Bence yıl içinde kutlanacak tek özel gün varsa, o da doğum günüdür. Doğum günümüz, hayata başladığımız ilk gün olduğu kadar, geri kalan hayatımızın da ilk günüdür. “Ben doğum günü kutlamalarını sevmem” diyenler bile hatırlanmak ister. Çünkü insanın değerli olduğunu hissetmesi güzel bir duygudur.
Belki de doğum günü kutlamalarının bazılarına itici gelmesinin sebebi, unutulunca yaşanan hayal kırıklıkları ya da zorunlu bir hediye beklentisidir. Oysa kimin ne düşündüğü bir yana, herkes yılda bir kez olsun “İyi ki doğdun” sözünü duymayı hak eder.
Haziran ayı, belki doğduğum ay olduğu için, belki de yazın başlangıcı olduğu için en sevdiğim aydır. Astrolojiden pek anlamam, hayatımı yıldız hareketlerine göre yaşamam ama burçları seviyorum. Çünkü öyle ya da böyle, bir yerinden tutup size uyuyor işte. Zaten burçların çoğu özelliği, her insana az çok uyuyor. Mesela bir burç için “çok zeki olurlar” denince, kim çıkıp da “Yok ya, ben o değilim” der ki? Ya da “özgürlüğüne düşkün”… Kim değil ki?
Tabii dünyadaki 8 milyar insanı 12 burca sıkıştırmaya çalışınca haliyle tanımlar da biraz genel olmak zorunda kalıyor.
Evet, ben bir İkizler burcuyum ve insanların İkizler burcuna karşı biraz önyargılı yaklaştıklarını düşünüyorum. Burcunu çok seven biri olarak size biraz burcumdan bahsedeyim.
İkizler burcu, zekâsı, neşesi ve bitmek bilmeyen enerjisiyle tanınır. Bu yüzden çoğu zaman kıskanılır ve haksız yere “ikiyüzlülükle” suçlanır. Halbuki biz sadece bulunduğumuz ortama kolayca uyum sağlayabilen esnek insanlarız. Yani biz ona iki yüzlü değil, “değişme ve bulunduğu ortama ayak uydurabilme kapasitesi yüksek” diyoruz. Çift karakterli de değiliz; sadece hayatın farklı yönlerine aynı anda merakla yaklaşabiliyoruz. Bir ikizler burcu olarak kendimi ve burçdaşlarımı aynen canım ülkem Türkiye’ye benzetiyorum. Herkes bizi kıskanıyor!
İkizler burcu iletişimi yönetir. Esprili kelime oyunları, dinamik sohbetler bizim işimizdir. Tatlı dilimden sual olunmaz diyebilirim rahatlıkla. Saatlerce konuşabilirim ve sıkılmam. Sohbet etmek benim için vazgeçilmez bir ihtiyaç.
Bir İkizler olarak en çok zekâdan etkilenirim. Sapyoseksüel olduğum söylenebilir; zeki bir insan karşısında büyülenirim adeta. İnce espriler, zihin açıcı konuşmalar, yaratıcı fikirler... Bunlar benim için vazgeçilmez.
Zaten İkizler burcunun en baskın özelliği de hızlı düşünme ve hızlı harekettir. Ben de öyleyim. Ancak bu hız genelde hata yaptırabiliyor. Bir arkadaşım hep “Dur bir dur. Önce düşün, öyle hareket et” derdi. Haklı da... Ama ne yapayım, mizacım bu. Ayrıca ben bir hatayı genelde beş altı kez yaparım ki iyice emin olayım. Sağlamcı bir yapım var diyebiliriz.
İkizler burcu, kendilerine özgü bir şekilde sabırlıdır. Birçok şeyi görmezden gelirler. İkizler’in o zekası, bitmek bilmeyen enerjisiyle her zaman gülüp geçeceklerini, her şeyi hafife alacaklarını sanırsınız. Ama onlara söylediğiniz her küçük yalan, her bir damla saygısızlık veya küçük kaçamaklar asla gözlerinden kaçmaz ve sınırına ulaştığında kimsenin yapabileceğini düşünmediği şeyleri yaptığını görürsünüz.
Bağırmaz ama sizi sakin ve hesaplı bir hassasiyetle parçalara ayırır. Artık geri dönüş yoktur. Onlar için bir şey bittiğinde gerçekten bitmiştir ve en korkutucu kısmı bunun ne zaman başladığını asla bilemezsiniz. Gerçekten de hayatım bunun örnekleriyle dolu.
İkizler burcu, değişkenliğiyle, yaratıcılığıyla ve öğrenmeye açıklığıyla dikkat çeker. Bu yüzden iyi bir öğretmen, yazar, gazeteci, radyocu ya da halkla ilişkiler uzmanı olabilir. Daha ne olsun? Bu mesleklerin neredeyse tamamını yaptım. El becerileri güçlüdür, yazmaya ve çizmeye yatkındırlar. Aynı zamanda içlerinde bir “çocuk ruhu” taşırlar; meraklı, heyecanlı ve hep bir şeyler öğrenmek isteyen… Aynı ben. Sonra gel de burçlara inanma!
Bu arada, küçük ama ilginç bir detay: İkizler burcu insanlarının beyin aktiviteleri, yapılan bazı araştırmalarda normalden daha hızlı olduğu gözlemlenmiş. Kim böyle bir araştırma yapma gereği duyduysa… Belki de bu yüzden aynı anda birçok şeyle ilgilenebiliyoruz, farklı alanlarda başarı sağlayabiliyoruz.
Kısacası, biz İkizler burcu insanları zor anlaşılır değiliz, sadece fazla renkliyiz.
Ve renkli olan her şey biraz karmaşık, ama kesinlikle sıkıcı değildir.