Türkiye henüz NATO’ya üye bile değildi, NATO’ya girebilmek için 4 bin 500 Mehmetçik Kore savaşına, ölüme gönderildi. Kırk takla atıp nihayet 1952’de tam üye olduk NATO’ya.

Bayramdı bazıları için! Fakat bayram olarak görmeyenler de vardı.

1968’in Mayıs ayında NATO’ya hayır haftası düzenledi Atatürk’ün izinden giden gençler. Eylemin ilk bildirisinde şunu haykırdılar: “Yeryüzünde emperyalizme karşı ilk kurtuluş savaşını vermiş olan Türkiyemiz ne gariptir ki, bu oyuna düşerek kurtuluş savaşlarının baş düşmanı ve emperyalizmin sömürü aracı NATO’ya girdi!”

İnadına iki ay sonra ABD’nin 6. Filosu’na bağlı bir uçak gemisi ile beş destroyer sekiz günlük ziyaret için 15 Temmuz 1968’de İstanbul’a geldi, Dolmabahçe Sarayı’nın karşısına demirledi.

Memleketin zır cahilliklerinden zerre utanmayan tayfası yine bayram yaptı. Gözlerinde dolar ışıltısı, kısa günün kar hesabı vardı!

Fakat ülkenin aydın gençleri onlar gibi zil takıp oynamadı. Üniversitelerde, caddelerde, meydanlarda ‘6. Filo defol... Amerikayı istemiyoruz’ diye ses yükselttiler. Ortak bildiri hazırlayıp “6. Filo kaynaklarımızı soyanların düzenini beklemektedir. 6. Filo bu çürümüş bozuk düzenin bekçiliğini yapmaktadır” dediler.

100 kadar İTÜ öğrencisi Dolmabahçe rıhtımındaki Türk bayraklarını yarıya indirdi, Amerikalıları protesto etti. Bayrakları yarıya indirirken şöyle dediler: Türkiye’nin tam bağımsız olduğuna inanmıyoruz ve onun için de bayraklarımızı yarıya indiriyoruz!

Tutuklandılar.

Yılmadılar, öncülüğünü Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının yaptığı birçok üniversiteden gelen gençler Taksim’de toplanıp Dolmabahçe’ye yürüdü. Karaya çıkan Amerikalı askerleri denize döktü.

Tutuklanıp adliyeye götürülürken Sakarya Marşı’nın sözlerini azıcık değiştirip, “Kasırgalar, fırtınalar sükun bulacak, Amerika selam duracak” diyerek marş söylediler. Polisten dayak yediler!

Dayaklar, tutuklamalar vız geldi! Bu defa 1-10 Kasım 1968’de Samsun’dan Ankara’ya Mustafa Kemal Atatürk Yürüyüşü düzenlediler. Elinde Türk Bayrağı en önde yine Deniz Gezmiş vardı.

Sonunda 1972’de Deniz’i, arkadaşları Yusuf Aslan ile Hüseyin İnan’ı darağacındaki yağlı urgandan çok önce öldüren, bu milletin boğan sessizliğinde idam ettiler!

***

1960’da İzmir’de doğdu. 1977’de Deniz Lisesi’nden, 1981’de Deniz Harp Okulu’ndan mezun oldu. Çeşitli gemilerde görev aldı. Deniz Harp Akademisi, Silahlı Kuvvetler Akademisi’nin parlak isimleri arasına girdi. Kılıç Ali Paşa, Gediz savaş gemilerinin komutanlığını, Deniz Kuvvetleri Harekat Başkanlığı Harekat Şube Müdürlüğü’nü yaptı. Roma’da NATO Savunma Koleji’ni bitirdi. NATO’nun Avrupa Müttefik Kuvvetleri Yüksek Karargahı’nda lojistik başkan yardımcılığı, stratejik plan müdürlüğü yaptı.

Siyaset ve Avrupa Birliği Politikaları dalında yüksek lisans yaptı, Uluslararası İlişkiler Avrupa Birliği doktorasını tamamladı. 3. Muhrip Filotilası komodoru oldu. 2007’de tuğamiral rütbesine terfi etti. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Plan Prensipler başkanlığı, Moskova Silahlı Kuvvetler ve Deniz ateşeliği, Çanakkale Boğaz komutanlığı, Mayın Filosu komutanlığı yaptı. Tümamiral ve  Amfibi Görev Grup komutanı oldu.

Askeri casusluk davasından yargılandı!

Şerefli Türk Ordusu subaylarına kurulan bu kumpastan beraat etti! Onlara kumpas kurup yargılayan hakim ve savcıların FETÖ elemanı oldukları ortaya çıktı!

İstanbul Boğaz komutanı oldu sonra... Koramiralliğe terfi etti, Deniz Eğitim ve Öğretim Komutanlığı yaptı. Donanma Komutanı oldu! Oramiral ve en son Türk Deniz Kuvvetleri Komutanı oldu!

Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Ercüment Tatlıoğlu...

Üst rütbeli bir askere övgü yazısı değil, aşağılık kumpaslara rağmen başarılı bir kariyerin alt alta yazılmış hali bu!

Tatlıoğlu önceki gün Deniz Astsubay Okulları’nın kuruluşunun 133’üncü yıl dönümü törenleri için Yalova’daydı. Bakın orada ne dedi...

“Bildiğiniz gibi NATO Karadeniz’de bazı tedbirler almaya çalışıyor. Ancak Karadeniz’de bu tedbirleri biz kendimiz alacağımızı ifade edip NATO’yu veya Amerika’yı Karadeniz’de istemediğimizi beyan ediyoruz! Montrö’ye uyulsun! Karadeniz’de biz bütün güvenliği sağlarız Türkiye olarak! Karadeniz’i Orta Doğu’ya çevirmesinler! Dolayısıyla, Karadeniz’e herhangi bir ülkenin veya NATO’nun girmesini istemiyoruz!”

***

Bu memleketin aydınlık, Atatürk’ün başlattığı Kurtuluş Savaşı’nı devam ettirmek isteyen gençleri 1968’de ne diyordu?

Tam bağımsızlık için NATO’ya, Amerika’ya değil kendimize güvenelim!

Haklıydılar. Haklı oldukları 55 yıl sonra bir kez daha kanıtlandı.

Önemli bir not... 85 yıl önce bugün, 19 Kasım 1938’de Ulu Önder Atatürk’ün cenaze namazı kılındı Dolmabahçe’de. Törenle Yavuz Zırhlısı’na alınıp İzmit’e, oradan da trenle Ankara’ya götürüldü. Memleket için harcadığı kısacık ömründe temeli çok sağlam attı, hep şunu dedi... Kendinize güvenin!