Yolda yürürken çevreme bakıyorum; hep asık suratlı insanlar. Gülen yok! “Toplum olarak gülmeyi mi unuttuk yoksa?” diye düşünüyorum!
Gazeteleri okuyor, TV haberlerini dinliyorum... Hep kavga, dövüş, karşılıklı hakaretler, cinayetler, kadına şiddet!
Ne kadar çok öfke ve kin birikmiş insanlarımızda...
Siyasiler dahil, hemen herkes birbirlerinin gözünü oymaya çalışıyor.
Bu arada “İdam isteriz!” diye bağıranlar da az değil!
Neden bu hale geldik?
Nedir kavgaya, şiddete bu tutku?
★★★
Devleti yönetenler Anayasa’yı hiçe sayıyor, Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını dinlemiyor... Ee, öyle olunca da “Balık baştan kokar” misali vatandaş da yasaları hiçe saymaya başlıyor!
Ülkede din istismarı ve cehalet diz boyu...
Dini referans yapıp bir takım hurafeler uydurarak halkı aldatmaya çalışan sahtekârlar var. Cennette arsa bile pazarlıyorlar!
Devleti borç batağına gömerek Duyun-u Umumiye gibi, alacaklı ülkelerin kurduğu yüzkarası bir kuruluşun elinde oyuncak olan ve Osmanlı ülkesine 1,5 milyon kilometrekare toprak kaybettiren 2. Abdülhamit’i vatan kahramanı ilan eden, tarih bilgisi kıt valilerimiz var.
Milletin aklıyla dalga geçen bu tür sözde ulemalar, insanı dinden imandan çıkartıyor!
★★★
Daha da hazin olanı, dünyada çocuk yoksulluğunda 2’nci sırada olmamız...
Enflasyonda 1’inci, yoksullukta 2’nci olmanın itibarı ne kadardır acaba?
UNICEF (Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu) verilerine göre çocuk yoksulluğunda dünya 1’incisi Kolombiya, dünya 2’ncisi ise Türkiye...
OECD (Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü) verilerine göre de (topluluğa üye olan 38 ülke arasında) yüzde 58.9 enflasyonla ilk sıradayız.
Açıklanan 2023 verilerine göre Türkiye’de 7 milyon 600 bin çocuk yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Her 5 çocuktan biri okula aç gidiyor.
Ülkemizin geleceği olan gençlerimiz işsizlikle boğuşurken, çocuklarımız da açlığın pençesinde kıvranıyor.
Çocuk sağlığı uzmanları “Birçok çocuğumuz, açlıktan kaynaklanan zihinsel ve fiziksel gelişimlerinde yavaşlama yaşıyor, öğrenme güçlüğü çekiyor” görüşünde!
Sormak lazım: Bu hazin durumdan sorumlu olanların vicdanları biraz olsun sızlıyor mu? Utanma duyguları var mı?
Yoksa “Saldık çayıra, Mevlam kayıra” mı diyorlar?
Metin Yılmaz’a veda...
Her ayrılık üzücüdür... Sevilen kişilerin ayrılışı ise daha da üzücü!
Dün SÖZCÜ’de hepimize hüzün veren bir veda mektubu yayınlandı.
17 yıl bu gazeteyi başarıyla yöneten Genel Yayın Yönetmeni’miz Metin Yılmaz, yazdığı ayrılık yazısında:
“Çok sevdiğim gazetemle yollarımı ayırıyorum. Bana bu yolu açtıkları ve özgürce yayın yapmamı sağladıkları için rahmetli büyüğüm, ağabeyim, dostum Ertuğrul Akbay ve Sayın Burak Akbay’a teşekkür ederim. Çalışma arkadaşlarıma ve bizi 1’inci gazete yapıp zirveden indirmeyen okurlarımıza hoşça kalın diyorum.” diyerek gazeteye veda etti.
Yaklaşık 40 yıldır tanıdığım ve bu süre içinde birçok gazetede beraber çalıştığım Metin kardeşime yeni hayatında da başarı, sağlık ve esenlik diliyorum.
TEBESSÜM
“Rüşvet almayan şerefsizler!”
LDP eski Genel Başkanı Cem Toker’den fıkra gibi bir (X) mesajı:
“Yıllar önce Washington’da bir ülkenin diplomatı anlatmıştı:
‘Rüşvet Endeksi’ yayınlanıyordu...
Baktık, en çok rüşvet alıp/veren ilk 3 ülke arasında çıkıyoruz.
Araştırma yapan kuruma rüşvet teklif ettik!
‘Bizi ilk 3’ten çıkarın’ diye...
‘Kabul etmedi şerefsizler!”
GÜNÜN SÖZÜ
Kısmetse gelir Hint’ten Yemen’den, değilse ne gelir elden?