AK Parti, Ankara’yı kaybettiğini saklama gereği bile duymuyor artık. Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şen, anketlerde Mansur Yavaş’ın önde olduğunu kabul etti.

Görüştüğüm AK Partili bir Ankara milletvekili, sokakta Turgut Altınok’a yönelik ilgisizlikten söz ederek, “Kaybedilmiş gözüyle bakıyoruz” diyor.

AK Partililerin İstanbul’daki umudu ise git gide sönümleniyor.

Kurum, Anadolu’daki bir büyükşehirde ya da deprem bölgesinde aday olsaydı hataları göze çarpmazdı. Belki başarılı bile olabilirdi. Ancak İmamoğlu gibi yüksek profilli bir siyasetçinin karşısında sanki Erdoğan tarafından siyaset stajı için İstanbul’a gönderilmiş gibi davranıyor.

Sürekli pot kırıyor. Beykoz’u Avrupa Yakası’nda sanıyor. Büyükçekmece ile Küçükçekmece’yi karıştırıyor. Kıvıramadığı halde şarkı söylüyor, halaya kalkıyor ve çiftetelli oynuyor. Bu da gülünç bir görüntü veriyor.

Ekibi İmamoğlu’nu muhatap almama stratejisi işlemediği için taktik değiştirdi. Gel gör ki Kurum, siyaseten donanımsız ve deneyimsiz olduğu için kritik hatalar yapıyor. 

Üzerine vazife olmadığı halde İmamoğlu’nu raylı sistem açılışına davet etmemek...  

Gazze’yi istismar etmek...

İBB’nin açmaya hazırlandığı metroyu vaat etmek, sonra da bu gafı düzeltmek için “Durakları atlamışlar” demek, telafisi mümkün olmayan hatalardan. 

AK Parti, Kurum’dan İmamoğlu’nun önüne geçecek bir hamle ve çıkış bekliyor. 

İmamoğlu ile canlı yayına çıkmak bir fırsattı. 

Kurum, önce “Olur” dedi.

İmamoğlu, kabul edince çark etti. 

Normalde, muhalifler televizyon tartışmasına katılmak ister; iktidardakiler uzak durur. İstanbul’da tam tersi oldu. Kurum’un İmamoğlu ile başedemeyeceği  için cesaret edemediğini düşünüyorum.

AK Parti’de Kurum’la ilgili “Bu aday olmadı” kanaati hakim.

İmamoğlu, bariz bir hata yapmadıkça Kurum’un havayı lehine çevirmesi zor görünüyor.

AK Parti anketinde İmamoğlu, 1.2 puan önde

Erdoğan açısından İstanbul’daki tablo da pek parlak değil. 

AK Parti, üç hafta önce İstanbul’da 2500 denekli bir anket yaptırdı.

Tablo şöyle:

Ekrem İmamoğlu: Yüzde 41.4

Murat Kurum: Yüzde 40.2

Meral D. Beştaş: Yüzde 5.1

Mehmet Altınöz: Yüzde 4.2

Buğra Kavuncu: Yüzde 3.4

Ardından İstanbul’da ilçe adaylarını da içine alan 50 bin kişilik yeni bir ankete başlandı. İlk bilgilere göre Üsküdar ve Sancaktepe’de CHP’nin adayları önde. İmamoğlu, hem bu iki ilçede hem de AK Parti’nin kale bellediği Eyüp, Çekmeköy ve Bahçelievler’de fark atıyor. YRP, yüzde 4 ve üzerinde oy alıyor.

Öte yandan Malatya’da AK Parti ile CHP arasındaki farkın yüzde 2’ye düştüğü belirtiliyor. YRP’nin Malatya’da yüzde 17’yi bulduğu ifade ediliyor. Erdoğan’ın YRP’ye olan öfkesinin arkasında bu tablo yatıyor olabilir.

“Telefonu göster’ diyen dayılar artık muhalif

14 Mayıs’tan önce her sokak röportajında, Erdoğan’ı ve hükümeti eleştiren gençlerin karşısına onlar dikildi. Biri ekonomiden ve işsizlikten mi yakındı? Adaletsizlikten mi şikayet etti? “Torpil” mi var dedi? Enflasyondan, pahalılıktan ve zamlardan mı söz etti? 

Bekçi Murtaza gibi oracıkta bitiveriyorlardı.

Ellerindeki yarı dolu market poşetlerini tarta tarta söz keserek, şöyle diyorlardı:

“Çıkar, telefonu göster!”

 Bir muhalifi daha vatana ihanet ederken suçüstü yakaladıklarına çok emindiler.

AK Parti’yi ödünsüzce savunan bu dayılar öyle birkaç kişiden ibaret değil. Erdoğan’a sadakatte yüzde 48 ile ev kadınlarından sonra geliyorlar.

Bu dayılar 14 Mayıs’a kadar bütün seçimlerde Erdoğan’ı destekleyerek, AK Parti’nin gençlerde verdiği fireyi telafi ettiler. 

Dayıların üzerine tezler ve makaleler yazıldı.

Ancak ekonomik yıkımı partizanca bir körlükle yok saydıkları için karikatürleştiler. Skeçlere bile konu edildiler. 

En son o dayılardan biri, yine bir sokak röportajında gençlere illallah dedirtti. Bir genç cep telefonunu çıkarıp dayının ağzına soktu.

Doğruya doğru...

14 Mayıs’ı dayılar kazandı. 

Aradan 10 ay geçti.

Yerel seçimin arifesindeyiz.

Sokak röportajları yine vatandaşın nabzını tutuyor.  Fakat “Çıkar, telefonu göster” diyen dayılar ortaklıkta görünmüyor. 

Onların yerini, emekli aylıklarının yetersizliğinden, kiralardan, pazar fiyatlarından, et alamamaktan, mutfaktaki yangından, ulaşım zamlarından yakınan dayılar ve
teyzeler aldı. 

Diyelim, sokak röportajında biri muhalefeti kastederek, “Onlar dem’leniyormuş!” mu dedi?

Şak diye yapıştırıyorlar: “Sen emekli maaşlarından bahset!”

Öfkeliler.

Aldatılmış hissediyorlar.

Hesap gününü sabırsızlıkla bekliyorlar.

Erdoğan, 22 yıldır arkasında sadakatle yürüyen emekliler ve 49 yaş üzerinin artan enflasyondan ve alım gücünün düşmesinden ötürü muhalefete kaydığını görüyor. 

Geçen yaz 7500 TL’ye yükseltilen emekli maaşı yetmediği için 5 bin TL ikramiye dağıtıldı. O da kuş yemine çevrildikten sonra tabi...

Bayram da 2 bin TL olan emekli ikramiyesine şimdi yüzde 50 zam yapıldı. Bin TL’lik zamla bir aylık pide veya bayram çikolatası gideri ancak karşılanabilir.

Erdoğan, muhalefetin 10 bin TL’lik teklifine köpürerek, emeklilerin kışkırtıldığını iddia ediyor. Bütçeyi gerekçe göstererek, kapıyı kapatıyor.

Kur Korumalı Mevduat ile birkaç yüz bin milyonere 152 milyar TL aktarırken delinmeyen bütçemiz 16 milyon emekli, dul, yetim ve yaşlıya verilecek ikramiyeyle mi delik deşik oluyor? 

İkiyüzlülüğü reisçi dayılar da görüyor.

14 Mayıs’tan önce beka kaygısı mutfaktaki yangını bastırdığı için Erdoğan seçimi kazanmıştı.

10 ay öncesinden farklı olarak İmamoğlu ve Yavaş, “Çıkar, telefonu göster” diyen dayılardan oy alıyor. Çünkü kaynaklarını sosyal belediyeciliğe ayırdılar. 

İktidarın viraneye çevirdiği yuvaları ihya ediyor, aç bıraktığını doyuruyorlar. Et görmemiş tencereleri kaynatıyor, süt görmemiş bebelere süt içiriyorlar. Öğrencilere yurt ve burs, bebelere kreş, annelere ücretsiz ulaşım sağlıyorlar.

31 Mart, yerel seçim olmaktan çıktı. 

Genel seçim havası var.

“Çıkar, telefonu göster” diyen dayılar şimdi sokak röportajında kameraya cebini ve dolduramadığı alışveriş poşetini gösteriyor.

İliç’in şüphelisi ABD’ye sığındı

İliç’te, Anagold’a bağlı Çöpler Altın Madeni’nde dokuz işçinin göçük altında kalmasına ilişkin soruşturmada şüpheli Kenan Özdemir, Türkiye’ye dönmüyor.

Facia sırasında geçici görevle ABD’de bulunan Özdemir, şirket tarafından ifade vermesi için Türkiye’ye çağrıldı. Ancak Özdemir, davete uymayarak, ABD’ye sığınma başvurusu yaptı.