İBB Başkanı ve Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı yardımcısı adayı Ekrem İmamoğlu, Millet İttifakı’nın yönetim vizyonunun paylaşılacağı “Milletin İktidarında Türkiye” konulu tematik toplantıların ilkini gençlerle birlikte Kadıköy’deki Müze Gazhane’de gerçekleştirdi.
“TARİHİ BİR DÖNEMDEN GEÇİYORUZ”
Türkiye’nin tarihi bir dönemden geçtiğini vurgulayan İmamoğlu “Bundan tam 19 gün sonra sandık başında olacağız. Neden bu seçimlere tarihi seçimler diyoruz? Bu seçimin ülkemiz için, devletimiz için, her birimiz için anlamı ne? Bu seçimde karşı karşıya yarışan iki ana ittifakın; Cumhur ve Millet İttifakı’nın konumları ne? Millet İttifakı bu seçimin sonunda nasıl bir Türkiye, nasıl bir devlet, nasıl bir demokrasi kurmak istiyor? İşte bugünden itibaren, 4-5 toplantıda sizlerle bu konuları tartışmak istiyorum” dedi.
“DEMOKRASİMİZ RAYINDAN ÇIKARILDI”
Gençlere, Millet İttifakı’nın devlet ve demokrasi politikasını anlatan İmamoğlu, söyle konuştu:
*Bildiğiniz gibi, bu yıl 100 yaşına giren Cumhuriyetimiz, 2016’daki darbe girişiminin ardından yapılan anayasa değişikliğiyle istediğimizden çok başka bir şeye dönüştürüldü.
*Getirilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, devletimizi de demokrasimizi de dejenere ederek, rayından çıkardı. 100 sene önce kurup, özenle geliştirdiğimiz Cumhuriyetimiz, devletimiz, birkaç yıl içerisinde anlaşılamaz bir biçimde bir şahıs devletine, bir parti devletine dönüştürüldü.
*Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle geçen 5 senenin sonunda, devlet işleri tarihimizde hiç olmadığı kadar şahsileşti ve keyfileşti. Dün söylediğinin tam tersini yapabilen bir sürece evrildi. Devlet işlerinde şahsileşmenin ve keyfileşmenin bedelini 86 milyon ödüyor” diye konuştu.
“BİR KİŞİNİN İKİ DUDAĞI ARASINA SIKIŞTI”
*Canla başla inşa ettiğimiz 100 yıllık devasa kurumlarımızın içi boşaltıldı, yıpratıldı, itibarı sarsıldı. Başta ekonomi yönetimi olmak üzere devletimizin kilit noktalarına işinin ehli olmayanlar getirildi.
*Bürokrasimiz saraydan ve cumhurbaşkanından bağımsız iş yapamaz hale getirildi. Tek bir kişinin iki dudağı arasını sıkışan bir ülke. Devletin işleyişinde ne sistem kaldı, ne de kural. Yasama ve yargı yürütmenin, yürütme ise tek bir kişinin, Cumhurbaşkanının kontrolüne girdiği mekanizma ile karşı karşıyayız.
“MAHKEMELER SİYASETİN EMRİNE GİRDİ”
İmamoğlu karşı karşıya olduğu dava ve soruşturmalara atıf yaparak “Mahkemeler siyasetin emrine girdi. Son 5-6 ayda yaşadıklarım var.
Yargı bağımsızlığı sona erdi. Yüz yıldır hukukun üstünlüğünü sağlayacağız diye mücadele ederken, üstünlerin hukuku ülkeye egemen oldu. Bu çok tehlikeli ve tehtidkar bir ortam” diye konuştu.
“OTORİTER BİR REJİM KURULDU”
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin sadece devleti ve kurumlarını tahrip etmediğini demokratik teamülleri de dejenere ettiğini vurgulayan İmamoğlu “Cumhuriyet tarihimizde görmediğimiz kadar otoriter bir rejim kuruldu. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Kurtuluş Savaşı’nın o zor zamanlarında bile canla başla çalışıp, memleketin kaderine yön veren yüce meclisimizi yok saydı. Memleketin kaderiyle ilgili bütün önemli kararlar Mecliste ve ortak akılla değil, cumhurbaşkanlığı sarayında alınır oldu. Yetmedi, demokrasilerin olmadan olmazı kabul edilen ifade özgürlüğü ortadan kaldırıldı. Korku iklimi ortalığı sardı. Medya baskı altına alındı, gazeteciler hapse atıldı, toplum susturuldu. İktidara muhalif vatandaşlar düşüncelerini paylaşmaktan, dertlerini duyurmaktan korkar hale geldi” diye konuştu.
"BÜTÜN BUNLAR ÖNEMLİ SORULAR"
* Bu seçimin ülkemiz, devletimiz, her birimiz için anlamı ne? Oradan bakıyoruz meseleye. Bu seçimde karşı karşıya yarışan özellikle iki ana ittifak var. Cumhur ve Millet İttifakı'nın konumları ne?
*Millet İttifakı, bu noktada, bu seçimin sonunda nasıl bir Türkiye vadediyor, nasıl bir devlet, nasıl bir demokrasi kurmak istiyor? Bütün bunlar önemli sorular.
*Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, devletimizi ve demokrasimizi dejenere etti ve rayından çıkarttı. 100 sene önce kurup, özenle geliştirdiğimiz cumhuriyetimiz, devletimiz birkaç yıl içerisinde anlaşılamaz biçimde bir şahıs devletine dönüştü.
*Bir kişi ne istiyorsa, ne diyorsa olduğu ve tam tersini düşünenlerin cezalandırıldığı bir sisteme dönüştürüldü.
*Artık devlet ve cumhuriyet değil her konuda bir partinin konuşulduğu, parti devleti, parti kurumu, parti kadrosu gibi hiç de arzu etmediğimiz, 21. yüzyılın ortasına doğru giderken çok enteresan bir sürece doğru evrildi.
*Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle geçen 5 senenin sonunda devlet işleri tarihimizde ifade ettiğim gibi hiç olmadığı kadar şahsileşti ve hatta keyfi uygulamalara dönüştü. Bir anda dün söylediğinin tam tersini yapabilen bir pozisyona evrildi.
*Devlet işlerinde şahsileşmenin en ağır bedelini de ne yazık ki bu ülkenin 86 milyon insanı ödüyor.
*Keşke iki ittifak, demokratik düzen içerisinde daha iyiyi yakalama mücadelesi verebilseydi.
*Ne yazık ki Cumhur İttifakı, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle devletin neredeyse bütün makamları işinin ehli olmayanlara teslim edildi.
*Devlette görev alabilmenin esas ölçütü liyakat ve ehliyet değil açıkçası saraya ve Sayın Cumhurbaşkanı'na sadakat oldu.
'İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ ORTADAN KALDIRILDI'
*Demokrasilerin olmazsa olmazı kabul edilen ifade özgürlüğü ortadan kaldırıldı ve korku iklimi ortalığı sardı. Medya baskı altına alındı.
*Gazetecilerin sıklıkla hapse atıldığı bir ortamın varlığı, iktidara muhalif bir vatandaş varsa düşüncelerini paylaşmaktan korkar hale geldi. Memleket bir başka tehditle de karşı karşıya, sonu gelmeyen bir kutuplaşmayla karşı karşıyayız. Şu inançta bu inançta. Benim en çok canımı yakan şey.
İmamoğlu "Canımı en çok yakan şey" deyip, açıkladı
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, "Gazetecilerin sıklıkla hapse atıldığı bir ortamın varlığı, iktidara muhalif bir vatandaş varsa düşüncelerini paylaşmaktan korkar hale geldi. Memleket bir başka tehditle de karşı karşıya. Sonu gelmeyen bir kutuplaşmayla karşı karşıyayız. Şu inançta bu inançta. Benim en çok canımı yakan şey" diye konuştu.