Bir kıvılcım, Türkiye’yi bir anda ateş çemberinde bırakabilir.
Rus savaş uçağının Türk hava sahasını iki defa fütursuzca ihlal etmesi, tehlikenin ne kadar büyüdüğünü gösteriyor.
Bu olay, dünyayı ayağa kaldırdı!
Amerika Dışişleri Bakanı John Kerry’nin “Türkiye hakları doğrultusunda karşılık vererek Rus uçağını düşürebilirdi. Çok endişelendim!” dedi.
NATO da “Rusya’nın bu eylemi son derece tehlikeli, gerilimi tırmandırıcı, sorumsuzca bir eylemdir, kabul edilemez!” diye sert bir açıklama yaptı.
* * *
Evet, Rus uçağını (angajman kurallarına göre) vurup düşürebilirdik. “Neden yapmadık bunu?” diye soranlar var.
“Angajman kuralları” kuvvet kullanımı sırasında uyulması gereken yasa ve kuralları tanımlayan bir kavramdır.
“Angajman” bir ülkenin, başka bir ülkenin hava sahasını ihlal etme veya ülke topraklarında oluşacak bir tehdide karşı yapılacak askeri müdahaleleri ifade eder.
Peki, biz bu kuralı uygulayabilir miydik?
Çocuk olmayalım! Uygulayamazdık! Bir devlet, her şeyiyle dışa bağımlı olursa, serbest
hareket etme özgürlüğünü kaybeder!
Siyasi olarak Amerika’ya bağlıyız ve onun izni olmadan sınırı geçip PKK’nın yılan yuvalarını bile vuramıyoruz. Ekonomik bakımdan da Rusya’ya teslim olmuş durumdayız ve ona karşı hareket imkânını kaybetmişiz!
Türkiye, kullandığı doğalgazın büyük bir bölümünü Rusya’dan alıyor. Doğalgaz akışı kesilirse ülkemiz ne hale gelir, düşünebiliyor musunuz?
Bunu tahmin etmek, hiç de zor değil!
* * *
Doğalgaz yokluğu hem memleketi kış aylarında soğuktan dondurur, hem de doğalgazla çalışan elektrik santrallerimiz elektrik üretemez hale gelir! Karanlıkta kaldığımız gibi, sanayimiz de perişan olur!
Bugün, 100’den fazla Türk şirketi Rusya’da iş yapıyor.
Mersin Akkuyu’da yapımına başlanan ilk Türk nükleer santralını Ruslar, kendi sermayeleriyle inşa ediyor.
Rusya ile toplam ticaret hacmimiz 50 milyar dolar gibi muazzam bir rakama ulaştı. Bu rakamın 2023 yılında 100 milyar dolar olacağı hesaplanıyor.
Şimdi soralım ve dürüstçe cevap verelim!
Evet... Söyler misiniz, Rus savaş uçağını düşürüp tüm bunları riske atabilir miydik? Atamazdık ve nitekim atamadık!
* * *
Başbakan Davutoğlu’nun usulen bir şeyler söylemesi gerekiyordu. İhlal olayından sonra Moskova’ya ihtarda bulunarak:
“Bir daha yaparsanız angajman kurallarını uygularız ha!” dedi o kadar!
Zaten Ruslar da “Yanlışlık oldu. Navigasyon hatası... Kastımız yoktu” gibisinden sözlerle işi yumuşattılar.
Ancak... Bu ihlal tekrarlansa bile Rus uçağını düşürmemiz ihtimali son derece zayıftır! Çünkü dışa göbeğimizden bağımlıyız!
Vefalı bir davranış!
Bir Nedret Selçuker vardı.
Türkçesi mükemmel bir gazeteciydi.
Uzun yıllar gazetelerde yazdı, TV’lerde programlar yaptı, şiirler okudu, Türkçe konusunda diksiyon dersleri verdi.
Türkçe’nin âşığı idi. Yurtiçinde ve yurtdışında “Güzel Türkçe” çalışmaları yaptı. 2008 yılında ölümünden sonra unutuldu!
Nedret Selçuker’in eşi Selma Hanım bana bir mesaj yollayarak bu vefasızlığı şikâyet ettikten sonra:
“Fakat, hâlâ vefalı kişiler var. Kartal Belediye Başkanı Op. Dr. Altınok Öz, eşim Nedret Selçuker için ölümünden beri her yıl anma günü yapıyor. Parolası da ‘Bize hizmet edenleri unutmuyoruz’... Bu yıl da eşim, bu pazar günü saat 17’den itibaren Kartal Uğur Mumcu Kültür Merkezi’nde zengin bir programla anılacak” diye yazdı.
Kartal Belediye Başkanı Altınok Öz’ün bu vefalı davranışını kutluyorum.
Tebessüm
İnekler pipo içer mi?
Temel, Karadeniz’deki bir kahvehanede hemşehrileriyle bir masaya oturmuş okey oynarken, arkadaşı Dursun heyecanla içeri girip ona soruyor:
“Uy Temel, uşağım, de bana... Senin inekler pipo içip dumanını tüttürürler mi?”
Oyununu bozduğu için biraz sinirlenen Temel:
“Ula manyak misun sen?” der “ Ne anlar benim inekler pipo içmekten?”
Dursun telaş içinde:
“Eyvaah!” der “Desene ki o zaman senin ahır tutuşmuş yanıyor!”
Günün Sözü
“Mücadele etmek neye yarar?” diye düşünenler, artık ihtiyarlamışlardır!