1950’lerden sonra ABD’nin izlediği ve ‘müttefikleri’ üzerinden yürüttüğü ‘Anti-Sovyet’ kamplaşmada Fetullah Gülen aktörlerden birisiydi… 1952 yılında ABD’lilerin teklifiyle Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde gizlice kurulan Seferberlik Tetkik Kurulu, 1965’te yaygınlaşan Komünizmle Mücadele Dernekleri, 1967’de Tuğgeneral Cihat Akyol tarafından kurulan Özel Harp Dairesi’nin (Seferberlik Tetkik Kurulu’nun adı değişti) sac ayaklarından biri Fetullahçı Gladio’ydu! Bakın Gülen 1962’de, doğum yeri Erzurum’da açmaya teşebbüs ettiği ve bir CIA yapılanması olan Komünizmle Mücadele Derneği için ‘Küçük Dünyam’ kitabında ne demiş:

“… Erzurum’da Komünizmle Mücadele Derneği’ni açma teşebbüsümüz oldu. O güne kadar sadece İzmir’de vardı. İkincisi de Erzurum’da bizim gayretlerimizle açılacaktı. İsmi Ali’ydi, bir arkadaşı İzmir’e gönderip, tüzük getirttik. Derneği kuracaktık. Ben bir vaazdan sonra anons ettim ve gençlerle Caferiye Camii’nin önünde toplandık. Gayemiz komünizme karşı örgütlenmekti. Dernek ve cemiyet işlerinden ayrılan bir akrabam vardı. O gelip uyardı, bize yol gösterdi. Tabii, o gün için içimizde kanunları bilen de yoktu. Zaten Erzurum’daki arkadaşlar da benim derneklerle bu kadar içli dışlı olmamı biraz fazla buluyorlardı. Benim hareketimden rahatsız oldular. ‘Bu Komünizmle Mücadele Derneği de nereden çıktı?’ dediler. Mevzuatla ilgili eksikliklerden dolayı dernek o sıralarda kurulamadı. Daha sonra, hem de o günlerde beni tenkit eden arkadaşlarımın öncülüğünde Komünizmle Mücadele Derneği, Erzurum’da kuruldu. Beni gördüklerinde de ‘Meğer o gün biz yanılmışız’ dediler.”

Evet…. 1960’larda “Komünizmle Mücadele Derneği”nden öldüğü 20 Ekim 2024’e uzanan bir çizgidir Fetullahçılık! Türkiye’de Ergenekon, Balyoz, Odatv, Askeri Casusluk, Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım gibi sembol davaların arkasında FETÖ kurucusu Fetullah Gülen ve yandaşları vardı. Peki Gülen öldükten sonra ne olacak?

Şimdi Türk istihbaratının üç yıl önce hazırladığı “istihbarat raporunu” paylaşacağım.

İstihbarat 3 yıl önce tespit etti: Kavga büyük

“İç savaşın” kodları bu bölünmede: Raporda, başarısız darbe girişimiyle birlikte örgüt içinde yaşanan krize yer verilirken, Fetullah Gülen’in demans hastalığının ilerlemesi, örgüt içinde mantıklı kararlar alamaması ve otorite boşluğuna işaret edilerek, örgütün tepe yöneticileri arasındaki güç savaşına değiniliyor. Rapora göre, Gülen’in ilk öğrencileri olan ve örgütün “kadim abileri” olarak geçen, yine örgütte etkili konuma sahip olan; İsmail Büyükçelebi, Mehmet Ali Şengül ve Abdullah Aymaz’ın tasfiyesine ve Mustafa Özcan’ın bu tasfiyedeki rolüne işaret ediliyor. Özcan’ın “kadim abileri” yanına çekmeye çalışması anlatılıyor.

Rapordan okuyalım:

“Bu mücadelede ‘kadim abilerin’ desteğini aldığı takdirde bu savaşı kazanacağını düşünen Mustafa Özcan, Mehmet Ali Şengül ile yaptığı bir görüşme esnasında ‘Şengül hocam, biliyorsunuz ki hocamız çok hasta ve yaşlandı. Hizmet hareketimizi idare edemiyor, son 6 yıl içerisinde büyük sıkıntılar çektik ve mağduriyetler oluştu fakat kendisi bu mağduriyetleri giderebilmek adına herhangi bir strateji belirleyemedi. Eğer siz de uygun görürseniz ben cemaatin yeni lideri olmaya talibim ve sizden benim yanımda yer almanızı istirham ediyorum.” dediği, buna cevaben ise Şengül’ün ‘sen bu harekete gönül vermiş, büyük fedakarlıklarda bulunmuş, elini taşın altına sokmaktan çekinmemiş ve bu cemaat için önemli görevler üstlenmiş bir kardeşimizsin fakat ne kadar sana vefa borcum olsa da ne sen ne de başka biri için büyüğümüzün karşısında yer alamam’ dediği, bu cevabından sonra Mehmet Ali Şengül’ün yanında yer almayacağını anlayan Mustafa Özcan’ın farklı stratejilere yöneldiği bilinmektedir.”

Raporun bundan sonrası ilginç.

Olası liderin şüpheli ölümü

“Lider” olmak isteyen Mustafa Özcan’ın bu konuşmadan sonra Mehmet Ali Şengül’ü tasfiye ettiği iddia ediliyor:  “Bu konuşmadan kısa bir süre sonra, herhangi bir sağlık sorunu olduğu bilinmeyen Mehmet Ali Şengül’e 15 Nisan 2021 tarihinde Covid-19 teşhisi konmuş ve evinde istirahat etmesine rağmen Mustafa Özcan’ın hastaneye yatmasının sağlığı için daha elzem olacağı telkinleri neticesinde hastaneye yatan Şengül’ün doktorların tavsiyesiyle uyutulduğu bilinmektedir. Mayıs ayı başlarında tecrit edilmiş bir ortamda devam eden tedavisinin olumlu seyrettiği söylenen Şengül’e doktorlar tarafından uygulanmaya başlanan ‘yeni’ ilaçların kullanımı neticesi oksijen miktarının azaltılarak uyandırılma safhasına geçileceğini öğrenen Fetullah Gülen’in 55 yıllık dostu ile irtibat kurmak istediği, fakat Mustafa Özcan’ın kamptaki truva atı olan, Fetullah Gülen’in özel kalemi pozisyonundaki Cevdet Türkyolu tarafından bu irtibat kurma girişiminin çeşitli bahanelerle engellendiği bilinmektedir.”

Türk istihbarat birimlerinin hazırladığı raporda, örgüt liderliğini ele geçirmek adına ‘kadim abilerden’ kurtulmadan örgütü ele geçiremeyeceğinin farkında olan Mustafa Özcan’ın ‘savaşta yapılan her şey mubahtır’ anlayışıyla Alman istihbaratı ile işbirliği yaptığı öne sürülüyor:

“Mehmet Ali Şengül’ün’ün saf dışı bırakılması için doktoruna çok yüklü miktarda para verdiği, ölümün şüphe çekmeden gerçekleşmesi için bağışıklık sistemini çökerten ilaçlardan gün aşırı hafif dozlarda verildiği, sağlık durumu günden güne iyiye giden Mehmet Ali Şengül’ün bu günden sonra durumunun bir anda tersine döndüğü ve 26 Haziran 2021 tarihinde durumunun ciddileştiği, uygun zamanı bekleyen Mustafa Özcan’ın 11 Temmuz 2021 tarihinde, makinelere bağlı yaşayan Mehmet Ali Şengül’ün doktoruna ‘artık fişini çekebilirsiniz, zamanı geldi’ diyerek ölmesini sağladığı bilinmektedir.”

Mustafa Özcan herkesi tasfiye ediyor

Raporda, Fethullah Gülen’in “İsmail Efendi” diye hitap ettiği ve “…benim yokluğumda örgütün başına birisi geçecekse o kişi İsmail Efendi’dir” dediği kişi olan İsmail Büyükçelebi’nin de “itibar” ve “güven” kaybıyla tasfiye edilişine yer veriliyor. İstihbarat raporunda; örgüt içinde, Mustafa Özcan’ın Gülen’in ölümünü beklemeden liderliği ele geçirileceği değerlendirmesinde de bulunuluyor:

“Mustafa Özcan, örgüt liderliğine giden yolda sırasıyla en güçlü rakiplerini tek tek tasfiye etmekte ve amacına her geçen gün yaklaşmaktadır. Örgüt elebaşının yaşadığı kampı da içerideki Truva Atı sayesinde kontrol altına alan Mustafa Özcan, Mehmet Ali Şengül’den boşalan koltuğa kendi güdümündeki Mustafa Yeşil’in geçmesini sağlayarak Al-i Heyet’teki dengeleri de kendi lehine çevirmeye başlamıştır. Mustafa Özcan’ın hamlelerine karşılık verebilen birisi çıkmamakla birlikte, Özcan’ın sıradaki hedefinin örgütün ABD yapılanmasında etkin olan Barbaros Kocakurt olacağı değerlendirilmektedir. Barbaros Kocakurt’un da ekarte edilmesi halinde Mustafa Özcan’ın örgüt elebaşının ölümünü beklemeden liderliği ele geçireceği değerlendirilmektedir.”

SONUÇ: Bugün örgüt içinde yaşana kavganın ayak sesleri üç yıl önce hazırlanan bu raporda yer alıyor.