Herkes Daron Acemoğlu’ndan bahsediyor.

Kimi övüyor, kimi eleştiriyor!

Gerçek olan şudur:

Bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının NOBEL Ekonomi Ödülü’nü kazanması, ülkemiz adına övünülecek bir durumdur.

Nobel Kimya Ödülü’nü kazanan Aziz Sancar gibi Daron Acemoğlu da Türkiye topraklarına doğmuş, Amerika’da dünya çapında başarıya ulaşmış özbeöz bizim insanımızdır.

Onun, “Siyasal gücün dar bir çerçevede ele geçirilmesi ve bu şekilde yoğunlaşması yoksulluğun nedenidir.” şeklindeki sözleri Türkiye’nin gerçeğini yansıtıyor!

Ülkemizin gururu olan Ermeni kökenli vatandaşımız Acemoğlu’nu eleştirenler onun “Liberal bir Anti Kemalist” olduğunu ileri sürüyorlar.

Öyle midir? Bence değil!

Daron Acemoğlu “Why Nations Fail” (Ulusların Düşüşü) adlı kitabında:

“Türkiye’de Atatürk döneminde yapılan tüm devrimler halkın rızasıyla değil, dayatmayla gerçekleştirildi” derken, akademisyen olarak bir saptama yapıyor.

Atatürk, devrimleri yaparken elbette ki, halka sormamıştır. Sorsaydı hiç bir devrimi gerçekleştiremezdi!

O sadece Kurtuluş Savaşı’nı kazanmamış, genç bir devlet kurmuş, bir ihtilal, bir devrim yapmıştır.

Rejimi değiştirirken, yüzde 94’ü okuma yazma bilmeyen bir toplumda referandum yapabilir miydi? Yapsa da başarıya ulaşabilir miydi? Bu mümkün değil!

Tarih boyunca tüm ihtilaller böyle olmuştur.

Bence, Daron Acemoğlu, kitabında bunu anlatmak istiyor.

“Atatürk devrimleri, yapılan halk oylamaları sonucu halkın rızasıyla gerçekleşti” diye yazsaydı doğru mu olurdu?

Hem yalan, hem yanlış olurdu!

Benim yorumum şu: Acemoğlu Türkiye’yi anlattı, Nobel’i kazandı!

★★★

Nobel Akademisi “Ekonomi bilimlerinde bu yılın ödül sahipleri, uluslararası refah farklılıklarını anlamamızda yardımcı oldular” diye açıklama yaptı.

Türkiye’de çöken kurumlarla sefaletin aynı paralelde gitmesi Daron Acemoğlu’nun “Kurumlarla refah arasındaki ilişkiyi” anlatan teorisinin doğruluğunu ortaya koyuyor.

Acemoğlu bu toprakların insanı... Bizden biri... Onun tespitleri, bizim iktidara yol gösterir mi, bilemiyorum.

AKP iktidarı inadı bir yana bırakıp, Nobel ödüllü vatandaşımız Daron Acemoğlu’nun fikirlerinden faydalansa iyi olur diye düşünüyorum.

Acemoğlu’na göre “İktidarların yurttaşlarına karşı sorumlu, duyarlı olması refaha ulaşmanın anahtarıdır.”

Bizdeki yoksulluğun sebebi, durumun bunun tam tersi olmasıdır!

Numan Bey’in niyeti!

Anayasa’nın 3’üncü maddesinin değiştirilmesini istediği için ağır eleştirilere uğrayan Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un davranışını farklı yorumlayanlar da var. Ankara’da siyaseti çok yakından izleyen gazeteci bir arkadaşım şöyle bir mesaj yolladı:

Herkes Numan Kurtulmuş’un niyetini konuşuyor, tartışıyor.

Olaya bir de tersten bakmak lâzım.

Eğer niyeti gerçekten 3’üncü maddeyi değiştirmek olsaydı, Numan Bey gibi siyasette çok deneyimli bir kişi, uluorta o lâfı eder miydi?

Bana kalırsa Numan Bey o sözü söyleyerek “Yeni Anayasa” çalışmalarını zora soktu! Tayyip Bey’in hiç istemediği bir şey bu...

Numan Kurtulmuş’un birkaç gün önce Saray’a çağrıldığını duydum. Sert bir şekilde uyarılmak içindir sanıyorum!”

TEBESSÜM

Kaybolan köpek...

Temel, arkadaşı Dursun’a dert yanar:

“Hani benim beyaz tüylü güzel, küçük bir Kaniş köpeğim var ya...”

“Evet, var!”

“İşte o iki gün önce kayboldu, bir türlü bulamıyorum!”

Dursun “En iyisi, sen hemen gazeteye bir ilan ver” der.

Bu öneriye kızan Temel:

“Salak salak konuşma lan!” der “Benim zavallı köpeğim okuma bilmez ki!”

GÜNÜN SÖZÜ

Ülkemiz dikenli ama dikenler arasından güller de yetişiyor.