Bazen en büyük meseleler en küçük detaylardan çıkar. Bir turnuva salonunda şah ve vezir yerinde dururken, koca bir satranç dünyası kot pantolona takılır mı? Takılıyor işte! 

33 yaşındaki satranç büyükustası Magnus Carlsen bunu yaptı. Ama mesele pantolon değildi; mesele birilerinin “kurallar böyle” deyip dayattığı o anlamsız düzeni kabul etmeyi reddetmesiydi. 

5 kez dünya şampiyonu olan Carlsen, birkaç gün önce New York’taki Dünya Rapid Satranç Şampiyonası maçına kot pantolon ve ceketle geldi. Hava soğuktu, vakti azdı, öğlen yemeğe gitmiş, dönerken üzerini değiştirememiş ama düzgün bir ayakkabı giymeyi ihmal etmemişti. Ama yetmedi.

Turnuvadan attıran o kıyafet.

FIDE’nin (Uluslararası Satranç Federasyonu) kurallarına göre kot pantolon yasaktı. Kuralları koyanlar için bu, satranç tahtasında bir piyonun üç kare ilerlemesi kadar büyük bir suçtu. Cezası 200 dolardı. Ama asıl sorun şuydu: Üstünü değiştirmezsen oynayamazsın, denildi. Norveçli büyükusta Carlsen’in cevabı ise satranç tahtasındaki sessiz hamleler kadar güçlüydü: “Ben yokum.” 

Bu hareket ünlü yazar Stefan Zweig’in Satranç romanındaki Dr. B.’yi hatırlattı. O da kuralların boğduğu bir dünyada, satranç tahtasına sığınıyordu. Ama satranç, onun için yalnızca bir kaçış değil, aynı zamanda bir isyandı. Carlsen de bu turnuvada pantolonuyla değil, kendi özgürlüğüyle konuştu. Satranç tahtasında şah çekmek yerine, FIDE’nin kurallarına “şah-mat” dedi.      

TÜRKİYE FARKLI MI? 

Carlsen’in pantolonuyla başlattığı bu isyan, aslında yalnızca satranç tahtasında değil, hayatın her alanında karşımıza çıkan bir mesele. Türkiye’de de insanlar, iktidarın yaşam tarzlarına yönelik müdahaleleriyle sık sık bu türden anlamsız dayatmalarla yüzleşiyor. Yapacağımız çocuktan sofradaki içeceğimize, kılık kıyafetten eğitime, izlediğimiz filmden toplumdaki davranışımıza, seçilmişlere atanmışlara söz söyleme hakkımıza kadar uzanan müdahaleler, tıpkı satranç federasyonunun Carlsen’e dayattığı kurallar gibi, bireyin özgürlüğüne darbe vuruyor. Ama bazen bir kişi çıkar ve “yeter” der. 

Rakibi Japon büyükusta Hikaru Nakamura, Carlsen’in tavrını savunurken, “İnsanlar Magnus’u izlemek için geliyor. Onun oyunu için buradalar, kot pantolon giymiş giymemiş kimsenin umurunda değil” diyor. Doğru söze ne denir? İnsanlar satrancı bir sanat, bir zeka oyunu olarak izler. Ama birilerinin bu sanatı sıkıcı kurallarla boğmaya çalışması, o tahtanın ruhuna ihanet değil de nedir? 

Carlsen’in turnuvadan çekildikten sonra sosyal medyada kot pantolonuyla yaptığı paylaşım da bir başka zarif hamleydi. Altına “Günün Kıyafeti” yazmıştı. Mesaj açıktı: Satranç tahtasının dışında da bir bireyim. Kurallara sıkışmış bir taş değilim. 

GERİ ADIM ATTIRDI 

Peki ne oldu biliyor musunuz?  

Olayların ardından FIDE, turnuva sırasında kabul edilebilir kıyafetler listesini gevşettiğini açıkladı. Bu karar üzerine Carlsen, 31 Aralık’ta turnuvaya devam edeceğini açıkladı.   

Carlsen’in satranç tahtasında kazandığı bu zafer, Türkiye’deki herkes için de bir ilham kaynağı olmalı. Kuralları koyanlar ne kadar güçlü olursa olsun, bir bireyin özgürlük mücadelesi her zaman fark yaratabilir.   

Magnus Carlsen’in pantolonuyla yaptığı bu isyan, özgürlük mücadelesinin ne kadar evrensel olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.