600 milletvekili arasından Cemal Enginyurt hariç kimse çıkıp bir yandan zamlı emekli vekil maaşı bir yandan da zamlı vekil maaşı, 145 bin lira alıyorum ama 7500 lira alanlardan utanıyorum demedi!
21 yıldır memleketi tek başına idare eden Erdoğan Macaristan’dan dönerken, ‘kadrolu’ gazetecilere sanki ana muhalefet partisinin başıymış, sanki iktidar koltuğunda oturan başkasıymış da düşüncesizlik ediyormuş gibi yaparak, “Memurlarımıza zamlar gelirken emeklilerimize hiçbir şey gelmemesi olacak bir şey değil” diyebildi!
Kadrolu gazeteciler de ‘insaf yahu’ demeden ve sürünen emeklilerden utanmadan köşelerine, manşetlere taşıdı lafı, ama şöyle... Başkan emeklilere müjde verdi!
Yağcılıkta sınır ve de sinir tanımayan AKP’li vekil Hüseyin Yayman üç gün önce “Erdoğan, ikinci Atatürk’tür” demedi mi?
Diyecek laf çok da ceremeye verecek para yok! İçinde utanma olmayan binlerce örnek arasından hangisini yazalım?
***
Güzel İnsan Modeli kitabında Nevzat Tarhan şöyle demiş... Utanmanın değersizleştirilmesi toplum sağlığı üzerinde kalıcı etkiler bırakır!
Siyasetten mahallenize, işyerinden metrobüse çevrenize, memlekete bir bakın, toplumun sağlığı nasıl?
Her fırsatta dinden imandan söz edip, kendileri dışındakilere utanmadan kafir diyenler, Hz. Muhammed bakın ne diyor... Utanmadığın zaman, dilediğini yap!
Siyaset felsefecisi Hannah Arendt İnsanlık Durumu kitabında, “Samimi bir özür utanç, pişmanlık ve suçluluğu temsil eder ve topluma gelecek için barış vaat eder” diyor. Yani samimi şekilde utanan affedilebilir demek istiyor ve soruyor: Yaptıklarından utanç duymayan bağışlanabilir mi, bağışlanma olmadan utanç biter mi?
Bazı felsefeciler ise şöyle bir saptamada birleşiyor... Suçtan övgü ve gurur çıkartmak utancı yok ediyor, topluma ve kişilere yıkıcı zarar veriyor! Bu duruma ar perdesinin yırtılması diyoruz!
İnsanda utanma nasıl azalıyor diye de araştırılmış. Sonuç şaşırtıcı ama çok basit: Kibir arttıkça!
Kariyer yönetimi günümüzde önemli bir meslek haline geldi. Bu mesleği yapanlar iş arayanlara olduğu gibi eleman arayanlara da akıl veriyor. Patronlar için son moda bir öneri var, utanma duygusu olan insanları işe alın!
21. yüzyılda kamusal hakikat konusunda yaygın kullanılan bir terim, Oxford Sözlükleri tarafından 2016 yılında yılın kelimesi seçildi. Post-truth... Anlamı gerçek sonrası, bence daha doğrusu hakikatin önemsizleştirilmesi!
Hakikatin önemsizleştiği dünyada insanlar utanma, arlanma olmadan rahatça yalan söyleyebiliyor, söylediği yalanlara önce kendisi ve ardından başkaları da inanıyor. İnanılan yalan sayısı arttıkça insanda, toplulumda kimlik bunalımı alıp başını gidiyor.
Her seviyede insan, okumuşu okumamışı, zengini fakiri, kahvede pişpirik oynayanı siyasetçisi, erkeği kadını uzmanların deyimi ile gözlerimizin içine baka baka yalan söylüyor, üstelik bu durumdan zerre rahatsızlık, utanç duymuyor!
***
Geriye dönüp kısa yazarlık arşivime baktım, utanmakla ilgili epeyce şey yazmışım. Sadece bu yıl Mart, Temmuz ve Ekim ayında başlığında ‘utanmak’ olan üç yazı var.
Bu son utanma yazısı neden icap etti o zaman?
Kafasına euro ve dolarlardan bigudi yapan, yenebilir saflıkta altınsız kahve içemeyen, düzenledikleri çılgın partilerde özel aparatlarla para saçan, özel uçaklarından inip ultra lüks araçlara binen, yediklerini, içtiklerini ve de neredeyse şey ettiklerini bile sosyal medya hesaplarından gururla paylaşan, evin önüne eşşek kadar kepçe ile gül getiren, yahu bu paralar nereden geliyor, ne iş yapıyorsun diyenlere ‘kocamın karısıyım’ şeklinde yanıt veren, güllerle kaplı havuza yine güllerle I love you yazdırıp, bu havuzda sarmaş dolaş poz veren, alış verişten geliyorsun bir bakıyorsun ev güllerle dolmuş diyen, bir giydiğini bir daha giymeyen, küçük çocukları için aldıkları eve helikopterle giden, katıldıkları düğüne çöp poşetine doldurdukları metrelerce ipe dizilmiş paralarla giden, doğum günü kutlaması için dev reklam panosuna, ‘Karısının kocası iyi ki doğdun. Seni çok seviyorum. Kapatın şehrin ışıklarını kocam pasta üfleyecek’ diye yazdıran, bugün de 750 bin lirayı ezdim diyen, görgüsüz değilim amacım gıcık etmek diyerek felsefe bile yapan, bütün bunları sosyal medyasından ‘hak arayan garibanların’ peşinde olan süper idarecilerimizin gözleri önünde aylardır paylaşan, memleketin tek derdi Dilan Polat ve Engin Polat yüzünden!
Mallarına, paralarına, şatafatlarına el konulmasına neden olan olayın ardından, tam da milletçe elde bayrak sevinç içindeyken biz, 29 Ekim’de sosyal medyalarından şu açıklamayı yaptılar...
“Bizlerde de her kulda olabileceği gibi beşeri hatalar mevcuttur. İnsani ve dünyevi nedenlerden kaynaklı bir takım etik ve edebe ilişkin aşırılıklarımız, şımarıklıklarımız, gösterişlerimiz olmuştur. İnsani zaaflar nedeniyle haddimizi aştığımızı idrak ettik. Tabir caizse kendi kabuğumuza çekilip, bir durup, tefekkür edip, kendimize gelip, meydana gelen olaylarla alakalı muhasebe imkanı bulduk. Bu özeleştiri sonrası kamuoyu önünde milletimizden özür dilemenin Allah karşısında da yeni bir yönelim içinde gösterişten ve aşırılıktan uzak olmamız gerektiğinin bilinci içerisindeyiz.”
Yeni bir yönelimden kasıt nedir bilemedim ama... Aniden zenginleşmede, paraları istifleme ve ezmede rol model oldukları gibi utanmalarıyla da örnek alınır, memleketin en tepeden aşağılara upuzuuun utanması gerekenler listesindekiler de utanır belki!
Affeder miyiz peki?