SÖZCÜ’de dün önemli bir haber yayınlandı.

Almanya’dan Ali Gülen yazmıştı.

Habere göre Almanya hükümeti ülkeye kaçak yollardan giren ve iltica etmek isteyen Türkler için yeni bir program başlatmış.

Zira ülkeye kaçak giren her üç kişiden biri Türk ve sayı bir yılda 100 bini buluyormuş.

Programın adı “REAG/GARP 2.0” (Ali Gülen açılımını “Ülkene uyum programı” olarak yapmış).

Programın amacı ise Türkiye’den gelen kaçakları gönüllü bir şekilde Türkiye’ye dönmeye teşvik etmek.

★★★

Programa katılmak isteyen kaçak Türklere şunlar teklif ediliyormuş:

- Dönüş bileti (uçak, otobüs veya tren),

- Seyahat yardımı (yetişkinler için kişi başı 200 Euro, çocuklar için 100 Euro),

- Tek seferlik maddi destek (yetişkinler için kişi başı 1000 Euro, çocuklar için 500’er Euro),

- Türkiye’ye döndükten sonra üç ay boyunca her ay 2 bin Euro net destek,

- Ücretsiz danışmanlık hizmeti,

- Daha sonra Almanya’ya vize alarak gelebilme hakkına güvence.

★★★

Şimdi,

- Bir ülke düşünün ki topraklarında yaşayan kaçak göçmen sayısı tam olarak bilinmesin.

- Bir ülke düşünün ki topraklarındaki milyonlarca göçmene kendi vatandaşlarından daha iyi (eğitim, sağlık) haklar tanınsın.

- Bir ülke düşünün ki daha önce göçmenlere mülteci olma hakkı dahi vermezken şimdi vatandaşlık versin.

- Bir ülke düşünün ki göçmenlerin (Büyük şehirlerde, kıyı şehirlerinde) yarattığı kaotik durumlar nedeniyle kendi halkı canından bezsin.

- Bir ülke düşünün ki vatandaşlık verdiği göçmenler, Türk pasaportuyla ve e-devleti kullanarak edindikleri Türkçe isimleriyle Avrupa ülkelerine gitmeye çalışsın.

İşte o ülke, topraklarında milyonlarca göçmeni ağırlarken, kendi insanları Meksika üzerinden ABD’ye, Balkanlar’dan Avrupa’ya kaçıyor olsun.

Kendi halkına insanca yaşam olanakları sunamayan bir ülkenin milyonlarca göçmeni ağırlaması hangi akılla mantıkla açıklanabilir ki?

★★★

Şimdi ise (detaylarını ikinci bölümde sıraladığım) Almanya’nın ve (üçüncü bölümde özelliklerini anlattığım) Türkiye’nin göç programlarını bir karşılaştırın.

Almanya’nın programı sayesinde bin 500’e yakın kaçak Türk, şimdiden Türkiye’ye dönmüş.

Bu sayının önümüzdeki günlerde daha da artması bekleniyormuş.

Peki ya bizim topraklarımızda yaşayan göçmenlerden dönen var mı?

Ya da Türkiye, bırakın gelenleri geri gönderebilmeyi, yeni gelenleri engellemek için neler yapıyor?

★★★

Anladık, atalarımız “ensar gönüllüydü”...

Anladık, savaştan kaçanlara kollarımızı her zaman açarız.

Ancak kendi insanlarımız akın akın yurt dışına kaçarken, göçmen kabul etmek de neyin nesi?

Zengin bir ülke olsak, ekmek büyük olsa, kimsenin şüphesi olmasın bu halk ekmeğini paylaşırdı.

Ancak ülke ekonomisi tam takır.

Ülkenin kendi insanı ekmek bulamıyor ve düşük ücretlerin yanında, zam, vergi ve ceza yağmuru altında hayatta kalma mücadelesi veriyor.

Kendisi ekmek bulamayan insandan başkasıyla ekmeğini paylaşması beklenebilir mi?

★★★

Avrupa ülkeleri bütün zenginliklerine, hâlâ paylaşacak ekmekleri olmasına rağmen göçmenlerden kurtulmak için gönüllü programlar uyguluyor, geri dönüşleri teşvik ediyor, yeni göçmenler gelmesin diye her türlü önlemi alıyor. Bu çabaları sonuç getiriyor.

Türkiye’yi yönetenler ise hâlâ Mevlâna taklidi yapıp “Gel, kim olursan gel” modunda dolanıyor.

Bakın göreceksiniz:

Göçmen sorununu çözecek, Türkiye’deki göçmen nüfusunu hissedilir şekilde azaltacak, yeni göçmenlerin gelmesini engelleyecek somut programlar uygulanmazsa, bu ekonomik koşullar altında ülkemizde de Avrupa’dakine benzer bir ırkçılık artacak.

Irkçılık artınca da neler olacağını anlatmama gerek yok sanırım.

★★★

İktidar, artık başını kuma gömmeyi bırakmalı. Muhalefet partilerinden ve halktan gelen uyarı ve tepkileri ciddiye almalı ve bu soruna göçmenlerin temel insan haklarını ihlal etmeden kapsamlı ve kalıcı bir çözüm bulmalı.

Gelecekte milli güvenliğimizi tehdit edecek bir sorun olacağını fark edip, gerekirse seferberlik başlatmalı.

Yoksa birkaç yıl sonra her şey için çok geç olacak!