Anne, eş, kardeş, çocuk olarak yaşamımızın kaynağını ve dayanağını oluşturan kadınlarımız konusunda toplumsal sorumluluğumuzu artıran olumsuz ve kötü olaylar artarak sürüyor. Osmanlı anlayışının sürdüğü yapı içinde kadınlarımıza Atatürk’ün ve Cumhuriyetimizin tanıdığı hakları çok gören gerici bir anlayışa, sakıncalı eylemlere karşı gereken önlemleri almakta, kuralları yaşama geçirmekte geç kalınmaktadır. Kadınlara yönelik cinayetlerin artması en utandırıcı durumlardan biridir. Bu kötülük herkesi düşündürmelidir. Toplumsal düzeyin günümüzdeki görünümü bu nedenle çok sarsıcıdır.
Kavga ve suç olaylarıyla, kadınlara yönelik saldırılar gazetelerin ilk sayfalarını doldurmaktadır. Aile yapımızın temel öğesi olan kadınlarımızı koruyamazsak vatanı-yurdu koruma savımız bile sıcaklığını yitirir. Çalışma yaşamını, Atatürk’ün ilk kez sekiz kadını milletvekili yaptırmasıyla, kadınlarımız yönünden daha ışıklı kılan Cumhuriyetin giderek düzeyi yükseltecek yerde düşürmesine katlanılamaz.
Şiirlerle, şarkılar ve türkülerle, roman ve öykülerle duygu ve düşüncelerimizdeki özgün yerlerini açıkladığımız kadınlara saygımız, sevgimiz, güvenimizle özenimiz içtenlikli, gerçek ve seçkin olmalıdır. Yaşamı paylaştığımız, varlığımızı birlikte çabalarla sürdürdüğümüz kadınlarımız konusunda onların değerli katkılarını ve çalışmalarını gözeterek, gerekiyorsa özveriyle her atılımı gecikmeden yapmalıyız. Atatürk’ün kadınlarımızı ve anneleri öven sözleri bize yol göstermeli, ışık tutmalı, güç vermelidir. Değerleri ölçülemez.