ÜMİT ÖZDAĞ: BÖYLESİNE KOMPLO TUTUKLAMA BEKLEMİYORDUM

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, geçen hafta Ankara’da bir restoranda yemek yerken gözaltına alındı, İstanbul’a getirildi ve tutuklanarak Silivri Cezaevi’ne gönderildi. Cumhurbaşkanına hakaretten gözaltına alınıp, halkı kin ve düşmanlığa tahrikten tutuklanan Özdağ, sorularımı yanıtladı

- Öncelikle geçmiş olsun, bunun başınıza geleceğini tahmin ediyor muydunuz?

O gün olacağını bilmiyordum. Bir arayış içerisinde olduklarını biliyordum ama bu kadar acemice, hukukun en temel ilkelerine aykırı bir ‘pusu gözaltı’ ve ‘komplo tutuklama’ beklemiyordum. Çünkü Türkiye, Ergenekon ve Balyoz casusluk davalarında hukukun nasıl tükendiğini yaşamış, MİT müsteşarının tutuklanması girişimi ile devlete suikast deneyimini hukuk adı altında deneyimlemişti. Bir kısım yargı mensubunun bağlılığının cumhuriyete değil AK Parti’ye olduğunu bilmekle birlikte, bunların zayıf da olsa bir hukuk anlayışıyla hareket edeceğini düşünüyordum. Arayış olduğunu duyuyordum ama böyle bir şekilde olacağını düşünmemiştim.

- Süleyman Soylu döneminde, İçişleri Bakanının kendisiyle çok ciddi bir kavganız vardı. O zaman belki dokunulmazlığınız nedeniyle ama sonrasında da içeri alınmadınız. Neden şimdi?

Savcı gözaltı belgesine ‘Tutuklanmasının önünde engel yoktur’ diye yazmış. Hukuki gerekçeyi değil, duygusal durumunu ifade etmiş. Nasıl sevinç duyduğunu gösteriyor bence. Tutuklanmamın hukukla ilgisi yok, siyasal konjonktüre bakmak gerekiyor. Bugünün siyasi konjonktüründe PKK ve Öcalan ile yapılan yeni müzakerelerde devletimizin üniter, milli, laik devletten, çok uluslu Türk-Kürt- Arap devletine dönüştürülmesi sürecini yaşıyoruz. Zafer Partisi bu sürecin karşısında büyük bir kararlılıkla çok etkili bir duruş sergiliyor ve Zafer Partisi teşkilatları bir yandan hemen her gün semt pazarlarında gezerek vatandaşın enflasyon altında nasıl ezildiğini gündeme taşıyor. Diğer yandan da önce Karaman’da sonra Antalya’da düzenlediğimiz ‘Mehmetçik Katillerine Af Yok’ mitingleriyle Türkiye’nin PKK terör örgütüne teslim olarak devletin niteliğinin değiştirilmesine güçlü ve demokratik itirazımızı ortaya koyuyoruz. Cumhur-Dem ittifakı bu muhalefetten rahatsız oldular. Bu ittifakın açık bir kanıtı da Ankara ve İstanbul’daki 2. Baro’yla Güneydoğu’daki 11. Baro’nun benim tutuklanmamla ilgili açıklamaya imza koymamasıdır. Ve bir diğer dikkat çeken husus herhangi bir DEM’li siyasetçi önemli bir iddiayla gözaltına alınıp tutuklansa bile ağır eleştiriler getiren Ankara’daki yabancı misyonun benim Erdoğan’ı eleştirmekten gözaltına alınmama dahi tepki vermemiş olmamasıdır.

ARAYIP SELAM SÖYLEYEN O KADAR HAKİM VE SAVCI VAR Kİ!

- Muhalefet size desteğe koştu. Bunun sizin için anlamını sormak isterim.

CHP, İYİ Parti, Gelecek Partisi, Bağımsız Türkiye Partisi, Adalet Partisi, TİP Genel başkanlarının yapmış olduğu açıklamaları hukuk ve demokrasi adına çok değerli buluyorum. Çağlayan Adliyesi’nin önüne kadar gelip destek olan Özgür Özel, Müsavat Dervişoğlu, Vecdet Öz, Hüseyin Baş’a sizin aracılığınızla teşekkürlerimi tekrar iletiyorum. Keza CHP ve İyi Parti vekillerine, Türkiye Barolar Birliği, Atatürkçü Düşünce Derneği’ne ve hukuktan demokrasiden yana tavır alan herkese teşekkür ederim. Bu arada bu tutuklamanın AKP meclis grubunda büyük bir destek bulmadığını da biliyorum. Beni eleştiren bazı AKP’ye yakın yazarların bu tutuklamayla ilgili olumsuz görüş beyan ederek eleştirdiklerini gördüm ve sevindim. Yüksek yargı ve adli idari yargıda ciddi tepkilerin olduğundan da haberdarım. Arayıp selam söyleyen o kadar çok hakim, savcı var ki şaşırırsınız. Herkes benim Abdullah Öcalan için rehin alındığımı biliyor.

- Buğra Kavuncu davayı geri çekti, buna ne diyeceksiniz?

Gün o gün değil demek ki. Nazik davranışı için teşekkür ediyorum.

- Sizden sonra da 12 yıl önceki Gezi davası yeniden gündeme getirildi. Şimdi o soruşturmaları konuşuyoruz. İktidar ne yapmaya çalışıyor sizce?

Yeni anayasa öncesinde şok doktrini uyarınca toplumu sarsmak, korkutarak baskı altına almak, “Yeniden toplumsal muhalefet için sakın herhangi bir şekilde sokağa çıkmayın. 12 sene sonra bile olsa tepenize bineriz” mesajı vermek istiyorlar. Şaşırtıcı değil. Her şey bilenler için el kitabında anlatıldığı gibi yapılıyor. Bugün yaşananları en iyi okuyacağınız açık kaynak Cumhurbaşkanlığı Hukuk Başdanışmanı Mehmet Uçum’un açıklamaları, İhsan Arslan’ın açıklamaları ve Hüseyin Yayman’ın açıklamalarıdır. Ve proje Öcalan’ın ifade ettiği gibi yeni paradigma, yani yeni devlettir. AKP eski MYK üyesi Ayhan Ogan “Yeni devlet kuracağız” diye konuşurken boşuna konuşmuyordu. Böyle bir süreçten geçiyoruz.

BENiM SiLiVRi’DE OLMAM GAZi VE ŞEHiTLERiMiZE SAYGI DURUŞUDUR

- Orada uzun kalmaktan çekiniyor musunuz?

Benim Silivri’de bulunuşum İstiklal harbimizin aziz şehit ve gazilerinin, terörle mücadelede şehit düşen çoğu 20’li yaşlardaki sevgili Mehmetçiklerimizin anısına ve terörle mücadelede kolunu bacağını gözünü bazen hepsini birden kaybetmiş gazilerimizin varlığına bir saygı duruşudur. Bu insanlar Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığı ve birliği için hayatlarının baharında ölüme koştular. Ben 63 yaşında bir adamım. Önümde çok uzun yılların olmadığını biliyorum ve Türkiye Cumhuriyeti’nin milli, üniter, laik devlet yapısının muhafazası için Silivri’de ne kadar kalmam gerekiyorsa kalmaya hazırım.

Ekibin amiri öğrencimmiş

- Yıllarca polislere ders verdiniz. Sizi gözaltına alan polislerle diyaloğunuz nasıldı?

Beni İstanbul’a getiren ekibin amiri yüksek lisanstan öğrencimmiş, kendisi söyledi. Hepsi çok saygılı davrandılar. Nitelikli genç arkadaşlar kendilerine verilen emirleri mümkün olduğunca nezaket içerisinde yapmaya gayret ettiler. Ne Ankara’daki ne İstanbul’daki polis ekiplerinden bir şikâyetim yok. Allah ailelerine ve devlete bağışlasın.

Ümit Özdağ

62 Sene önce beni babama hapishaneye götüren annem, şimdi 90 yaşındayken torununu getirecek

- Oğlunuza ne dediniz? Onunla konuşabildiniz mi?

Ne yazık ki oğlumla hiç konuşamadım ama olayları anlatan uzun bir mesaj yazdırarak yolladım. Ben ilk kez cezaevine Temmuz 1963’te 2 yaşındayken gitmiştim babam Mamak’ta askeri cezaevinde yatıyordu ve idamla yargılanıyordu. O sırada babasını ziyaret eden 9 yaşımdaki çocuk da Tuğrul Türkeş’ti. Çünkü Alparslan Türkeş ile babam birlikte yargılanıyordu. 62 sene önce beni babama hapishaneye götüren annem şimdi 90 yaşında torununu Silivri’ye getirecek.