Eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki:
“Sahiller halkındır” diyordu...
Bu doğru bir sözdü ama Bakan Özhaseki’nin, sahilleri halka açmak istediği için görevden alındığı iddialarını da hatırlatalım..
Türkiye’de deniz kıyıları güçlülerin elinde. Sahilleri işgalcilerden kurtarmak zor.
Oysa, Anayasa ve yasalar “Sahiller halkındır” diyor.
Halkın ha! Gel de gülme!
Ülkede yasaları dinleyen var mı ki?
Parası olan “Parama geçer hükmüm” diyerek her yeri işgal ediyor. Paranın açmadığı kapı var mı ki?
★★★
Bir sohbet sırasında, arkadaşlardan biri “Sahiller halkındır azizim” deyince, diğer bir arkadaş:
“Nah halkın!” diye sert tepki gösterdi ve şöyle devam etti:
“O laflar hikâye! Bu memlekette yasalar uygulanıyor mu ki? Deniz kıyılarında yağma var! Cennet sahiller mahvediliyor... Beton... Beton... Beton... İnanmayan varsa gelsin bir bir göstereyim!”
Bunu söyleyen arkadaş haklıydı.
Çünkü ben de, Bodrum ve çevresindeki kıyılarda devam eden yağmayı görüyorum.
Kim, nasıl izin veriyor, bilmem! İşini bilen her engeli aşıyor! Devir, öyle bir devir!
Sahillerimiz, denizlerimiz, ormanlarımız yağmalanıp duruyor.
★★★
Deniz kıyılarının belki de yüzde seksenini oteller, siteler, özel mülkler kapatmış... Denize girmek isteyen vatandaşlara avuç içi kadar yerler kalmış!
Bu gidişle birkaç yıl sonra, millete, denize ayak sokacak yer bile kalmayacak!
Bir de “Sahiller halkındır” diye kanunlar çıkarılmış... Halkın ha? Hadi canım siz de! Kimi aldatıyorsunuz?
Gerçeği konuşalım: Sahiller güçlülerindir, paralıların, varlıklılarındır. Parası olan düdüğü çalıyor, her kapıyı açıyor!
Vatandaş uyanıp hakkını aramadıkça, her geçen yıl sahillerden biraz daha uzaklaşacak, deniz kıyılarında halka leblebi kadar yer kalacak!
Bitsin bu çirkin yağma!
Bodrum’da kıyıların işgaline karşı tepkiler büyüyor.
8 haftadır eylemlerini sürdüren “Özgür Kıyılar Bodrum İnisiyatifi” gönüllüleri “Yasalar uygulansın! İşgaller kaldırılsın! Sahiller halkındır, halkın kalacak!” diye haykırıyor.
Bazı yetkililere “Sahil yağmalarına nasıl izin veriyorsunuz?” diye sordum.
“Yağma değil bu... Onlardan ‘ecrimisil’ alıyoruz. Bazılarını da bir süre için kiralamış bulunuyoruz” dediler.
Bir mülkü, sahibi olmadığı halde kullanandan alınan tazminata “Ecrimisil” deniyor.
Devlet iyi para topladığı için bu “ecrimisil” işini pek seviyor. Belediyeler de “İşgaliye” adı altında para topluyorlar.
Yetkililerin “Bir süre için kiralıyoruz” sözünün tercümesi “30 yıl, 40 yıl, 49 yıl” gibi uzun kullanma hakkı... Bazı sahiller “ihaleye çıkarılarak” kiraya veriliyor.
Halkın hakkı gasp ediliyor! Devletimizin adaleti bu mudur?
TEBESSÜM
“İster sev, ister döv!”
Adam, Taksim’de müşteri bekleyen kiralık kadının önünde arabasını durdurmuş, pencereden başının uzatarak seslenmiş:
“Fiyatın ne kadar?”
Hayat kadını “100 dolar” demiş...
Adam “Ben sana 500 dolar veririm. Ama benim dövme alışkanlığım gibi kötü bir huyum vardır.” diye uyarmış. Kadın memnun bir şekilde gülümsemiş:
“Sen 500 doları ver de, istersen sev, istersen döv...”
“Anlaştık. Atla arabaya” demiş adam...
“Nereye gidiyoruz?”
“Benim eve... Fakat tekrar uyarıyorum, ben döverim...”
“Döversen döv, ne var bunda? Sen 500 doları ver de, döv...”
Adam başını sallamış:
“Sen bilirsin. Sonra söylemedi deme ha?”
Kadın bunun üzerine meraklanarak sormuş:
“Peki, döversin de, nasıl döversin?”
Adam hınzırca gülmüş:
“Verdiğim parayı geri alıncaya kadar döverim!”
GÜNÜN SÖZÜ
Yöneticileri zengin olan milletler, fakir olur (Hz. Muhammed)