- Umur Bey, senaryosunu yazdığınız diziler, filmler hiç unutulmadı... Umur Bugay: Demek ki o dizileri ve filmleri sağlam temeller üzerine kurmuşum. Saygı, sevgi, sadakat üçgeni çok önemli. Benim senaryolarımda bunlar vardı. Şimdi ise bunlara talep yok. Zamane dizilerinde aşk, entrika, gözyaşı, çığlık ve silah var... - Kızınız yazar olmak istediğini açıklayınca ilk tepkiniz ne oldu? U.B. : “Türkiye’de kalem oynatmak hem para kazandırmaz hem de başını belaya sokarsın dedim. Mizah, muhaliftir. Muhalif olmak da bu ülkede zor iştir. Dolayısıyla yazar olacağına kendine zengin bir koca bul, hayatını yaşa” dedim. (Gülüyor) İşin esprisi bu elbette. Zeynep’le iftihar ediyorum, babası olarak onu destekliyorum. baba-kizla-birlikte - Babanızın izindesiniz ama siyaset üzerine eğitim almışsınız... Zeynep Burgay:  Siyaset bilimi mezunuyum. Okulumu dereceyle bitirdim; herkes Amerika’da master yapacağımı beklerken, aileme sinema-televizyon okumak istediğimi söyledim. Babam, prodüksiyon elemanı yaptı beni, setlerde canım çıktı. Sonra annem “Kızım sen kendini yazı işine at” dedi. Her şey kendimi güldürmek için yazdığım hikayelerle başladı. - Gelelim Babalar Günü’ne... Z.B. : Babam her zaman çok yoğundu ve ben ona büyük hayranlık duyardım. Okullarımda başarılı olduysam, ilk kitabımı yazabildiysem,  bugün mutlu ve sağlıklı birisiysem hepsini babama borçluyum. - Bugün aynı zamanda bayram da kutluyoruz. Bir bayram anınızı paylaşır mısınız? Z.B. : Her bayram Kalamış’taki babaanneme el öpmeye giderdik ve o bana mendil, yan odaya çağırdığı abime ise para verirdi. Babam her seferinde bu ayrımcılığa kızardı ve o da bana para vererek dengeyi kurmaya çalışırdı.