Dini bayramları çok severim. Bana küçüklüğümü, anneannemi hatırlatır. Pişirdiği o leziz yemekleri… Bize aldığı o küçük hediyeleri… Giymek için sabırsızlandığım yeni elbise ve ayakkabıları…
Kurban Bayramı, İslam dünyasında kutlanan en önemli bayramlardan biridir. Temelinde Hz. İbrahim'in Allah'a olan bağlılığını ve teslimiyetini göstermek için oğlu İsmail'i kurban etmeye niyetlenmesi, ancak Allah'ın ona bir koç göndermesi hikayesi yatar. Bu olay, İslam inancında fedakârlık, teslimiyet ve Allah'a olan bağlılığın en büyük sembollerinden biri olarak kabul edilir.
Hac ibadetinin de bir parçası olan Kurban Bayramın en önemli ritüeli, adından da anlaşılacağı gibi kurban kesimidir. Müslümanlar, bu özel günlerde maddi durumlarına göre bir hayvan (koyun, keçi, sığır veya deve) kurban ederler. Kesilen kurbanın etleri, ailenin yanı sıra ihtiyaç sahipleri ve komşularla paylaşılır.
Aslında Kurban Bayramı’nda hayvan kesmek dinen (Kuran’a göre) farz değildir ve kurban parası verilerek ihtiyaç sahiplerine yardımda bulunmak yeterlidir.
***
Eskiden biz de kurban keserdik. Zavallı hayvanın gözlerini bağlayıp, önümüzde kurban ederlerdi. Akan kanından da alnımıza sürerlerdi. Artık kurban kesmiyoruz. Kurban parasını doğrudan çocuklar yararına olan bir kuruluşa bağışlıyoruz.
İnsanların ilaç almaya, ev kirası ödemeye, doktora gitmeye ihtiyacı varken, burunlarına et uzatmak ve tek ihtiyaçlarının bir parça et olduğunu düşünmek bana biraz anlamsız geliyor. Ama belli ki birçok kişiye gayet mantıklı geliyor ve hiçbir ibadetlerini yapmasalar da farzmış gibi mutlaka kurban kesiyorlar. O kesilen kurbanın etinin yarısı da kendi evlerine giriyor.
Çağdaş Türkiye'nin en önemli din âlimlerinden ve düşünürlerinden biri olan rahmetli Yaşar Nuri Öztürk hocamızın dediği gibi, bu bayramı ‘Kavurma Bayramı’ olarak algılamayalım lütfen. Kurban kesebilecek kadar maddi gücü olanlar kavurmalık eti daha sonra da alıp afiyetle yiyebilirler. Önemli olan kurban etlerinin gerçekten ihtiyacı olanlara iletilmesi.
Madem çoğumuz “kurban kesip, kan akıtıp huzura ereceğiz” diyoruz, hiç değilse hayvanların steril ortamlarda, ehil kişiler tarafından, acı çekmeden kesilmelerine özen gösterelim. Sonuçta bir can alıyoruz, bari hayvan eziyet çekmesin, olay işkenceye dönüşmesin.
Kurban derilerini de dini kullanarak, kendilerini dindarmış gibi gösterip her türlü rezilliği yapan kişilerin yönettiği kuruluşlara vermemeye özen gösterelim.
Maalesef ülkemiz ekonomik açıdan tarihinin en zor dönemini yaşıyor. Sıkıntılı günlerin bir an önce sona ermesi ve ulusça güzel günlere kavuşmamız dileğiyle okurlarımın mübarek Kurban Bayramı’nı mutluluk içinde geçirmesini diliyorum.
Ne demişler, bayram yazılarının en güzeli kısa olanıdır.