DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Kürt seçmen Doğu’da PKK’yı Batı’da ise AKP’yi cezalandırdı


Yerel seçim sonuçları, “Kürt seçmen” açısından bakıldığında ortaya çok ilginç bir durum çıkıyor.
O da şu; beklenenin aksine AKP oyları Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde hatırı sayılır bir artış sağlamış durumda.
Hatta öyle ki Ağrı, Şırnak gibi kentlerde HDP değil, AKP kazandı.
Seçim sonuçlarını bir kahve sohbeti sırasında değerlendirdiğimiz Kürt kökenli bir dostumla konuşuyordum önceki gün akşamüzeri.
“Artık Kürt seçmenin önemini herkes iyi anlamıştır değil mi?” diye söze girdi.
Ben de; “Orası ayrı tabii, bu seçimlerde de hayli etkili oldukları kesin” cevabını verdim.
Hali vakti hayli yerinde Kürt kökenli dostum, “Ama” dedi; “Kimsenin pek konuşmadığı bir şey var, bence asıl üzerinde durulması gereken konu odur” dedi.
Lafına devam etmeden “Nedir?” diye sordum refleksle.
“Çok basit” diye söze başladı tekrar; “İstanbul’da ve Ankara’da Kürt seçmenler CHP adayına oy vermeseydi o zaman kazanan AKP olmaz mıydı?”
Aslında doğru tabii. Kürt kökenli seçmenlerin ne kadarının CHP adaylarına oy verdiğini elbette bilemem ama sonuçlara bakınca en azından AKP’ye vermedikleri belli oluyor.
Kürt kökenli dostum, “Şimdi gelelim işin en önemli noktasına” dedikten sonra kahvesinden bir yudum alıp meraklandırmaktan keyif aldığını göstererek geriye doğru yaslandı ve “Güneydoğu ve Doğu’daki sonuçlara iyi baktın mı?” diye sordu.
“Baktım tabii, Şırnak çok şaşırttı örneğin” dedim.
“Sadece Şırnak değil ki” dedi “Hakkari, Ağrı, Cizre, Siirt, Bitlis’te AKP’nin oyu ciddi biçimde arttı.”
Sonra cep telefonundan seçim sonuçlarına girip baktık.
Ağrı ve Şırnak’ta seçimi daha önce olduğu gibi HDP değil AKP kazanmış durumda.
Ağrı’da AKP oyları yüzde 18 artmış.
Şırnak’ta yüzde 17 olan AKP oyları yüzde 35’e çıkmış.
Hakkari’de daha önce yüzde 22 oy alan AKP, bu kez yüzde 33 oy almış.
Kürt kökenli dostum “Bu sana ne ifade ediyor?” dedi.
“Valla” dedim “Tabii burada devlet gücünü biraz da şiddetle gösterdi. Yoksul yerler buralar. Baktılar olmuyor, para getirene oy verdiler belki de, korkunun da etkin olduğunu sanıyorum.”
Bu sözüme ne diyecek diye bekliyorum.
Biraz susup yüzüme baktıktan sonra, “Bu tarafı var elbette ama bana göre; orada halk PKK’yı cezalandırdı” dedi.
Sonra da devam etti; “Batı’da ise tersi oldu. Kürtler AKP’ye oy vermediler. Muhalefeti desteklediler ve iktidara dramatik bir yenilgi tattırdılar. Buna karşı Güneydoğu’da ise PKK’ya ceza verdi
-Bizim başımızı çok sıkıntıya soktun, artık yeter- dedi.”
Yanlış mı?
Bence değil.
Çünkü bunu söyleyen; bölge ile ilişkisini hiç kesmeyen, siyasetle çok yakından ilgilenen ve her şeyden haberi olan etkili bir Kürt kökenli vatandaşımız.
Güneydoğu ve Doğu’nun havasını iyi biliyor, her gün haber alıyor.
Söylediklerini ciddiye alıyorum.

ÖNERİ

İmamoğlu bu bilbordlar önünde fotoğraf çektirseydi keşke




Seçimlerden sonra yaşanan en büyük komiklik İstanbul caddelerine asılan afiş ve bilbordlardı.
Seçim sonucunu baştan ayarladığını düşünen AKP İl Başkanlığı, saraydan Binali Yıldırım’a, “Ekrana çık kazandık de” talimatı verilmesinden sonra harekete geçti.
Sabaha karşı bütün afiş ve bilbordlarda “Teşekkürler İstanbul” sloganı vardı.
Tabii öğle üzeri AKP’nin boş yere sevindiği ortaya çıktı, bu afişler toplanmaya başlandı.
Aslında bana göre; bu afişler ve sloganı doğruydu.
Ne diyor? “Teşekkürler İstanbul.”
Türkçesi şuydu belki; “Bize oy vermediğiniz için teşekkürler.”
Diyorum ki keşke Ekrem İmamoğlu o bilbordlardan birinin önünde fotoğraf çektirseydi.
O afişleri, kendisine edilen teşekkür olarak kabul edip karşılığını nezaketle verseydi.

NOT:

Bu yazıyı yazdığım sırada İstanbul’u yeniden afişle donatıyorlardı. Gaipten haber mi aldılar? Seçimi yeniletme çabaları olduğu kulağıma geldi.

ÜZÜLDÜM

Binali Yıldırım’ı da bitirdiler


Sarayın İstanbul adayı olarak atadığı Binali Yıldırım, siyasetçi kimliğinin dışında aslında neşeli ve keyifli bir kişi.
Ben yakından tanımadım hatta hiç konuşmadım bile ama tanıyanların anlattığına göre, özel sohbetleri çok tatlıymış.
Bir tanıdığım, “Binali Bey’in ekranlara yansıyan esprileri biraz soğuk hatta itici gibi gelebilir ama biraz sohbet ettiğinde çok cana yakın buluyorsun” demişti bir tarihte.
Binali Yıldırım çok mu başarılıydı bilemiyorum.
Ama müteahhitler çok seviyordu Ulaştırma Bakanı olduğu sırada.
Bir tanesi, “Çok pratik adam. Hiçbir işimiz sıkıntıya girmiyor, şak diye hemen karar veriyor, bizi üzmüyor” demişti.
Sonuçta yazılı “CV’sine” baktığımızda hayli parlak bir görünümü var Yıldırım’ın.
Mühendis, İDO’nun Genel Müdürü. Sonra aktif siyasete giriyor; uzun yıllar Ulaştırma Bakanlığı yapıyor, sonra Başbakanlık, en sonunda da Meclis Başkanlığı.
Arkasındaki biri tarafından desteklendiğinde, yani atandığında hep yukarı çıkmış Binali Yıldırım.
Ama halkın karşısına çıkınca durum değişiyor.
İzmir’e aday olmuş, kazanamamış, İstanbul’da da öyle.
Yani atama her zaman çok da karlı değil.
Binali Yıldırım, İstanbul yenilgisinden sonra sessizce Ankara’ya döner, belki bir süre sonra tekrar Meclis Başkanı bile olabilirdi.
Ama kendisini buralara taşıyan irade, Yıldırım’ın “Parlak CV”sini bir anda çizdi, hatta yerle bir etti.
Yıldırım, seçim akşamı emirle ekrana çıkıp da, “Ben kazandım, haydi kutlamaya” dediği an bütün siyasi kariyerini batırdı, kendini yok etti.
Bana göre yazık etti. O gece yaptığı hatayı belki şu anda pek algılamıyordur ama kısa süre sonra farkına vardığında sanıyorum kendisi de çok üzülecektir.

KOMİK 

AKP’lilerin çırpınışlarını gülerek izliyorum


Hürriyet ve Sabah’ın hallerini görüyor musunuz?
Ya aHaber adlı televizyon kanalının, NTV’nin, Habertürk’ün, CNN’in, TV24’ün?
Kıvranıyorlar, çırpınıyorlar.
İstanbul ve Ankara sonuçlarını bir türlü hazmedemiyorlar.
Akıl ve mantık dışı biçimde, “Geçersiz oylardan Binali Yıldırım’a seçimi kazandırma formülü” arıyorlar.
Birleştirme tutanaklarında CHP’nin hile yaptığını ileri sürüyorlar.
Bir de belge diye bazı tutanakları göstermeleri yok mu, insana kahkahalar attırıyor.
Düşünsenize; sandık kurullarını AKP belirliyor, sandık başkanları AKP’li, sandıkları koruyan polis ve asker AKP’li, YSK tümüyle iktidarın hizmetinde ama buna rağmen, CHP’liler bunların hepsini atlatıp Binali Yıldırım’ın oylarını Ekrem İmamoğlu’na yazmışlar.
Kargalar bile güler buna.
Haydi diyelim ki; bir iki yerde böyle bir uyanıklık yapılmış olsun.
Ama durum öyle değil ki.
Ekrem İmamoğlu’nun elinde İstanbul’da oy kullanılan bütün sandıkların ıslak imzalı sonuç tutanakları var.
Yani birleştirme tutanaklarında hile aramanın bir alemi yok. Çünkü zaten bütün sonuçlar ortada.
Ama bunun bile farkında değiller ve mal bulmuş gibi “İşte belgesi, işte hırsızlığın kanıtı” diye kendilerini de rezil ediyorlar.

Bİ SORALIM BAKALIM

Beka ne oldu, halloldu mu yani?


Erdoğan ve Bahçeli seçim kampanyasını, “Türkiye’nin bekası üzerine” oturtmuştu.
Eğer Erdoğan seçimi kaybederse, Türkiye’nin bekası da sona erecekti, yani Türkiye yok olacaktı.
Seçim bitti.
Bu iki liderden artık beka lafı duymuyorum ya da en azından şu ana kadar bekadan söz etmediler.
Gerçi seçimler iki sonuçla bitti.
Birincisi; Erdoğan arkasına istediği oy desteğini aldı.
İkincisi; Türkiye’nin en büyük kentlerini, en büyük gelir kaynaklarını kaybetti.
Peki bu sonuçlar Türkiye’nin beka sorununu, sorun olmaktan çıkardı mı?
AKP tam kaybetseydi Türkiye’ye ne olacaktı?
İşgale mi uğrayacaktık, savaş mı çıkacaktı, parçalanacak mıydık?
Şimdi bu sonuçlarla bekamız kurtulmuş mu oldu?
Zihnimde bir türlü oturtamıyorum.