Sayime BAŞÇI / SÖZCÜ

Uludağ Ekonomi Zirvesi’nin ikinci gününde bankacılardan özeleştiri geldi. Zirve kapsamında düzenlenen “Bankacılık ve Reel Sektör” oturumunda konuşan İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, bankacılık ile sanayi sektörünün 1999 krizinde yapılan karşılıklı hataların ardından gelişme kaydettiğini söyledi.

Foto: SÖZCÜ - Muharrem Yılmaz


Bankacılık sektörüne yönelik özeleştiride bulunan Bali, “Paranın bolluğunda özellikle de son dönem global likidite bolluğu sırasında, olmayan fizibiliteleri var kıldık. Çark dönüyordu. Bisikletle hızlı gittiğiniz zaman önemli olan duvar çıktığında dengeyi nasıl sağladığınız” dedi.  Reel sektörün geçen 10 yıldaki durumunu ise “Çayın taşı ile çayın kuşu vurulmaya çalışıldı” diye yorumlayan Bali, iş dünyasının ‘moda’ yatırımlara yöneldiğine dikkat çekti. Bali, “Denizcilikle  ilgisi olmayan insanlar gemi almaya kalktı. Yıllarca tekstille şurayla burayla 4-5 nesil uğraşan işadamları alakasız ilgisiz inşaata girdi. Biz de o bollukta bu yatırımlara prim verdik” değerlendirmesini yaparak, reel sektör ile bankacılığın aynı ekosistem içinde daha iyi işler yapmaya odaklanması gerektiğini kaydetti.
Bankacılık sektörünün yeni bir döneme girdiğine işaret ederek “Maalesef biz agresif ve yıkıcı rekabetle hiçbirimiz için doğru olmayan şeyler yaptık” diye konuşan Bali, bu durumun sürdürülebilir olmadığını gördüklerini aktardı. Bali, Türkiye’nin 2008 krizini dünyaya göre daha rahat atlatmasının güçlü bankacılık sektörü ile gerçekleştiğini hatırlatarak, sektörün güçlü özkaynak yapısı ile sıkıntıları reel sektöre yansıtmadığını kaydetti.

EVLİLİK GİBİ HEMEN BOZULMAZ


2009’dan bu yana yüzde 20 oranında kâr dağıtan bankacılık sektörünün artık aracılık fonksiyonunu görüp görmeyeceği tartışmasının başladığını kaydeden Bali, bu tartışmalar arasından bankacıların neredeyse meslek sahibi olmayan konumuna düşürüldüğünü bildirdi. Bali, şöyle devam etti: “Havlu, jant satarsanız iş, para satarsanız iş değil gibi görülüyor. Ekonomi büyütme üzerine kurulur ve kazananlar paylaşmak durumundadır. Biz kâr ediyorsak birinin kârını azaltıyor değiliz. Kredi ilişkisi evlilik gibi hemen bozulacak gibi bir durum değil, sadakat olduğu sürece devam eder.”

SANAYİNİN PAYI TEHLİKELİ SINIRIN ALTINA DÜŞTÜ


Sütaş Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz, Türkiye’nin ulaştığı ekonomik büyüklük ile artık yabancı firmaların bile kendini yerli gibi hissettiğini aktardı.
“Sanayinin Geleceği ve Endüstri 4.0” panelinde konuşan Yılmaz, Türkiye büyümesinde önemli bir payı olan sanayinin tehlikeli sınırın da altına indiğine dikkat çekti.

YENİ DEVRİME HAZIRLIKLI OLUN


Sanayinin toplam ekonomi içinde yüzde 37’lerde olan seviyesinin 2014’te yüzde 27’ye indiğini aktaran Yılmaz, burada tehlikeli sınırın yüzde 29 olduğunu söyledi.
Türkiye’nin bu sınırın altına düşmüş olması nedeni ile karnesinde sıkıntı yaşadığını aktaran Yılmaz,  “Ben bunu sanayiye mal etmiyorum. Türkiye bu dönemde sanayisini ihmal etti, başka sektörler ön plana çıktı. Türkiye diğer sektörlerin de büyümesi ile milli gelirini 3 katına çıkardı ama bugün ekonomi içindeki payının yüzde 27’ye düşmesi sanayi için büyük tehlike, çok büyük risk” değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye’nin geleceğini hazırlayacak birikimli kadroların sanayi içinde olduğunu anlatan Yılmaz, şöyle devam etti:
“Türkiye tekrar sanayinin payını yüzde 35’e çıkarmak zorunda ki yeni bir devrime hazır olsun.  Tarım devrimini kaçırdık, sanayi devrimini daha oturtamadık. Şimdi yüzde 27 üzerine kurulacak yeni Türkiye güçlü olmayacak. Şimdi bir de dijital dönüşüm var ve şirketlerin yüzde 90’ının hayatta kalamama riski mevcut.”

TRENİ KAÇIRMAYALIM


İstanbul Sanayi Odası Meclis Başkanı ve Kale Grubu Başkanı Zeynep Bodur Okyay, bugüne kadar Türkiye’nin teknoloji ithalatı ile bu noktaya geldiğini ve sanayi devrimlerini ıskaladığını kaydetti.

Sanayi 4.0 ile yeni bir fırsat penceresinin açıldığını söyleyen Okyay, “Sanayi ile ilgili ciddi endişelerimiz var. Türkiye’nin başka çıkar yolu yok, sanayileşerek büyümesi ve bu trene binmesi gerekir. Sanayinin bu teknolojileri benimsemesi ve üretim metotlarını geliştirerek yeni bir anlayış yaratması lazım” şeklinde konuştu.

4.0 İŞSİZLİK YARATABİLİR


Sanayi sektörünün artık Türkiye’de çok fazla revaçta değilmiş gibi bir intiba yaratıldığını kaydeden Akkök CEO’su Ahmet Dördüncü, hizmet ve inşaat gibi sektörlerin gelişebilmesi için Türkiye’nin birşeyler üretmesi gerektiğini söyledi. Bu noktada eğitimli ve donanımlı iş gücünün büyük önem taşıdığını kaydeden Dördüncü  “Eğitime gereken önemi vermezsek 4. sanayi devrimi işsizliğe neden olacak.  Dördüncü sanayi devrimi elbette çok önemli. Sadece yüzde 1 verimliliğin artması GSMH’nın 200 milyar TL yükselmesi demek” diye konuştu.

YABANCI YATIRIMCI KAOS GÖRÜYOR


Global Yatırım Holding Başkanı Mehmet Kutman, Türkiye’deki şirketlerin yurtdışında başarısız olduklarını ve artık çözümün konuşulması gerektiğini söyledi. “Böyle kendi aramızda konuşuyoruz ama gerçekleri hissetsek de sanki açıklamıyoruz” diyen Kutman, yurtdışında  Türkiye’nin durumunun hiç de iyi olmadığını ifade etti. Kutman, “Biz Global Holding olarak dünyanın en büyük kruvaziyer şirketiyiz ama yurtdışında da bunun karşılığını alamıyoruz. Herkes birbirinin ayağına basıyor. Yabancı yatırımcıların hepsi tam bir kaos ortamı olduğuna dikkat çekiyor. Şirket değerlerimiz çok düşük. Türkiye’nin finansman maliyetleri çok yüksek” değerlendirmesi yaptı.

BANKALAR VE REEL SEKTÖR BİRLİKTE ÇÖKER


Sanko Holding Başkanı Abdülkadir Konukoğlu, bankacılık ile sanayi sektörünün el ele yürüdüğünü kaydetti. Konukoğlu, kredi almadan işleri büyütmenin mümkün olmadığını dile getirerek, “Biri çökerse diğeri de çöker” diye konuştu. Ekonomik krizlerle ilgili “bizim için yemek yemek gibi bir şey” tanımını yapan Konukoğlu, geçmişten ders alan bankacıların bugün tavuğu kesmeden yumurtasını alarak işi daha iyi yapmaya başladığını kaydetti. Konukoğlu, “Masrafları azalttılar” diye konuştu.