DEVA Partisi kurucularından, Ekonomist Prof. Dr. Yereli ülkede yaşanan ekonomik krizi değerlendirdi...


Ahmet Burçin Yereli, iktidarın ekonomideki yanlış politikaları yüzünden, halkın perişan olduğunu söyledi. “Türkiye elindeki ve yedek şarjöründeki bütün mermileri boşalttı” diye konuştu.


Yapılan son kamuoyu araştırmalarının hepsinde vatandaşın bir numaralı sorununun zamlar ve özellikle ödenemeyecek kadar yüksek oranlardaki elektrik zamları olduğu ortaya çıkıyor. Halkın yüzde 80’i maddi çöküş içinde ve “Bıçak kemiğe dayandı” diyor. Vatandaş “Ayı nasıl tamamlayacağız” diye düşünürken Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan “yastık altında veya kolunuzdaki altınlarla ülkeye katkıda bulunun” çağrısı geldi. Eyvah, devlet acaba kadınların elindeki, kolundaki altınlara da mı muhtaç durumda? Acaba bu çağrıya kaç kişi uyacak? Cumhur İttifakı ortağı Devlet Bahçeli’nin de “Haklı tepkilere kulak verilmeli” dediği elektrik zamlarında sorumlu kim? Marketler, temel gıda ürünlerinde Erdoğan’ın istediği yüzde 7 fiyat indirimini yapabilir mi, yapmazsa ne olacak? Bunlar ve gündemdeki diğer önemli konuları DEVA Partisi kurucularından ve Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyesi, Ekonomist Prof. Dr. Sayın Ahmet Burçin Yereli’yle konuştum.

- Cumhurbaşkanı Erdoğan “temel gıda ürünlerinde KDV’yi biz 7 puan indirdik, marketlerden de yüzde 7 indirim bekliyoruz, toplam yüzde 14 olur. Yapmazlarsa üzerlerine çok farklı gideceğiz” dedi. Marketlerin üzerine nasıl gideceklerdir?

Devlet kendisi yüzde 7’yi almaktan vazgeçebilir. Bütçe hakkı ulusundur, milletindir, halkındır. Devletin piyasaya “Sen de karından yüzde 7 indireceksin” dediği andan itibaren bu “piyasa hukukuna doğrudan müdahale”dir. Siz KDV’yi yüzde 8’den yüzde 1’e çektiğinizde piyasada üretici kendisinin üstleneceği 7 liralık KDV dolayısıyla malını daha pahalıya satmak isteyecektir.

- Bunun yerine ne yapılması gerekiyordu?

Alınan KDV ile ödenen KDV’yi birbirine yakın tutmanız lazım. Eğer yüzde 8’lik KDV’yi yüzde 1’e çekmeye niyetlendiyseniz perakendecinin üstleneceği KDV’yi de düşüreceksiniz. Bakın, devletin aldığı KDV değişmiyor biliyor musunuz? Devlet burada yüzde 18 KDV’yi perakendeciden alıyor, devletin yüzde 18 KDV tahsilatından elde ettiği vergi cebine giriyor, aradaki farkı perakendeciye yüklüyor.

- Halk “İktidar milletle dalga geçiyor, KDV indirimi fiyatlara yansımadı, daha da zor durumdayız” diyor, Aralık’tan beri “Enflasyondaki köpüğü alacağız” dendi, fiyatlar bir türlü düşmedi. Dolar eskisine göre düştü ama o da fiyatları etkilemedi. Neden doların yükselmesi enflasyonu arttırırken düşmesi enflasyonu azaltmıyor?

Türkiye elindeki; şarjöründeki ve yedek şarjöründeki bütün mermileri boşalttı, 128 milyar döviz rezervini tüketti. Üzerine de yaklaşık 60 milyar dolara kadar çıkan bir açık oluştu Merkez Bankası rezervlerinde. Yani 180 milyar dolar civarında bir parayı yaktı bitirdi, şimdi bu 180 milyar dolar parayı yerine koymak için bir takım hamleler yapıyor ve piyasaya gerektiğinde, gerektiği şekilde müdahalelerini yapamıyor. Bunun üzerine bir de bu hatalı politikalara Merkez Bankası yönetimi, faizle ilgili farklı, yanlış, gerçek hayatla hiçbir ilgisi olmayan bir faiz anlayışına girdi. Tabii onun yanlışlığı da döviz kurunu tetikledi, bir anda çok yüksek döviz hareketleri gördük. Şimdi bu çok yüksek döviz hareketlerinin fiyat etkisini görüyoruz, fiyatlar üzerinde bir baskı oluşturdu, bütün maliyetleri arttırdı. Biz kapalı ekonomi değiliz ki dövizdeki artıştan etkilenmeyelim. Enflasyonun köpüğü ne demek ben onu hiç anlamadım, enflasyon ya vardır, ya yoktur, iktisatta enflasyonun köpüğü diye bir tanım yok! Ya enflasyonla mücadele edersiniz, ya etmezsiniz, biz şimdi köpükle mi mücadele ediyoruz?


Prof. Dr. Ahmet Burçin Yereli, Hacettepe Üniversitesi’nde 2009-2011 yılları arasında İktisadi Ticari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümü Başkanlığı yaptı. 2011-2014 arasında aynı fakültenin Dekanı olarak görev aldı. Halen üniversitenin Maliye Bölümü’nde Öğretim Üyesi’dir...


MALLARI MI ALACAKSINIZ?

- Sayın Yereli, marketler de indirim yapmazsa üzerlerine çok farklı gideceğiz ne demek, bunu daha önce hiç duymamıştık, marketlere zabıta mı konacak?

1979 yılında Cumhuriyet tarihinin en ağır enflasyonlarından birini yaşamıştık, O dönemdeki siyasi iktidar Türkiye’de “tavan fiyat” uyguladı, sonunda ne oldu biliyor musunuz; karaborsa çok hızlı bir şekilde yayıldı, güçlendi ve karaborsacılık öyle bir noktaya geldi ki belediyeler karaborsayla mücadele etmek için karaborsacıların depolarını basıp ele geçirdikleri peynirlere, zeytinlere el koydu. TANSA’lar böyle kuruldu. Perakende zincirlerinin ortaya çıkış tarihi açısından önemlidir. Şimdi 40 sene sonra fiyat kontrollerini konuşuyoruz, “üzerlerine gideceğiz”, ne yapacaksınız? Ellerindeki malları mı müsadere edeceksiniz, tavan fiyat mı koyacaksınız, bu nereye gidecek? Yani siz ekonomide fiyat kontrolüne başlarsanız, piyasadaki kontrollerin ardı arkası kesilmez, bir süre sonra kayıt dışı ekonomiyle mücadele etmek zorunda kalırsınız. Büyüyen kayıt dışı ekonomi sizi yutar bitirir.

ABD Merkez Bankası faiz artırımına giderse


- “Merkez Bankası faizi istediği kadar indirsin artık dolar yükselmez” görüşünü duyduk, neden yükselmez?

Bunu ben de okudum ama bilimsel olarak ispat edecek bir açıklama görmedim. Faiz indirilince doların yükseldiğini gördük, hepimiz böyle olacağını da söyledik ama o dönemde Merkez Bankası yönetimi kimseyi dikkate almadan bu süreci deneyeceğiz dedi, olmadığını gördü. Şimdi faizi sabit tutarak devam ediyor. Asıl konuşmamız gereken şu; Amerikan Merkez Bankası faiz artırımına giderse ne yapacağız? Amerikan dolarının değer kazanması demek, şu anda kur korumalı mevduat hesabına aldığınız o kadar parayı döviz artışıyla aradaki farkı Hazine’den finanse etmek, yani borçlanarak, para basarak veya vergi toplayarak ödemeleri yapmak zorunda kalırsınız. Doların artması; ödeyeceğimiz akaryakıtın, elektrik, doğalgaz faturalarının artması demek, evimize giren her şeyin artması demek. Şu an bizim reel gelirleri 2-2,5 katına çıkarmamız gerekiyor ki 5 yıl önceki satın alma gücünü elde etsin.

Tarkan’ın şarkısının ne anlattığı değil dinleyenin ne anladığı önemli


- Tarkan’ın “Geççek” şarkısı bir gecede tüm ülkenin ilgi merkezi oldu. Dinleyen herkesin esprili ve zekice bulduğu bu şarkıyı dinlediniz mi?

Tabii dinledim ve beğendim, zaten dinlemeyen kalmadı sanıyorum. Pandemiden sağlığa her konuda Türkiye’nin yaşadığı sorunlara tercüman olmuş. Aslında onun neye tercüman olduğu değil, dinleyenin ne anladığı önemli. Görünüşe bakılırsa dinleyen herkes aynı şeyleri anlamış gibi. Gerçekten güzel ve esprili bir şarkı!

DEVA Partisi lideri Ali Babacan, parti kurucularından Ekonomist Ahmet Burçin Yereli ile birlikte...

6 MUHALEFET PARTİSİ İKTİDARA GELİRSE ELEKTRİK FATURASINI NASIL DÜŞÜRECEK?


- Son anketlerde halkın yüzde 80’i zamlardan şikayetçi ve maddi çöküş içinde. AKP’nin yerinde bir başka hükümet olsaydı yine bu noktaya gelir miydik?

Dövizin bu noktaya gelmesi söz konusu olmayacağı için tahribat bu kadar büyük olmazdı. 128 milyar dolar döviz rezervi olan bir ülkede doların 2,5-3 liralardan 13-14 liralara gelmesine müsaade etmezdiniz. Doğru yönetir, kuru belli bir dengede tutardınız, akaryakıt ve enerji fiyatlarındaki küersel dalgalanmalar sizi de Avrupa’yı etkilediği kadar etkilerdi. Almanya’yı, Hollanda’yı örnek veriyorlar, oralarda da fiyatlar arttı da, oradaki hane gelirleriyle elektrik maliyeti Türkiye’yle aynı mı Allah aşkına!

- Zamların sebebi elektrik dağıtım şirketlerinin özel şirket olmasına bağlanıyor, bunlar tekrar devletleştirilebilir mi?

Bir şeyi devletleştirmek istiyorsanız buna kılıf bulursunuz. Yugoslavya bunu yaptı, ne oldu? 50-60 yıl fakirlikle yönetilen, sonra da iç savaşla paramparça olan bir ülke oldu. Türkiye’de, yap-işlet-devret modeliyle verilmiş işletmeleri kamulaştıracağım dediğiniz zaman önce bunun çok kolay olmadığını bilmeniz lazım.

- DEVA’nın da içinde bulunduğu 6 muhalefet partisi iktidara geldiğinde elektriği düşürmek istese önce ne yapacak?

Önce dış maliyetlere bağlı olarak artan elektrik fiyatlarında döviz kurundan kaynaklanan baskıyı hafifletecek döviz politikalarını izleyeceksiniz. Önce dövizi kontrol altına alacaksınız, sonra da reel gelir seviyesini yükselteceksiniz. Kurumlara da itibarının tekrar kazandırılması ve rahat bırakılması gerekiyor.

- 128 milyar $ kaybolmuşsa o kadar parayı nasıl geri getireceksiniz?

Şimdi biz bu 128 milyar doların kaybını görüyoruz ama bu 128 milyar doların nereye gittiği, hangi kamu bankalarına, özel bankalara aktarıldığı, nerede kullanıldığı bilinmiyor. Eğer bunlarla ilgili hesap inceleme komisyonları bulunursa bu tespit edilir, bu paranın nerede heba edildiği anlaşılır.

- Cumhurbaşkanı Erdoğan “Bu gemide hep birlikteyiz, yükü de birlikte sırtlayacağız” dedi. Bu konuda görüşünüz nedir? Herkes gemide eşit şartlarda mıydı?

Neyi sırtlıyoruz, krizi mi? Netice itibarıyla Anadolu’daki 84 milyon her seferinde beraber sırtlıyoruz, mesele beraber sırtlayacağımız bu durumlara gelmemek. Hep birileri bozuyor, 84 milyon topluca sırtlamaya kalkıyoruz, bir kere de bozulmasın da sırtımızdaki küfenin yükü hafiflesin. Tabii gemi batarsa kaptan köşkü, birinci sınıf, ikinci, üçüncü sınıf yolcuları dahil hepimiz gideceğiz, onun için nerede olursak olalım gemiyi yüzdürmemiz lazım ama aslında hepimizin eşit şartlarda olması lazım, biz onu savunuyoruz.

Başka bir hükümet buna izin vermezdi

‘Altınınızı verin’ çağrısını kimse dinlemez


- İktidarın “elinizdeki altınları getirin” çağrısı için ne diyorsunuz? Döviz için de geçerli mi bu, kaç kişi dolarını bozdurup kur garantili TL hesabı açtırdı?

İnsanlar devletin geleceğe yönelik politikalarına güvenmediği için “ben kendi geleceğimi güvenceye alayım” diye altın tutar. Altın konusundaki bu çağrıyı kimse dinlemez. Döviz konusunda da rakamlar çok net ortada. Türkiye’deki döviz tevdiat hesaplarından bozulan 16 milyar dolar civarında bir para var. Bu paranın 10,5 milyar doları da şirketlerden geliyor. Şirketler biliyorsunuz Ekim, Kasım, Aralık aylarında döviz pozisyonunda tuttukları paralardan dolayı ciddi anlamda kambiyo karı elde ettiler. Şimdi bu “kur korumalı mevduat” o elde ettikleri kambiyo karının ilk geçici vergi beyannamesi döneminde ödeyecekleri vergiyi istisna ediyor. Siz o parayı kur korumalı mevduata çevirirseniz, hem dövizinizi garanti altına alıyorsunuz, hem de Merkez Bankası’nın şirketler için süreyi 6 ay olarak uygulaması nedeniyle şirketler yüksek vergi ödememek için paralarını bu şekilde muhafaza ediyorlar.