3 Eylül 1922 Günü
Batı Cephesi Komutanı birliklere ilerleme sınırı koydu: 4 Eylül akşamına kadar Dereköy-Çepni-Sarıgöl'ün 15 km batısına ulaşılacak ve ötesine ancak emirle geçilecekti; çünkü hâlâ Yunan ordusunun alacağı takviyelerle İzmir doğusunda savunma için tertipleneceğini düşünmekteydi.(1)
Başkomutan 3 Eylül günü orduyu taltif etti ve esir generallerle görüştü.
Bu bağlamda 31 Ağustos’ta Büyük Millet Meclisi’ne yaptığı teklif kabul edilmişti. Buna göre Fevzi Paşa mareşalliğe, İsmet Paşa ferikliğe terfi ettiler. Tümen ve daha üst rütbedeki komutanlar bir üst rütbeye yükseltildiler.(2)
(Esir alınan Yunan Ordusu komutanları: 4. Tümen komutanı Dimaras, 1. Kolordu komutanı Trikupis, Kurmay Albay Adnan Bey, 2. Kolordu komutanı Digenis, Yüzbaşı Emin.)
Başkomutan’ın Esir Generallerle Görüşmesi
Başkomutan, esir edilen generaller Trikupis ve Digenis’i kabul etti. Onlara, “Vicdanınıza karşı vazifenizi yaptığınıza kani iseniz, içiniz rahat olabilirsiniz! En büyük komutanların bile esir oldukları tarihte yazılıdır” dedi.(3)
Bu tavrı ancak asaletle izah etmek mümkün olsa gerek... Bu konuda Rauf Bey’e yazdığı telgraf ise bir insanın yüceliğini sergilemektedir: “...Generaller ile görüştüm. Kendilerini teselli ve misafir ettim. Ailelerine sıhhat haberlerini bildirmelerine müsaade eyledim.”(4)
Başkomutan’ın onlarla kurduğu iletişimin yüksek seviyesini, olaya tanıklık eden Halide Edip’ten öğrenmekte yarar var diye düşünmekteyim:
Yunan generalleri getirildikleri zaman, Mustafa Kemal Paşa, Fevzi Paşa ile İsmet Paşa’nın arasında duruyordu. Benim için bu, birinci derecede militer bir dramdı. Onun için büyük bir ilgiyle seyrettim ve dinledim. Bizimkilerin üniformaları erlerinki kadar sade, yüzleri sakin ve hareketsizdi. Buna karşılık, Yunanlar sırmalı üniformalar giymişlerdi. Yüzleri ve elleri son derece sinirli olduklarını gösteriyordu. Fevzi Paşa ise bir Buda heykeli gibi sakindi, fakat belki de içinden “Bu herifler hakiki asker olamaz, âdeta dans eder gibi sıçrayıp selam veriyorlar” diyordu. İsmet Paşa, gözlerindeki öfkeyi göstermemeye çalışıyordu.
(Esir Yunan subayları)
O, askerden daha başka bir şeydi. O bölgede, yerli halka yapılan zulme dayanamıyordu.
Fevzi Paşa ve İsmet Paşa eğildiler, fakat ellerini vermediler. Mustafa Kemal Paşa bu sahnenin hâkim karakteri, askerlik alanında bir büyük sanatkâr ve oyunun kurallarına uyan bir sporcuydu. O, Yunan generallerinin kılıklarına ve maiyetlerinin yaptıkları kötülüklere hiç önem vermiyor. Trikupis, onun bu oyundaki rakibi. Bu askerlik oyununda yere vurduğu adama kurala uygun olan hareketi elden bırakmıyordu. Sırtını yere getirdiği pehlivanın elini sıkan galip bir pehlivan gibi, Trikupis’in elini yakaladı ve herhangi bir el sıkışma süresinden uzun tuttu:
“Oturun, General, yorulmuş olacaksınız.”
Bundan sonra, sigara tabakasını uzattı, kahve ısmarladı. General Digenis’e de nezaketle davranmakla birlikte, gözleri Trikupis’in gözlerinde. Trikupis de ona açık bir hayranlıkla bakıyordu. Elli yaşlarında kadar, sinirli, hastalıklı, tiyatro sahnesindeymiş gibi bir adam. “Ben sizin bu kadar genç olduğunuzu bilmiyordum, General.”(5)
Daha sonra bir masanın etrafında oturulmuş ve konuşulmuş... Aralıklı olarak devam edelim:
(...) General Trikupis, dertlerini bir profesyonele döken bir amatör gibi konuşuyordu. Yunan ordusunun kötü durumunu, bundan sorumlu olan deli komutan Hacıanesti’nin kusurlarını, durumu anlamadan ordusuna emirler verdiğini anlatıyordu. Bütün haberleşme Türk süvarisi tarafından kesildiği için, Yunan ordusunun parçaları birbirleriyle anlaşamamışlardı. (...) General Trikupis, Çobanlar’dan bir karşı saldırı yapmayı düşündüğünü söyleyince, Mustafa Kemal Paşa da sükûnla kendisinin nasıl karşılık vereceğini anlattı. Bu aralık, iki Yunan generali arasında da sert bir tartışma başlamıştı. Çünkü Digenis, Trikupis’in emirlerini dinlememişti. Yunan generalleri askerliğe yakışmaz bir şekilde tartışmaya girmişlerdi. Bunu bizim paşalar, askerlik sanatının onuruna aykırı gördükleri belliydi.
(...) Yunan generalleri gittikten sonra, Mustafa Kemal Paşa hayal kırıklığına uğramış gibiydi. Âdeta milletlerarası bir sahnede dövüşmüş olduğu ve şampiyonluğu kazandığı oyundaki yarışçıyı kendine layık görmüyor gibiydi.(6)
Başkomutan, bugün ayrıca Londra’da müzakere arayışı içinde olan Fethi Bey’in kati müzakere yetkisinin sonlandırılmasını Rauf Bey’e yazdı.(7)
Kula’da Çatışma
5. Süvari Kolordusu Komutanı, üç tümenini de Gediz Çayı’nın güneyinde 4 Eylül günü toplama kararını verdi.
5. Süvari Tümeni 4 Eylül günü erken saatlerde Kula’nın 2 km doğusuna ulaştığında ani bir ateşle karşılaştı. 23. Yunan Alayı mevzideydi. Tümen süratle taarruz etti. Yunan alayı zayiat vererek geri çekildi. Tümen asıl kuvvetleriyle Salihli’ye yöneldiğinden, Yunan alayını tespit maksadıyla kuvvet ayırdı.
5. Süvari Tümeni, Kula’dan Salihli istikametinde ilerledi. 21. Süvari Alayı, Durasıllı (Yunusemre ilçesine bağlı) köyünde Yunan birliğini kuşattı. Zalimler, birkaç evde topladıkları köylüleri yakmak üzereyken alay müdahalede bulundu. Köylüleri kurtardı. Köyü yakmak isteyen Yunan askerleri arasında Çerkez Ethem Müfrezesi’nden 40-50 atlının da olduğu anlaşıldı. Bu asiler kaçtılar.
Kolordu Komutanı, Kula’nın alındığını rapor etti ve kolordusunu Salihli istikametine yöneltti.(8)
5. Ordu ile 6. Kolordu arasında muhabere kesilmişti. Bu durumun yarattığı sorunlar harekâtı oldukça olumsuz etkiledi. 6. Kolordu Komutanı, Gediz’den telgrafla mevcut durumu ve tümenlerinin mevkilerini Batı Cephesi Komutanlığı’na bildirdi.(9)
3 Eylül günü sadece 61. Tümen, çekilmekte olan Yunan 15. Tümeni’nin artçısıyla temas etti, ancak etkili olamadı. Bu etkisizlik Batı Cephesi Komutanı’nın dikkatinden kaçmadı; cephedeki genel durum hakkında kolorduyu bilgilendirdi ve 4 Eylül akşamına kadar kolordunun ulaşması gereken hattı emretti. Ayrıca 61. Tümen’in cesaretlendirilmesi konusunda uyardı ve bunun neden yapılmadığını sordu.(10)
5. Ordu Komutanı 3 Eylül günü 21.00’de Altıntaş’ta bulunan kolordu karargâhına geldi. 6. Kolordu Komutanı, 4 Eylül saat 01.40’ta Batı Cephesi Komutanlığı’na, “Üç dört saati geçmeyen uyku molaları hariç, Kolordu 28 Ağustos’tan beri yürüyüştedir. Bu yürüyüşler yolsuz ve sarp ormanlarda yapılmıştır. Emir buyurulan hatta varmak için Kolordu 4 Eylül 1922 saat 04.30’da yürüyüşe geçecektir” cevabını verdi. Bu cevapta saygılı bir “elimizden geleni yapıyoruz” mesajı vardı... Muharebenin gerginliği içinde sıkça rastlanabilecek türden... Kolordu Komutanı, tümenlerini yeni hedeflerine yönlendirdi.
5. Tümen, 6-8 km arkasından takip ettiği Yunan 15. Tümeni’ni takiple takviyeli 159. Alay’ını görevlendirdi. Tümenin büyük kısmı Gediz’e döndü. Geceyi Abide Köy’de geçirdi.(11)
Yunan 15. Tümeni’nin askerleri hem aşırı yorgun hem de oldukça moralsizdi. 61. Tümen’in askerleri de mutlaka yorgundu ancak moralliydi. Tümen Komutanı’nın atak olmayan tutumu büyük bir fırsatın kaçırılmasına yol açtı. Bu tutum haklı olarak hep eleştirilmiştir. Nitekim yorgun ve moralsiz Yunan 15. Tümeni, 13 Eylül günü Dikili’den gemilere binmeyi başardı. Takip esnasında bütün cephede yapılan önemli hatalardan biri de bu tümenin etkin takiple imha edilememesi olmuştur.(12)
16. Tümen ve 17. Tümen’in yürüyüşleri 24 saat sürdü. Bugün hava çok sıcaktı. Erlerin ayağında çarık kalmamıştı. 50 kilometreden fazla yürüyen 17. Tümen’in döküntüsü çok azdı. Çarıksız olmaları onları yürüyüşten alıkoymadı. İç güçleri üst düzeydeydi.(13)
(Yunan ordusu tarafından yakılan Alaşehir 3-5 Eylül 1922)
Eşme’de Çatışma
Uşak-Alaşehir-Salihli genel doğrultusunda takip harekâtı icra eden 1. Ordu birlikleri yürüyüşlerini sürdürdü.
1. Kolordu’nun 57. Tümeni, Eşme’nin (Takmak Köyü) 6 km kuzeyine öncüsüyle geldiğinde köyün yandığını gördü. 2. Kolordu’nun 8. Tümeni bölgeye daha önce gelmiş ve çatışmaya girmişti. 57. Tümen, tarihte Eşme Muharebeleri diye geçen çatışmanın üstüne gelmişti. İki kolordunun birbirine karışmaması için başlangıçta tümen çatışmaya girmedi. Yunan 7. Tümeni savunma mevziindeydi. Tümen Komutanı, saat 16.30’da 8. Tümen’in kuzey yanından hücum taburunu muharebeye sürdü. Yunan kuvvetleri geri çekildi.
Kolordu Ağır Topçu Taburu bölgeye 03.00’te geldi. 250 esir raporu verdi. Kolordunun askerlerinin ayaklarında artık çarık kalmamış, erimişti.(14)
1. Kolordu’nun 8. Tümeni Takmak Köyü’ne geldiğinde Yunan mevzilerine bir süre sonra hücum etti. Yunan kuvvetleri bölgeyi takviye etti. 8. Tümen Süvari Bölüğü güneyden kuşatıcı bir manevra yaparken, kuzeyden 57. Tümen hücum taburunun taarruzu Yunan kuvvetlerinin zayiatına yol açtı. Geri çekildiler. 200’e yakın Yunan askeri öldürüldü. Tümen, Ürkütülen Köyü’ne doğru hareket etti. Geceyi burada geçirdi.
1. Kolordu’ya bağlı 7. Tümen, Dereköy doğusunda Yunan artçılarının ateşiyle karşılaştı. Hemen taarruza geçti. Yunanlar 200 ölü ve 116 esir bırakarak Dereköy batısına çekildiler. Bu arada tümen istihkâm bölüğü beldedeki yangını söndürdü. Kasabada 20 ihtiyardan başka kimse kalmamıştı. Asi Çerkez Ethem’in 300 kişilik çetesi de buradaki muharebelere katılmıştı.(15)
1. Tümen öğle vakti Elvanlar İstasyonu’na geldiğinde batı sırtlarından topçu ve piyade ateşine maruz kaldı. Tümen hemen güneyden kuşatıcı ve cepheden yaptığı taarruzla Kemer Dağı’nı ele geçirdi. Yunan kuvvetleri çareyi çekilmekte buldu. Tümen, Güneyköy İstasyonu’na ilerledi ve geceledi.
(Yunan işgali sonrası, Alaşehir)
4 Eylül 1922
Ordu Komutanı, 4 Eylül günü için yürüyüş hedefi olarak 10-15 km derinliği vermişti. Bunun sebebi, Batı Cephesi Komutanlığı’nın Yunan ordusunun Alaşehir kuzeydoğusunda savunma yapacağı varsayımıydı. Ordu karargâhı bu gece Eşme’de kaldı. Başkomutanlık ve cephe karargâhları da Eşme’ye geldiler.
Son iki gündür Yunan askeri yakıp yıkmanın ötesine geçmişti. Akarsu kıyıları ve çeşme ağızları öldürülen vatandaş cesetleriyle dolup taştığı için temiz su bulmak zorlaşmıştı. Yorgunluğun ve sıcağın etkisi su sıkıntısıyla birleştiğinde istirahat ihtiyacı artmaktaydı.
Bursa istikametinde takip yapan 3. Kolordu’nun Porsuk Müfrezesi, Metris Tepe’yi ele geçirdi. Sonrasında Karaköy bölgesine çekilen Yunan kuvvetlerine taarruz etti ancak başarılı olamadı. 1. Tümen Bozüyük batısında Karasu Vadisi’ne hâkim oldu. Mürettep Süvari Tümeni, Mezit Vadisi’ni kontrol altına aldı.
Menderes Müfrezesi, Buldan’ı ele geçirdi. İki alayını Sarayköy’de topladı.(16)
Yunan ordusu çekilmesini sürdürdü. Kuzeyde 47. Alay, Orhangazi batısına çekildi. 11. Tümen eski durumunu korudu. 3. Kolordu Bursa istikametinde çekilmesini sürdürdü.
15. Tümen, Simav batısına ulaştı.
General Frangos Grubu: 2. Tümen’iyle Alaşehir doğusunda; 7. Tümen’iyle Alaşehir-Kula batısı arasında savunma düzeni almıştı. 4. Tümen artıkları Badınca’da ihtiyatta; Plastras Müfrezesi demiryoluyla Salihli’ye intikal halindeydi. 2. Kolordu’dan kalanlar da Alaşehir batısında toplanmaktaydı. Süvari Tümeni, Salihli doğusundaydı. 31. Alay, Buldan’dan Alaşehir’e geldi. 18. Alay da Aydın’da toplanmaktaydı.(17)
4 Eylül 1922 günü, kuzeyde 3. Kolordu’nun çekilmesi önlenememişti. 15. Tümen Gediz’de kurtulmuştu. Yunan Güney Grubu da muharebeyi kabul etmiyordu. Bursa, Simav ve Alaşehir doğusundaki yedi tümenin İzmir istikametinde toplanabileceği; üç tümenin de Yunanistan’dan getirilebileceği hâlâ varsayılmaktaydı. Bu şartlar altında muharebe Milne hattında ya da İzmir doğusunda verilebilirdi.(18) Bu maksatla 5 Eylül için verilen karar, süratle İzmir’e ilerlemek oldu. Bunu öncelikle sağlayacak olan 5. Süvari Kolordusu’ydu.
“Kolordu, zayıf düşman kuvvetlerini imha ederek bütün kuvvetiyle İzmir istikametine yönelerek düşmanın toplantı ve savunma hatlarını keşfedecek ve boş bulursa İzmir’e kadar ilerleyip Yenikale tarafından topçusu ile körfezi kapatacaktı.”(19)
Diğer birliklere de yürüyüş hedefleri verildi. İcra Vekilleri Heyeti Başkanı (Başbakan) Rauf Bey, İstanbul’daki İtilaf Devletleri temsilcilerinin mütareke isteklerini telgrafla, Eşme’de bulunan Başkomutan’a bildirdi.
DİPNOTLAR
1 Türk İstiklal Harbi, II. Cilt, Batı Cephesi, 6. Kısım, III. Kitap, s. 90.
2 Türk İstiklal Harbi, II. Cilt, Batı Cephesi, 6. Kısım, III. Kitap, s. 89.
3 Utkan Kocatürk, KAG, s. 293.
4 Atatürk’ün Bütün Eserleri, Cilt: 13, s. 242.
5 Halide Edip Adıvar, Türkün Ateşle İmtihanı, s. 231, 232.
6 Halide Edip Adıvar, Türkün Ateşle İmtihanı, s. 232, 233.
7 Atatürk’ün Bütün Eserleri, Cilt: 13, s. 243.
8 Türk İstiklal Harbi, II. Cilt, Batı Cephesi, 6. Kısım, III. Kitap, s. 91:94.
9,10 Türk İstiklal Harbi, II. Cilt, Batı Cephesi, 6. Kısım, III. Kitap, s. 96.
11,13 Türk İstiklal Harbi, II. Cilt, Batı Cephesi, 6. Kısım, III. Kitap, s. 99.
12 Türk İstiklal Harbi, II. Cilt, Batı Cephesi, 6. Kısım, III. Kitap, s. 98, Kroki-15.
14 Türk İstiklal Harbi, II. Cilt, Batı Cephesi, 6. Kısım, III. Kitap, s. 101:103.
15 Türk İstiklal Harbi, II. Cilt, Batı Cephesi, 6. Kısım, III. Kitap, s. 103, 104.
16 Türk İstiklal Harbi, II. Cilt, Batı Cephesi, 6. Kısım, III. Kitap, s. 116, 117.
17 Türk İstiklal Harbi, II. Cilt, Batı Cephesi, 6. Kısım, III. Kitap, s. 117.
18 Türk İstiklal Harbi, II. Cilt, Batı Cephesi, 6. Kısım, III. Kitap, s. 119.
19 Türk İstiklal Harbi, II. Cilt, Batı Cephesi, 6. Kısım, III. Kitap, s. 118.