zor. –The Times Educational Supplement. (Alfa Yayınları) Özsaygının uyandırdığı gurur Jane Austen’den Aşk ve Gurur - Klasik Kadınlar. Kitap, taşralı bir beyefendinin kızı olan Elizabeth Bennet ile varlıklı ve soylu toprak sahibi Fitzwilliam Darcy arasındaki çatışmayı anlatır. Yazar bu iki karakteri birbirlerinin tuzağına düşmüş kişiler gibi sunsa da bu ilk izlenimi tersine çevirmekte gecikmez. Soylu bir aileden gelen ve önemli bir servet sahibi olan Darcy, Elizabeth’in ailesinin soylu olmayışı nedeniyle mesafeli davranır. Elizabeth’in davranışında da hem özsaygının uyandırdığı gurur hem de Darcy’nin züppeliği karşısındaki öfkesi etkili olur. Zeki ve coşkulu Elizabeth yalnızca Austen’ın en çok sevdiği kadın kahramanı değil, aynı zamanda tüm İngiliz edebiyatının en çok ilgi uyandıran kadın roman kişiliklerinden biridir. (Can Yayınları) Adaletsizlik medeniyeti mahveder Mesud Topal’dan İbni Haldun - Coğrafya Kaderdir. Modern tarih aktarıcılığının, sosyolojinin ve iktisadın öncülerinden kabul edilen bir filozof ve devlet adamıdır İbni Haldun... Tunus, Fas ve Mısır'da görev yaptığı zorlu dönemlerde iki yıl hapis de yatan büyük filozof, adını tarihe yazan yedi ciltlik dünyaca ünlü eseri Mukaddime'yi siyasetten çekildiği yıllarda kaleme almıştır. Çoğunlukla yalana ve dedikoduya dayanan dönemin tarih aktarıcılığı sistemini tamamen yıkan İbni Haldun, "tarih ilmini inşa eden kişi" olarak anılmaktadır ki onun tarihçiliğinde yalana ve safsatalara katiyen yer yoktur. (Destek Yayınları) Anılara dönük karanlık yüzü Maylis Besserie’den Üçüncü Bahar. Paris 14. bölge, Rémy-Dumoncel Sokağı. Avlunun ortasında yalnız bir ağaç. Anılara dönük karanlık yüzü ve delici bakışlarıyla huzurevinin bir sakini: Samuel Beckett. İki dilin iç içe geçtiği hatıralar, savaşın ve şahit olunmuş ölümlerle dolu bir bellek, akrabalar, dostlar, edebi portreler, fotoğraf kareleri, unutulmayan dizeler, bir film, oyunlar, yaşlı bir zihnin oyunları ve faydasız pişmanlıklar. İrlanda'dan Fransa'ya uzanan gelgitli bir ömür. 2020'de Goncourt İlk Roman Ödülü'nü kazandıran kitapta yazar, Beckett'i bir roman kahramanı olarak yeniden keşfediyor. Roman, büyük İrlandalıya, son yolculuğunda eşlik ederken, okuru da gittikçe büyüyen bir soruyla baş başa bırakıyor. (Everest Yayınları) İlginç bir sınıfın absürt öyküsü Gideon Samson’dan Kullanılmış Şakalar ya da Zebra’nın Matematiği. İlginç bir sınıfın absürt öyküsü bu. İçinde zebra dolaşan (gerçekten zebra mı?), iki artı ikinin beş ettiği (ediyor mu?), öğretmenlerinin 30 Şubat’ta evlendiği (tarih hatası mı?) hayli acayip bir sınıfın öyküsü. Birbirine bağlanan öyküleri okurken şaşıracak, tuhaf bulacak, belki yakınlık kuracak ama mutlaka gülümseyeceksiniz. (Kırmızı Kedi Yayınları) Yolculuklar, hepimize yeni kapılar açar Meltem Çiçek’ten Miras. Kitap; bir Tunus yolculuğunda Osmanlı’nın Afrika’daki mirasından alınan ilhamla tarihimize, “İtibar Yönetimi” gözünden bakıyor. Okuyucuya; vakıf sisteminden marka şehirlere, eğitimden sanata, türbe ve mezar taşlarından edebiyata uzanan yelpazede Osmanlı’nın itibarlı yaşam biçimine dair bir kesit sunuyor. Bu kesit, Osmanlı İmparatorluğu’nun paha biçilmez mirasının izdüşümüdür. Elinizdeki kitap, bir tarih kitabı değil; şanlı tarihimizi disiplinler arası bir bakışla değerlendiren bir çalışmadır. (Maltepe Üniversitesi Kitapları) Apokaliptik kurgu, salgın hastalık Mary Shelley’den Son İnsan - Klasik Kadınlar. Gotik edebiyat alanı, kadın yazarların sivrildiği bir türdür. Bazı eleştirmenler bu olguyu kadın yazarların özel yaşamlarında babalarından, sevgililerinden ve kocalarından gördükleri baskı, taciz ve zulümden etkilenmelerine bağlarlar. Yazar da 1826’da yayımlanan Son İnsan romanıyla gotik edebiyata özgü bilimkurgunun alt türü olan apokaliptik romanın ilk modern örneğini veren ve bu türün önde gelen yazarı oldu. Vahiy ya da gelecekle ilgili sırların aydınlığa kavuşturulması anlamındaki apokalips sözcüğünden türemiş olan apokaliptik kurgu, salgın hastalık, nükleer savaş, sibernetik ayaklanma, doğaüstü olaylar, ekolojik felaketler ya da başka afetler yüzünden uygarlığın sonunun gelmesini irdeler. Son İnsan, bugün sıradan sayılacak kadar yaygınlaşmış bir konuyu, insanlığın yok oluşunu ele alan ilk büyük romandır. Yazar, bir salgının Batı dünyasındaki etkilerini Romantik dönemin akıcı üslubuyla dramatize eder ve gerçek kişilerin yansıması olan zıt karakterler eksenindeki bir kurguyla aktarır. Romandaki başlıca karakterler kısmen ya da tamamen yazarın çevresindeki kişilerden esinlenmiştir. (Can Yayınları)