Tarih 14 Mayıs 2024.

İYİ Parti Genel Sekreteri ve aynı zamanda Antalya Milletvekili Uğur Poyraz, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikayet dilekçesi sundu.

Okuyalım:

“... 3 Mayıs 2024 günü açık kaynaklara yansıyan bir kısım haber içeriklerinde, Ankara Emniyeti Organize Şube Müdürlüğü yetkilileri tarafından, tehdit ve baskı ile başta siyasiler olmak üzere birtakım kişilere ilişkin, siyasi linç amaçlı ifadelerle, asılsız şekilde suç isnat edilmek istendiğini şeklinde beyanlar yer almıştır.

“... Yine aynı konuyla alakalı olarak yapılan haberlerde Ankara Emniyet Müdürlüğü/ İstihbarat Şubenin, suçla mücadele için verilmiş yetkilerini amacı dışında kullandığından bahisle, bir kısım siyasilerin bu eylemlerin hedefinde olduğu belirtilmiştir.

“... Bahsi geçen bu eylemlerin odağında, müvekkil Uğur Poyraz’ın da isminin bulunduğu, birçok siyasi kişinin isim listesi açıklanmış ve bu kişilerin kanunlar tarafından koruma altına alınan kişisel veri kapsamındaki bilgilerine, bir kısım Emniyet Müdürlüğü yetkililerinin hukuksuz eriştikleri belirtilmiştir.

“... Yukarıda belirtilen eylemlere ilişkin beyan ve haberler açık kaynak ve sosyal medyadan yayınlanmış ve tüm bunlarla ilgili olarak İçişleri Bakanlığı idari, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı adli tahkikat başlatmıştır. Konuların gerçekliğinin ispatı ve olabilirliği konusunda belirli kanaat oluştuğundan adli ve idari soruşturmaya konu olmuştur.

“... Müvekkilin isminin geçtiği paylaşımlarla ilgili olarak gerçeğin araştırılması, müvekkilin hali hazırda İYİ Parti Antalya Milletvekili ve İYİ Parti Genel Sekreteri olarak siyasi kimliğinin bulunması sebebiyle önem kazanmaktadır. Zira müvekkil, gerek TBMM kürsüsünde yaptığı konuşmalarında, gerekse de verdiği soru önergelerinde, yukarıda bahsi geçen eylemler ve benzerlerine dikkat çekmiş sorumlu bir siyasi kimlik olarak, bahsi geçen eylemlerin hedefinde olma potansiyeli oldukça yüksek bir şahıstır.

“... Yukarıda açıklanan sebepler dolayısıyla; müvekkil ile ilgili olarak son 12 ay içerisinde Ankara Emniyet Müdürlüğü veya Emniyet Genel Müdürlüğü’nün başkaca birimleri tarafından yapılan tüm adli ve önleme amaçlı çalışmaların, CMK 135 ve 140 kapsamında, Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu Ek 7. Madde kapsamında herhangi bir dinleme ve izleme yapılıp yapılmadığının araştırılması...

“... Bununla birlikte kanun amir hükmü gereği suç soruşturması için depolanan önleme/adli amaçlı kullanılan tümveriler üzerinden; telefon kayıtları, telefon baz kayıtları, IP üzerinden sosyal medya araçları üzerinden yapılan haberleşmeleri, telefon İMEİ, TC, adres, MERNİS kayıtları, konaklama, kayıtlı her türlü ödemeler, seyahat, yakıt alma, plaka tanıma sistemi, MOBESE vb. sistemlerde müvekkille ilgili olarak yapılan tüm incelemelerin yukarıda bahsi geçen iddialar çerçevesinde araştırılarak, bu işlemleri yapan birim ve kişiler hakkında cezalandırılmaları amacıyla iddianame tanzim edilmesi hususunda gereğini
talep ederim.”

Uğur Poyraz’ın avukatı aracılığıyla Ankara Cunmhuriyet Başsavcılığı’na sunduğu bu dilekçenin Ankara Terör Savcılığı’nda olduğunu öğrendim. Sonucunu yakında öğreniriz. Hatırlatmakta fayda var: 15 Mayıs’ta, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, “Sosyal medyada ve bazı televizyon kanallarında Ankara İl Emniyet Müdürlüğü’nce ‘yasa dışı dinleme yapıldığı’ ile ilgili çıkan haber ve iddialar asılsızdır ve kesinlikle gerçeği yansıtmamaktadır” denilmişti.

Soylu: Salonu terk ettiğim yalan

“Buraya bir not düşelim. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Kızılcahamam kampında sunum yapmaya başladığında Süleyman Soylu’nun salondan çıktığı ve sunum bittikten sonra tekrar girdiğini aktaralım. Ayrıca Soylu’nun 27 Mayıs darbesinin yıl dönümünde Yassıada’da yapılan programa davet edilmemesine içerlediği anlatılıyor. Soylu, hem Demokrat Parti’nin eski genel başkanı, hem de eski İçişleri Bakanı olarak davet edilmemesini eleştirmiş. Bu programın Cumhurbaşkanlığı Sarayı tarafından yapıldığını da aktaralım.”

Dün...

Ankara kulislerinde bu yazı tartışıldı.

Gazete Pencere yazarı Nuray Babacan, Soylu’nun, İçişleri Bakanı Yerlikaya sunum yaparken salondan ayrıldığını iddia etti. Ben de bu iddianın peşine düştüm ve Soylu’nun yakın çevresine yaptığı paylaşımları öğrendim. Süleyman Soylu demiş ki:

“Salondan çıkıp terk ettiğim yalan. Ama biraz geç geldim. Adalet Bakanımızı dinleyemedim. İçişleri Bakanı’nın sunumunun yarısına geldim. Dışişleri’ni dinledim. Bunları fitne yazıları olarak değerlendiriyorum.”

Bu arada Ankara koridorlarından bazı notlar da şöyle:

Bir kaynağım bayramdan sonra kıyametin kopacağını söyledi: “HSK ve Emniyet kararnamesi bekleniyor. Kararnamenin ardından da bunlarla bağlantılı bir şekilde kabinede değişiklik olasılığı yüksek. Bazı kritik bakanlıklar var ama şimdi söylemek istemiyorum.”