Kanata oyununun oynanması için Ariane Mnouchkine, ilk defa olarak Güneş Tiyatrosu’nu başka bir yönetmene, Robert Lepage'a açtı. Avignon Tiyatro Festivali’nde, Robert Lepage’ın Kanata oyununun oynanması yasaklanmıştı, 15 Aralık 2018'de Paris Sonbahar Festivali işbirliğiyle, bu proje Güneş Tiyatrosu’nda hayata geçti. Oyunun ana teması kimlik sorunu; tiyatro aracılığıyla ötekinin hikayesini anlatabilmeyi ve ötekini canlandırmayı amaçlayan bir gösteri. Temmuz 2018 yılında Kanadalı ünlü yönetmen Robert LepageAvignon Tiyatro Festivali’nde Kanata temsilinin gösterimine hazırlanırken, yerlilerden 18 sanatçı ile entelektüel ve yerli olmayan 12 oyuncu büyük bir polemik başlatırlar. Ariane Mnouchkine’in Güneş Tiyatrosu’ndaki oyuncularının oynadığı ve yerlilerin çektiği eziyetleri ve Kanada’nın tarihçesini anlatan bu gösteriye tepkiler gittikçe büyür: Gerekçe olarak yerliler, kendi kabilelerine mensup oyuncuların sahnede olmamalarını protesto ederler. Projenin baş sponsoru çekilir ve Robert Lepage’dan gösterinin iptal edilmesini ister... Ama bütün hayatını tiyatroya adamış olan Romen asıllı 79 yaşındaki Ariane Mnouchkine ile baş etmek pek öyle kolay değildir... Nasıl ki Hamlet’i oynamak için Danimarkalı olmak gerekmiyorsa kültürler kimsenin şahsi malı değildir. Bütün kültürler, sanatçıların beslendikleri kaynaklardır ve hepsi de çok kutsaldır. Robert Lepage’ın da sert direnişiyle, 15 Aralık 2018 yılında Kanata oyunu adına La Controverse (Tartışma) sözcüğünü de ekleyerek Cartoucherie Güneş Tiyatrosu’nda perde açtı ve çok ama çok büyük bir başarı ile gösterilerine devam etmekte.  Bu oyunda Kanada’nın nasıl bir sömürge haline getirildiği anlatılıyor. 1867 yılında başlayan ve 1996 yılına kadar süren bir kolonileştirme hikayesi.  Oyun başlar... — Ottawa Müthiş, büyülü bir tablo. Kanadalı yerli genç bir kız... Pırıl pırıl bakışları çekici, dayanılmaz.... O bir kraliçe... İsmi Joseph Ourne. Ressamın da bir adı var. Josephe Legare... Legare’nin başka bir tablosu... Doğa manzarasının ortasında yerlilere vaiz veren bir hatip... Bu hatip bir din adamı gibi baştan aşağı siyahlara bürünmüş Edmond Kean, o bir aktör, o tiyatronun ta kendisi... Kendini dinleyen yerliler arasında ne yapıyor? Kolonileştiriyor mu? Öğüt mü veriyor? Yoksa Shakespeare’den parçalar mı okuyor? İstilacı mı? Yoksa gösterisinin tanıtımı için çığırtkanlık mı yapıyor? Ya da oyuncu mu? Büyük bir çapkın olan Edmond’u, seyircisi, tiyatro sahnesinden ve vatanından kovalamış. Edmond’un sürgünü başlıyor... Kanada’ya varıyor oradan Quebec’e, oradan yerli kabilelerin yaşadığı Hurons’a... Yerliler tarafından çok sevilen Edmund kabile şefliğine kadar yükseliyor. Ottawa Müzesi’nin küratörü Leyla Farrokhzad ve Paris Müze Müdürü Jacques Pelletier bu tabloları bize anlatıyorlar.  —British Columbia Olağanüstü sakin bir orman... Kayığına binmiş bir yerli, ağaçlar arasında gezinmekte... Uzunlamasına bir ev... Bir anda oduncular sahneye giriyor.... Çığlıklar arasında iş makineleri uğultuları ve onlarca ağacın testereyle yerle bir edilmesi... (Bu sahne görsel olarak muhteşem etkileyici)  Vancouver Genç bir ressam kız Miranda ve sevgilisi acemi bir tiyatrocu Ferdinand, bu iki Fransız Vancouver’de Çin Mahallesi’ne, rüyalarındaki daireye taşınmaktan çok mutlular. Mahalleyi çok sempatik ve lokal bulmaktalar. Bu daireyi onlara Çinli bir emlakçı astronomik bir fiyata kiralamış. Miranda aileden zengin ve çulsuz sevgilisine bakmakta. Ama mahalleyle tanışınca hepimizin kanı donuyor. Burası eroinmanların, hapçıların mahallesi... Uyuşturucu bağımlısı yerli kızlara yardım etmeye çalışan, sosyal hizmetler sorumlusu Rosa, onları sokaktan kurtarıp, güvenilir mekanlarda temiz şırıngalarla zehri kullanmaları için çabalıyor. Tanya uyuşturucu batağına saplanmış yerli bir kız. Mahallede, kanunların nerdeyse çalışmadığı tek bir karakol var. Kızlar, kadınlar teker teker kayboluyorlar, polislerin umursadığı yok... Akıbetleri bilinmiyor, çoğu yerli ve bağımlı.   Vancouver yakınları Bir domuz çiftliği. Tiksindirici bir adam birasını içmekte... Domuzları bağırmakta ve yiyeceklerini mideye indirmekteler. Vancouver mahallesinde Tanya ve Miranda karşılaşırlar; Miranda bu eroinman kızı korumak ister. Tanya evlatlık, annesiyle Farsça konuşmakta. Tanya uyuşturucu bulabilmek için domuz çiftliğindeki adamın peşinden gider. Bu iğrenç adamın, sırf keyfi uğruna, bağımlı kızlara tecavüz edip onları öldürdüğünü ve domuzlara yem olarak attığını dehşet verici bir şekilde izleriz. 49’uncu kurban Tanya’dır. Bu seri katilin belgeselini yapmaya çalışan Tobie de bir yerlidir. Miranda bu dehşet verici olaydan sonra 49 yerli kadının portrelerini çizmeye başlar... Çulsuz sevgiliyi kapıya koyar. Yerliler, bu yabancı kadının, ailelerinden izin almadan, ırzına geçilip öldürülen bu kızların portrelerini nasıl çizmeye cüret ettiğini anlayamazlar. Miranda, yerlilerin trajik davasını dünyaya duyurmak istediğini ve tablo satışının gelirini, kurbanların ailelerine dağıtacağını anlatır.   Robert Lepage, sömürge haline gelen ve boyun eğen bir ülkenin acılarını mükemmel bir görsellikle dile getiriyor... Sahnedeki dekorların metamorfozu dudak ısırttırıyor. Fark etmeden bir polis karakolundan bir ormana, ya da şık bir apartman salonundan, uyuşturucu bağımlılarının barınağına ya da son moda bir restorandan evsiz barksızların sokakta yaşadığı, pis şırıngalarla uyuşturucu zikredenlerin leş mahallesine geçebiliyoruz.   Lepage, bu gösteriyle vatanı Kanada’daki ilk yerlilerin ve yaşadıkları toprakların, yabancı uluslar tarafından nasıl işgale uğradığını, uyum sağlamaları için yerlilere nasıl eziyet ettiklerini, kültürlerini unutmaları için aileleri nasıl dağıttıklarını, annelerinden kopardıkları çocukları kiliselere yatılı yolladıklarını, dillerini konuşmalarını nasıl yasakladıklarını, alkol ve uyuşturucuya nasıl bağımlı ettiklerini anlatıyor. Kanada Devleti, 1960 yılında evlatlık olarak ailelere yerleştirilen binlerce yerlisine, 2017 yılında tazminat ödemiştir. Bu oyun, Kanada yerlilerine yapılmış kültürel soykırımın öyküsü. Ama Kanada yerlileri, Lepage’ı, kendi tarihçelerini çalmakla suçladılar. Beyaz tenli oyuncularla, esaretin hikayesi. Piyes tam bir mücevher; Güneş Tiyatrosu ve Lepage için özel işlenmiş adeta... Lepage bir patchwork gibi oyununu inşa etmiş. Lepage’ın tabloları baş döndürücü. Zalim ve olağanüstü güzel. Sahnede boy gösteren devasa ayı ve özellikle yapay bir cennette ters giden kayığındaki yerli... Ters ve düzün, sirk ile tiyatronun sınırlarının kalktığı nokta. Mnouchkine’in zanaatkar tiyatrosu ile Lepage’ın teknoloji harikası tiyatrosunun kimyası mükemmel tutmuş.