Sonucunu çok merak ettiğim üç ilçe
Yarın sandık başındayız.
Sonuçlar için herkes gibi ben de nefesimi tuttum bekliyorum.
Partiler ve oluşturdukları gruplar ne kadar oy alacak, büyük şehirlerde durum ne olacak, İstanbul ve Ankara 5 dönem sonra AKP’nin elinden gidecek mi gibi sorular elbette benim de beynimi kemiriyor.
Ama İstanbul’da üç ilçe var ki, bunlarda çıkacak sonucu diğerlerinden daha fazla merak ediyorum.
Birincisi Beşiktaş.
CHP bu seçimde de yanıltmadı, asla kaybetmeyeceği bu ilçeye yine dışarıdan atama yaptı.
Oysa hepsi Beşiktaşlı 8’i kadın, 40’a yakın aday vardı.
Bu adaylar uzun süredir çalışıyordu hatta bazıları bizzat Kemal Kılıçdaroğlu’ndan söz aldıklarını bile söylüyorlardı.
Ama bunların hiçbiri etkili olmadı.
Beşiktaş, hangi CHP ağasına bırakılmışsa onun dışarıdan getirdiği biri aday oldu.
Beşiktaş seçmeni hesapta Türkiye’nin en iyi eğitim almış, en zengin, vizyonu en geniş insanlarından oluşsa da, her nedense sıra seçimlere gelince duyarlılık yok oluyor.
Sonuçta; CHP Beşiktaş’a sopa koysa seçmen yine gider onu seçer.
Bu nedenle yarınki seçimlerde de Beşiktaş’a atanan aday mutlaka seçilecektir.
Merakım şu; her şeye rağmen Beşiktaş’ta duyarlı seçmenler de varmış.
Diyorlarmış ki, “Bu kez bu duruma tepki göstereceğiz, elbette büyükşehirde yine CHP’ye oy vereceğiz.”
O halde CHP Beşiktaş’ta yine kazanacak ama oy oranı rekor düzeyde olmayacak.
Bakalım göreceğiz.
Merak ettiğim ikinci ilçe ise Şişli.
Mustafa Sarıgül aday yapılmayacağını anladığı an istifa etti ve DSP’den aday oldu.
Böylelikle “Aday yapılmadığı için küsüp DSP’ye gitti” suçlamasından biraz da olsa kendini kurtardı.
Şişli’de çok sevildiği gerçek. Seçilmesini bekliyorum.
Gerçi; CHP verdiği reklamlarda “Şişli’de, DSP ve AKP’nin toplamından daha fazla oy alacağız” diyor ama onu da göreceğiz bakalım.
Merak ettiğim üçüncü ilçe ise Çekmeköy.
İstanbul’un 39 ilçesinde yapılan kamuoyu araştırmalarında, 38 ilçede AKP ve CHP adayları çekişirken, sadece Çekmeköy’de DP ikinci görülüyor.
Tabii burada adayın adı önemli, yoksa DP bu ilçede güçlü değil.
Bu kişi daha önce Beşiktaş Belediyesi’nden tanınan, ayrıca 17-25 Aralık olayında adı geçen Hüseyin Avni Sipahi.
10 yıl önce Çekmeköy’e CHP adayı olarak başkanlığı kıl payı kaçıran Sipahi, CHP’den dışlanınca DP’den aday oldu.
“Ben burayı kazanırım” diye açıklama yaptığında açıkçası ciddiye bile almamıştım ama 39 ilçede yapılan araştırmayı gördükten sonra hem şaşırdım, hem de kazanma ihtimalinin olabileceğini düşünmeye başladım.
Tabii bu ilçede oyların bölünmesi halinde AKP yine kazanıyor.
Bakalım Çekmeköy’ün muhalif sakinleri particilik mi yapacak, yoksa AKP’ye karşı kim kazanacaksa onu mu destekleyecek? Bekleyip göreceğiz.
HOŞUMA GİDEN ŞEYLER
Futbol dünyasını sarsacak kitap
Kubilay Çelik, uzun yıllardır tanıdığım, Amerika’da gazetecilik yapmış, Türkiye’de dış haberler servislerini yönetmiş, hayli eski bir gazeteci.
Amerikan sistemi üzerine yazdığı kitap, bir ders kitabı gibi pek çok kişinin başvuru kaynağı.
Çelik, bu kez siyasetin tamamen dışına çıkarak futbola el atmış.
Son kitabı “Futbolda niye yokuz?” Türk futboluna bir neşter vuruyor.
Kubilay Çelik, futbolculardan teknik direktörlere, spor yazarlarından futbol yorumcularına pek çok kişiyle konuşarak Türk futbolunun içinde bulunduğu durumu irdeleyen bir başucu kaynak kitabı oluşturmuş.
Çelik, 81 milyonluk bir ülke olduğumuzu, Avrupa’nın en genç nüfusuna sahip bulunduğumuzu, spor tesislerinin eskiye göre mükemmel hale getirildiğini, reklam ve sponsorluklarla takımların ihya edildiğini ama buna rağmen ideal bir Milli Takım kuracak kadar futbolcu ortaya çıkaramadığı gerçeğini yüzümüze çarpıyor.
Buna isyan eden Kubilay Çelik “Avrupa’daki gurbetçiler de olmasa, takım bile oluşmayacak” diyerek futbolun ünlü isimlerine çok çarpıcı sorular soruyor.
Abdullah Avcı, Ali Gültiken, Cüneyt Tanman, Metin Tekin, Mustafa Denizli, Oğuz Çetin, Rıdvan Dilmen, Yılmaz Vural, Erman Toroğlu, Atilla Gökçe, Güntekin Onay, Mehmet Demirkol, Melih Gümüşbıçak, Oğuz Tongsir, Şansal Büyüka, Acar Baltaş, Alper Köse ile üç büyüklerin tribün önderleri Erdal Keleş (Beşiktaş) Sebahattin Şirin (UltrAslan) Yücel Aslan (Fenerbahçe); Kubilay Çelik’in sorularına çok çarpıcı cevaplar vermiş.
Futbolseverlere tavsiye ederim.
DEDİKODU
Ankara’da “milli hükümet” söylentileri
Kesin bilgi değil ama bazı çevrelerde şu konuşuluyor.
Yerel seçimlerden; muhalefet, iktidar ittifakına karşı zaferle çıkacak. Erdoğan meşruiyet tartışması çıkmasını önlemek için hemen o gece bir balkon konuşması yapacak ve “Türkiye’ye karşı büyük saldırı var, bunu hep birlikte göğüslememiz gerek. Seçimler bitti, artık el ele verme zamanı” diyecek. Daha sonra liderlerle bir toplantı yapacak ve “Milli hükümet kurmak istiyorum” diyecek. Hükümete CHP, MHP ve İYİ Parti’den isimler alacak.
Batık olan ekonomi, böyle bir milli hükümetle aşılmaya çalışılacak. Ayrıca uluslararası platformda yerle bir olan Türkiye’nin itibarı yeniden kazanılmaya çalışılacak. Bunu anlatanlar kanıt olarak şunu söylüyorlar;
Bahçeli bir ay önce “Cumhur İttifakı yüzde 51’i almalı, aksi takdirde bir meşruiyet kavgası çıkarırlar” dedi. Aynı Bahçeli, önceki gün “Erken seçim olmayacağını” söyledi.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, seçimden muhalefetin zaferle çıkacağını ama bir erken seçim istemeyeceklerini açıkladı. Erdoğan, iktidarı bırakmamak için her şeyi yapacaktır. Muhalefet ise erken seçim riskini göze almak istemez ama hükümete, bakan vererek iktidarın bir tarafını tutmak ve bazı nimetlerden artık yararlanmak ister.
KAFAMI BOZAN ŞEYLER
Bunlar bu kadar aptal olamazlar
Yurt dışında kaçak yaşayan cemaatçiler, sosyal medyada çok rahat boy gösteriyorlar.
Son günlerde dikkatimi çekiyor çünkü yandaş-tetikçi medya bu sosyal medya mesajlarını manşetlere taşıyor. Adı herkes tarafından bilinen bazı cemaatçiler, seçimlerle ilgili “yüksek fikirler” beyan ediyorlar.
Cemaatin medya kanadının önemli ismi Tarık Toros, sosyal medyada; “24 Haziran köprüden önce son çıkıştı, bu kaçırıldı, şimdi 31 Mart köprüden sonraki son çıkıştır” demiş.
Yine cemaatin medya yüzlerinden Erhan Başyurt, “31 Mart sonucu Ankara’nın paniğe kapılmasına yol açmalı, içte ve dışta hareket sağlanmalı” diye mesaj atmış.
Cemaatin kaçaklarından Ekrem Dumanlı ve Emre Uslu zaten uzun süredir “AKP’ye oy vermeyin, biz geliyoruz” mesajlarıyla dolduruyorlar sosyal medyayı.
Bütün bu mesajların muhalefete yaramayacağı, hatta tam ters etki yaratacağını herhalde bu isimler de biliyordur.
Bunlar aptal olmadıklarına göre, asıl amacı görmek çok kolay.
Çünkü bu tipler aslında en iyi anlaşacakları yerin, mevcut iktidar olduğunu biliyorlar.
Ayrıca zaten bütün kavga görüntüsüne rağmen cemaatle iktidarın arasının o kadar bozulduğuna da ben ihtimal vermiyorum.
Muhtemelen el altından görüşmeler sürüyor.
Cemaatin önemli isimlerine yönelik hiçbir şey yapılmıyor olması da bence bunun kanıtıdır.
ŞAŞIRDIM
Erdoğan, belediyelerin çoğunun batık olduğunu söylüyor
Seçimi kendisi için bir “beka sorunu” olarak gören Erdoğan, bu uğurda kendi belediyelerini bile yerle bir etmekten çekinmiyor.
“Ya şu anda belediyelerin çoğu batık, bitik. Personelinin maaşını ödeyemiyor” diyor Erdoğan.
Belediyelerin büyük çoğunluğu AKP’li olduğuna göre, bu aynı zamanda çöküşün de ilanı değil midir?
Erdoğan, seçime iki gün kala yaptığı konuşmada, “Yerel seçimler bitecek, bunlar sanki Türkiye’nin ekonomisini düzeltecek. Türkiye ekonomisinin sorumlusu benim ben. Şu anda devletin başında kim var? Tayyip Erdoğan var. Kim var? 14 tane bakanı var. Kim var? Yardımcıları var” diyerek yerel seçimin önemli olmadığını, verilecek oylarla kendi yerini sağlamlaştırmayı amaçladığını da göstermiş oldu.