Şem­din Sa­kık, PKK için­de “Par­mak­sız Ze­ki­” ola­rak bi­li­nir. PKK’­ya 1982 yı­lın­da ka­tıl­dı. Ör­gü­tün en üst gö­rev­le­rin­de bu­lun­du. Bin­göl ya­kı­nın­da 33 erin şe­hit edil­di­ği yıl­lar­da gün­dem­den hiç düş­me­di. PKK’­nın ba­şı Ab­dul­lah Öca­la­n’­la gö­rüş ay­rı­lık­la­rı­na düş­tü. De­fa­lar­ca yar­gı­lan­dı, af­fe­dil­di. 1998’de Ku­zey Ira­k’­ta Bar­za­ni­’ye sı­ğın­dı. O, 14 yıl­dır ce­za­evin­de. Giz­li ta­nık “De­ni­z”­in Şem­din Sa­kık ol­du­ğu açık­lan­ma­say­dı gün­de­me bi­le gel­me­ye­cek­ti.
Di­yar­ba­kı­r’­da as­ke­ri bir­li­ğin bu­lun­du­ğu alan­da bir he­li­kop­ter bek­le­ni­yor­du. 3 mi­ni­büs, bir­kaç oto­mo­bil as­ke­ri bir­li­ğin uç nok­ta­sı­na doğ­ru iler­le­di. Ko­mu­tan, sa­ati­ne bak­tı, ar­dın­dan ba­şı­nı ya­vaş ya­vaş kal­dı­rıp gök yü­zü­ne bak­tı. Ya­nın­da­ki­le­re “gel­mek üze­re­le­r” de­di.

Ora­da bu­lu­nan­lar, ko­mu­ta­nın bek­le­di­ği ki­şi­nin kim ol­du­ğu­nu bil­mi­yor­du. Ses­siz­ce bek­le­di­ler. Az son­ra bir he­li­kop­ter yak­laş­ma­ya baş­la­dı. Ar­dın­dan bir he­li­kop­ter da­ha. İş­te o an, Özel Kuv­vet­ler Ko­mu­ta­nı Kor­ge­ne­ral En­gin Alan “Par­mak­sız Ze­ki­’yi ge­ti­ri­yor­la­r” de­di. Ora­da bu­lu­nan­lar şa­şır­dı, ba­zı­la­rı “A­ca­ba şa­ka mı ya­pı­yo­r” di­ye ak­lın­dan ge­çir­di. Bel­ki o gün de­ğil ama bu­gün her şey şa­ka gi­bi... Çün­kü, En­gin Alan “te­rö­ris­t” ola­rak yar­gı­la­nı­yor.

"Ne olur beni öldürmeyin"

He­li­kop­ter­ler­den as­ker­ler in­me­ye baş­la­dı. Taşıdıkları uy­ku tu­lum­la­rı için­de bi­ri­le­ri var­dı. Tam 4 uy­ku tu­lu­mu in­di­ril­di. Bun­lar he­men mi­ni­büs­le­re ko­nul­du. Mi­ni­büs­te bir gö­rev­li “Han­gi­si Par­mak­sız Ze­ki?” di­ye sor­du. Bi­ri­si “Sağ­da­ki o” de­di. O an, si­lah ar­ka­da­şı­nın Sa­kı­k’­ın em­rin­de­ki PKK’­lı­lar ta­ra­fın­dan na­sıl şe­hit edil­di­ği­ni dü­şün­dü.

Sor­gu oda­sı­nın önü­ne dok­tor ko­şa­rak gel­di. Şem­din Sa­kık, vu­ru­lan iğ­ne yü­zün­den hâ­lâ ken­di­si­ne ge­le­me­miş­ti. Tıp­kı, Ab­dul­lah Öca­lan gi­bi o da uyu­tul­muş­tu. Şem­din Sa­kık ve kar­de­şi Arif Sa­kı­k’­ın Ku­zey Ira­k’­ta ya­ka­lan­ma­la­rı ko­nu­sun­da o gün­ler­de müt­hiş se­nar­yo­lar ya­zıl­dı. An­cak ola­yın iç yü­zü­nü an­la­tan bir as­ker, “Sa­kık kar­deş­ler­le bir­lik­te iki de Irak­lı var­dı. Bo­zu­lan ara­cın ta­mi­ri sı­ra­sın­da, Şem­din kü­çük ab­des­ti­ni yap­mak için tar­la­ya gir­di. Ken­di­le­ri­ne yar­dım­cı ola­ca­ğı­nı sa­nan ve yan­la­rın­da du­ran araç­tan inen­ler ise Özel Kuv­vet­ler men­sup­la­rıy­dı. Onlardan biri Şem­di­n’­in ka­fa­sı­na si­la­hı da­ya­dı. Şem­din, ta­ban­ca­sı­nı çek­mek is­te­di ama bo­şu­na... İlk sö­zü ‘Ne olur be­ni öl­dür­me­yi­n’ ol­du. 4 ki­şi pa­ket­le­nip ge­ti­ril­di­” di­yor.

Şem­din Sa­kık, ka­fa­sı­na si­lah da­ya­yan ki­şi­nin yü­zü­nün çok ta­nı­dık ol­du­ğu­nu söy­lü­yor. Açık­ça­sı, “Ye­şi­l” kod ad­lı Mah­mut Yıl­dı­rı­m’­ın, ken­di­si­ni ge­ti­ren ekip­te yer al­dı­ğı­nı be­lir­ti­yor. Oy­sa, ope­ras­yo­nu ger­çek­leş­ti­ren­ler “Ke­sin­lik­le ‘Ye­şi­l’­in bu­lun­ma­dı­ğı­nı­” söylüyorlar.


Sakık 50 milyar lira istedi

Sor­gu oda­sı­nın önün­de, o gü­ne ka­dar er­ler nö­bet tu­tar­ken, Sa­kı­k’­ın ol­du­ğu gün­ler­de rüt­be­li­ler nö­bet tut­ma­ya baş­la­dı. Ör­güt ile il­gi­li önem­li bil­gi­ler ver­me­si bek­le­nen Şem­din Sa­kık, ilk gün­den iti­ba­ren ko­nuş­ma­ya baş­la­dı. Sor­gu­nun ba­şın­da bir yar­bay var­dı. O, Er­ge­ne­kon da­va­sın­dan tu­tuk­la­nan, fai­li meç­hul­ler­den yar­gı­la­ma­sı de­vam eden Ce­mal Te­mi­zö­z’­den baş­ka­sı de­ğil­di.
Yıl­lar­ca Şem­din Sa­kık için “böb­rek has­ta­sı­” de­ni­li­yor­du. O yüz­den sey­yar di­ya­liz ci­ha­zıy­la do­laş­tı­ğı söy­le­nir­di. An­cak, gö­rül­dü ki Şem­din Sa­kı­k’­ın böb­rek­le­rin­de bir ra­hat­sız­lık yok. Gel­di­ği gün­ler­de ken­di­si­ne ba­zı ilaç­lar ve­ril­di, da­ha son­ra bun­lar da ke­sil­di.
Şem­din ve Arif Sa­kık ile bir­lik­te Tür­ki­ye­’ye ge­ti­ri­len iki Irak­lı ise sor­gu oda­sı­na hiç alın­ma­dı. On­lar, ses­siz­ce ge­ti­ril­dik­le­ri ye­re ya­kın bir bölgeye bı­ra­kıl­dı ve bu­gü­ne ka­dar on­la­rın
Tür­ki­ye­’ye ge­ti­ril­di­ği de hiç du­yul­ma­dı.
Sor­gu­cu­lar, Şem­din Sa­kı­k’­tan ala­bi­le­ce­ği bil­gi­le­rin önem­li bir bö­lü­mü­nü al­mış­tı. Sa­kık, bil­dik­le­ri­ni an­la­tı­yor­du. Sa­kı­k’­ın sor­gu­lan­dı­ğı ay­na­lı oda­da, “Ar­te­ş” kod ad­lı bir iti­raf­çı var­dı. PKK’­da önem­li bil­gi­le­re sa­hip olan “Ar­te­ş”­e, Sa­kı­k’­ın söy­le­dik­le­ri­nin doğ­ru olup ol­ma­dı­ğı da so­ru­lu­yor­du. “Ar­te­ş” ba­zı olay­la­rı anım­sa­tı­yor, sor­gu­cu­lar da o ko­nu­lar­da de­rin­le­me­si­ne sor­gu­ya de­vam edi­yor­lar­dı.
Son­ra­ki gün­ler­de, “Ar­te­ş” kod ad­lı te­rö­rist­le, Şem­din Sa­kık ay­nı oda­da kal­ma­ya baş­la­dı. “Ar­te­ş” üni­ver­si­te­den ay­rı­lıp ör­gü­te ka­tıl­mış, son­ra piş­man ol­muş­tu. As­ker­ler, “Ar­te­ş”­e bü­yük gü­ven du­yu­yor­du. Her şe­yin doğ­ru­su­nu an­lat­tı­ğı­nı be­lir­tir­ken, “Ör­güt­tey­ken ör­gü­te, dev­le­tin ya­nın­da ise dev­le­te doğ­ru­la­rı söy­lü­yo­ru­m” di­yor­du.
Şem­din Sa­kı­k’­tan alı­na­bi­le­cek bil­gi­ler alın­mış­tı. Sa­kı­k’­ın ba­sı­na ko­nuş­ma­sı­nın da PKK’­lı­lar üze­rin­de et­ki­li ola­ca­ğı dü­şü­nü­lü­yor­du. Du­rum, Şem­din Sa­kı­k’­a söy­len­di. Sa­kık “Be­nim­le rö­por­taj ya­pa­cak ki­şi­den en az 50 mil­yar li­ra is­te­ri­m” de­di. Pa­zar­lık­lar so­nu­cu mik­ta­rı 40 mil­yar li­ra­ya in­dir­di. Sa­kı­k’­la ce­za­evin­de rö­por­taj­lar ya­pıl­dı. An­cak, kim­se Sa­kı­k’­la rö­por­taj için o pa­ra­la­rı ver­me­di.
Şem­din Sa­kı­k’­ın ta­nık­lı­ğı tar­tı­şı­lı­yor ama “giz­li ta­nık­la­r”­ın önem­li bir bö­lü­mü­nün de­ği­şik suç­la­rın­dan ha­len tu­tuk­lu olan ya da yar­gı­la­ma­la­rı de­vam eden­ler ol­du­ğu­nu unu­tu­yo­ruz.