Suriye’de, Irak’ın Kuzeyi’nde farklı gelişmeler oluyor. Yıllar önce “PKK, Suriye’de Ordu kuruyor” diye gazetemizde manşet olan yazıma, “Bunların gerçekle ilgisi yok” diye karşılık verenler, Cumhurbaşkanı’nın benzer açıklamayı yapmasından sonra, ordu mevcudunun 60 bin civarında olduğunu yazmak, söylemek zorunda kalmıştı. Şimdi, Suriye’nin Kuzeyi’nde devlet kuruluyor. Tamamen YPG-PKK denetiminde 11 Haziran’da seçim yapılması gündemde. Kuşkusuz, bu gelişmeler ülkemizin radarında. İlgili bakanlıklar tam bir uyum ve eşgüdüm içinde. Ne zaman hangi adım atılması gerekiyorsa, onun planlamasını yapmış.

Suriye’de PKK’nın adı PYD, silahlı gücünün adı ise YPG. Salih Müslim, PYD’nin başkanıydı. Arandığı dönemde ülkemize geliyor, “kırmızı halı” serilerek karşılanıyordu. Şimdi, onun adı bile anılmıyor. Yerini başka isimler almış.

NASIL BİR SEÇİM?

Terör örgütünün, “Toplum Sözleşmesi” adı altında Anayasa yapma girişimi vardı. PKK’nın başı Abdullah Öcalan’ın yıllar önce gündeme getirdiği konfederal yönetim öngörülüyor. Bu çalışmaların, batı ülkelerinin dikkatini çekmek için yapıldığını yorumlayanlar da var. “Toplum Sözleşmesi” için “Suriye Demokratik Güçleri–SDG” referans veriliyor. Aslında SDG diye bir ülke yok. Suriye Arap Cumhuriyeti var. Yani, sözde Anayasaları olmayan bir ülkeyi referans veriyor.

Aslında PKK-PYD’nin 2017 yılında da seçim sözü vardı. Türkiye’nin harekatları, indirdiği darbeler sonrasında bunun genel seçime evrilmesi mümkün olmadı. O dönem üç kantonda seçim yapılmıştı. Şimdi seçim yapılacak kanton sayısını 7 olarak açıklıyorlar. Seçim yapılacak kantonlardan birisinin adı Fırat. Ama, Suriye’nin Fırat adlı bir vilayeti yok.

5 YIL İKAMET KOŞULU

Kimin oy kullanacağı, kimin seçime katılacağı PYD’nin kontrolünde. Normalde 18 yaşında olan herkesin oy kullanma hakkı olmalı. Ama, özerk yönetim, oy kullanılabilmesi için o kişinin 5 yıldır aynı yerde ikametini zorunlu kılıyor. Ama çatışmalar nedeniyle yer değiştirenler doğal olarak bu işin dışında kalıyor.

Kürtlerin çoğunlukta olduğu yerlerde Arap nüfus hiç bir şekilde oy kullanamayacak. Seçime partilerde ya da bireysel olarak aday olmak isteyenlere onayı Yüksek Seçim Konseyi verecek. 16 kişiden oluşan konseyde biri kadın, biri erkek “Eş başkan” görev yapacak. Özgeçmişleri incelendiğinde iki başkanın da terör örgütünün aktif üyeleri olduğu belirtiliyor.

Bir belediye başkanı seçildiğinde demokratik bir şekilde başkanlık yapabilecek mi? Bu da zor. Çünkü PYD’nin güdümünde “Belediye Başkanları Birliği” oluşturuluyor, başkanların üzerinde terör örgütünün baskısı olacak. “Toplumsal Sözleşme” özerk yönetimin idari yapılanması gereği her yerde “Halk Meclisi Yürütme Kurulu” bulunacak. Belediyeler de “Halk Meclisi” ile eşgüdüm içerisinde çalışılacak.

 ABD, BU İŞİN NERESİNDE

ABD’nin bir Kürt Devleti kurma planının olduğu biliniyor. Seçim yapılmasını ABD’nin teşvik ettiği bilinmesine rağmen, ABD Dışişleri Bakanlığı 11 Haziran seçim sürecini desteklemediğini açıkladı. ABD, bu terör örgütünün devletleşmesi projesinin arkasında olsa da, zamanlama olarak seçimin arkasında olmadığı izlenimi veriyor.

ABD, PKK’yı kendi çıkarına kullanırken, belli şartları belirliyor. PKK’nın bu yapmak istediği, ABD’nin şimdilik öngördüğünden fazla. Öyle olmasa, ABD’liler bir yandan da Türkiye ile müzakere sahasını açmazdı. Ancak, şu andaki bölgedeki durum, ABD’nin müsaade ettiğinin çok ötesinde. PKK, kendi ajandasını dayatıp Suriye’de, ABD’nin verdiğinden fazlasını almaya çalışıyor. ABD 20 verdiyse, terör örgüt 40 istiyor. 11 Haziran’da seçim yapılırsa ABD bunu gayrimeşru olduğunu açıklayacak mı? Türkiye, en çok buna bakacak.

SEÇİM ERTELENMEZSE TÜRKİYE’NİN TUTUMU

PKK-PYD’nin seçim kararını Barzani “Kendisine karşı bir operasyon” olarak görüyor. Arap grupların rahatsızlıkları var. Diplomatik kaynağa, “11 Haziran seçimi önlenebilir mi?” diye sorduğumda cevabı şöyle oldu: “Nasıl ki Barzani’nin 2017 referandumu bir gece önce engellendiyse, bu da öyle olabilir. Seçim yapılsa da asla meşruiyetini kabul etmeyeceğiz. ABD, yıllardır terör örgütünü silahlandırıyor, eğitiyor, örgütlüyor. Buna rağmen ABD’nin bu sözde yerel seçime karşı çıkmasının yine de yüzlerce nedeni olabilir. Barzani’ye yakın partilerin tamamı seçimi boykot ediyor. Kamışlı’da ofisleri ateşe verildi, adamları kaçırıldı. PYD ‘Hep bana, hep bana’ deyince kendileri aralarında uzlaşamadılar. ABD, ‘Ülkenin durumu seçime uygun değil’ derken aynı zamanda Şam yönetiminin 15 Temmuz’da yapacağı seçimin de Birleşmiş Milletler (BM) kriterleri gerçekleşmiyor diye ‘sakat olacağını’ ilan ediyor.

CEZASIZ KALMAYACAĞINI BİLSİNLER

PKK/PYD seçimi aslında 30 Mayıs’ta yapmayı planlamıştı. Ancak PYD’nin güdümünde olan Arapların desteklediği Suriye’nin Geleceği Partisi seçime girsin diye seçim tarihini 11 Haziran’a ertelemişlerdi. Bize göre, seçim ertelenebilir. Ertelenmezse, Türkiye, BM’nin 2254. maddesini gerekçe göstererek bunun meşruiyetini dünya gündemine taşır.

‘PKK’nın seçimleri ertelemesi ya da ertelememiş olması güvenli bölgelere olası PKK/PYD saldırısına neden olabilir mi?’ diye merak ediliyor. Evet, olabilir. Bize yansıyabilir. Ama PYD bunun cezasız kalmayacağını da bilir. Bir yaparsa karşılığı misliyle verilir.

PKK/PYD, Avrupa’ya dönük propagandasında, ‘Türk Silahlı Kuvvetleri’nin altyapılarını vurduğunu, en az 10 yıl geriye gittiklerini, felç olduklarını söylüyorlar. Aslında para istiyor. Onlara siyaseten en büyük darbe, ABD vergi mükelleflerinden gelecek. ‘Biz sana para veriyoruz, onu PKK’ya harcıyorsun. Türkiye’de vuruyor’ diyebilirler.”

AŞİRET TOPLANTILARINDA PARA KONUŞUYOR

Türkiye, Suriye ve Irak’ın kuzeyini boş bırakmıyor. Aşiretlerle toplantılar yapılıyor. Kuşkusuz, karşı tarafın da benzer çalışmaları var. ABD, masaya cebinde parayla oturuyor. Türkiye, silahlı güç kullanması gereken yerde gerektiği kadar güç kullanıyor.

Türkiye, seçimin uluslararası hukuka aykırı olduğunu Rusya ve İran’a da anlatıyor. Şam da geçen ay Baas Partisi’nin kongresi vardı. Sonuçlarından birisini de “Özerk Yönetimle arayı bulmak” olarak açıklandı. Türkiye’nin bakışı, “Bir kişinin seçilmiş olması, onun terörist olmasını engellemez, değiştirmez.”

Suriye, ülkemizde bulunan 3,5 milyon sığınmacıyı geri çekebilecek güvenlik ortamı oluşturursa zaten aramızda önemli bir sorun kalmayacak. Bu nedenle, Suriye’nin “Topraklarımızdan çekilin” demek yerine Türkiye’deki Suriyelilere güvenlik güvencesi verilmesi gerekiyor.

Türkiye’nin ABD’den isteği, PKK’nın merkezi Kandil’in kapatılması, teröristlerin Türkiye’ye teslim edilmesi. Olur mu? Olmasa bile Türkiye, o bölgeleri yaz döneminde de yine boş bırakmayacak, operasyonlarını sürdürecek.