Düşündüğünü söyleyen, sahnede rol yaparken hayatta rol yapmayan usta tiyatrocu ve tiyatro işletmecisi Emre Kınay önce tiyatroyu sonra da Türkiye’nin gündemini SözcüHaftasonu’na anlattı. İşte organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in videolarını değerlendiren, Andımızın yasaklanmasını eleştiren Emre Kınay’ın röportaja verdiği dobra dobra cevapları: Tiyatro sevdası nasıl, ne zaman başladı? Anne ve babamın geçmişlerinde tiyatro olduğu için evde hep tiyatro vardı zaten. Ama sevdam lise yıllarında başladı. 2005’te Duru Tiyatro’yu kurdunuz ve halen tiyatronuzu ayakta tutmaya çalışıyorsunuz. Salon işletmeciliği yapmak ve faturaları düşünmek... İşin içinden nasıl çıkıyorsunuz? Salon işletmeciliği biraz mecburiyetten oldu çünkü bir depomuz vardı. Salonumuz yokken kostümlerin bir kısmı bagajda duruyordu. Dekorumuzu, eğer üst üste iki gün oyun varsa kiraladığımız kamyonun kasasında tutuyorduk. Sonra teknik aletlerimiz çalındı. Bazı sebeplerle istediğimiz sayıda oyun oynamak için salon tahsisi, çeşitli bahaneler öne sürülerek, alamaz olduk. Sonra bir salonumuz olsun, kendi evimiz olsun deplasman fırsatı verilmezse bile evimizde oynarız fikriyle başladı…16 yıl, dile kolay. Hele bu ülkede…
“Tiyatro insanların sosyalleşmesinde en önemli alanlardan biri. Tanımadığınız 500 kişi birlikte bir eylem yaparsınız.”
Pandemide en fazla görsel sanatları ve eğlence sektörü etkilendi. Esnafa işçiye az da olsa destek paketi verildi. Peki ya siz özel tiyatro sahipleri, oyuncular, müzisyenler kendinizi üvey evlat gibi mi görüyorsunuz?  Duru Tiyatro 13 Mart 2020 Cuma günü perdesini kapattı. Arada açık havada bir iki oyun oynadık ama toplamda 15 aydır kapalıyız. Aslında tiyatrolar kapalı değil yasal olarak ancak getirilen kısıtlamalar tiyatronun oyun programı yapmasına izin vermiyor. 21.00’de sokağa çıkma yasağının başladığı bir sistemde tiyatro yapılamaz. Diğer yandan hafta sonu bir gün açık bir gün kapalı olduğu bir uygulamada sadece cumartesi günü gündüz seansı yaparak bir tiyatro yaşamını sürdüremez. Yüzde elli kapasiteyi de düşünürsek imkansız. Diğer yandan bugün sokağa çıkma yasakları kaldırılırken pandemi önlemi olarak anlamanın imkansız olduğu 24.00’te mekan kapatma kararı geldi; “Kimsenin kimseyi rahatsız etmeye hakkı yok” gibi bir tez ile... Aç ama 24.00 de kapat! Desteğe gelince; Sayın Kültür Bakanı Mehmet Nuri Ersoy tiyatrocular ile bence iyi niyetli ve çözüme yönelik bir kaç toplantı yaptı. Ancak çıkan sonuç 15 aylık zararı karşılayabilecek bir fayda sağlamadı. Yaratılan ek bütçe ile tiyatroların oyunları fatura karşılığı satın alındı, herhangi bir sınıflandırma yapılmadan herkese eşit olarak dağıtıldı. Bir de salon desteği konusu var ancak henüz gerçekleşmedi. Acı olan, özel tiyatro kavramı yasal düzenlemede yok, tanımı da yok. Bu konudaki eleştirilerin tamamını bir iktidara yüklemek haksızlık olur. Cumhuriyet hükümetlerinin çoğunun sözde ve günlük politikalar dışında bir kültür sanat politikası yok. Var gibi ama, halen de yok. Duru Tiyatro nedeniyle yaklaşık 50 kadar dava ile uğraşmışsınız. Bu ülkede davası olanlar hayatlarının bir bölümü o davalarla geçiriyor. Davalar sonuçlandı mı? Biz haksız bir tahliye talebi ile karşılaştık, Kadıköy Anadolu Lisesi salonuna geçip bütün yatırımımızı yaptıktan hemen iki yıl sonra, 10 yıllık sözleşmemiz varken birden keyfi olarak, hadi gidin dediler. Hiçbir bedel ödemeden yaptıklarımızın tamamını görmezden gelen bir tavırdı. Biz de varolan bütün hukuki itirazlarımızla kiracılığımızın tespitinden bir felaket görünümü olan mekana kattığımız artı değer tespit davalarına kadar çoğunu da kazandık. Ancak pandemi sebebiyle perde açamadık. Temmuz ayında da Kadıköy Anadolu Lisesi’nin yıkım kararı çıktığı için Duru Tiyatro da lisesinin salonundan sözleşmesi kasımda bitecek olmasına rağmen çıkmak zorunda. O sebeple biraz buruk bir gündemimiz var bizim yuvamızı yıkıyorlar. Umarım Kadıköy Anadolu Lisesinin hak ettiği gibi bir yapıyı çocuklara verirler. Ancak söylemeden geçemeyeceğim, arazinin değeri ve var olan rant ve bazı vakıfların gücü beni yurttaş olarak biraz tedirgin ediyor.

KENDİMİZE KARŞI DÜRÜST DEĞİLİZ!

Ülkemizin en büyük sorunu nedir? Ülkemizin en büyük sorunu bence kendimize doğru söylemiyor olmamız. Kendimize karşı dürüst olmayışımız. Tansiyonu sürekli yüksek bir ülke olmamız daha çok sayarım ama bu yeterli. Andımızın yasaklaması hakkında ne düşünüyorsunuz? Doğru bulmuyorum. Zira bazı değerler bir toplumun ruhudur. Andımızın yasaklanması da o ruhu zedelemiştir bence. Beni üzen bir konu. Son dönemde suç örgütü lideri Sedat Peker’in açıklamaları mafya-siyaset ilişkisini gözler önüne serdi. Bazı TV yorumcuları da bu sarmalın içinde deşifre oldu. Gündemi takip ediyor musunuz? Takip etmeye çalışıyorum. Bilmediğimiz şeyler söylenmiyor. Videolarda herkesin yakın arkadaş çevresinde birbirini anlattığı şeyleri söylüyorlar. Ama ben bu tür videoları izleyip ses kayıtlarını dinlediğimde, Uğur Mumcu’ya bir kez daha rahmet okuyorum. Nasıl bir öngörüymüş yazdıkları ve yine düşünüyorum eğer o gazeteciydi ise bu adı geçenler ne iş yapıyor. Hukukun da yasal olanı yapacağına inanıyorum.

Amacım Kadıköy’ü güzelleştirmekti

Muhsin Ertuğrul tiyatro için, “Medeniyetin üniversitesidir” diyor. İnsanlığı  geliştiren bir sanat dalı tiyatro ülkemizde neden hor görülüyor? Hor görülmüyor sadece bir dinleme kültürüdür tiyatro sanatı. Aynı zamanda bir izleme kültürü olduğu kadar bizim dinleme kültürü toplumsal geleneğimizde çok gelişmiş değil. Sosyal demokrat biri olarak tanıyoruz sizi. İYİ Parti’den Kadıköy Belediye Başkan adayı oldunuz? Nasıl gelişti süreç? Ben kendimi bir Kadıköylü olarak tanımlıyorum. Bir gecede verilen kararlarla benim tasdiklememi isteyen bir sosyal demokrat tavır olamaz. Ben kimsenin seçiminin tasdik makamı değilim dedim. Her görüşten insanların katılımıyla oluşturduğu ittifakı da düşününce bir sakınca görmedim. Son derece de iyi bir oy aldık. Benim bütün amacım kızımla yaşadığım kentin çok güzel projelerle çok daha yaşanabilir bir kent olabileceğini kanıtlamaktı.