Japonlar, 19 dil bilen robotlar yaptı. 5 kilo 400 gram ağırlığında ve 58 santim boyundaki robotlara Nao adı verildi. Bankalarda çalışacaklar. Müşterileri; “Merhaba. Hoş geldiniz. Döviz mi alacaksınız. Banka hesabı mı açtıracaksınız. Yurtdışına para mı göndereceksiniz?” diyerek karşılıyorlar. 19 dilli robotun alın çatısına çok hassas bir kamera konulmuş. Müşterinin mimik ve ses tonundan memnun olup olmadıklarını da ayırt edebiliyor.
Japon robot!
Canı yok, kanı yok.
Demir. Cam. Plastik.
Türk robot!
Canlı, kanlı, bıyıklı.
Dili var, dini bile var.
Türk robotlar da kendine bir sahip bulmuş, bağlanmış, biat etmiş; sahibinin mimik ve ses tonuna bakıp “Fethullah’ın kasası dediği Bank Asya’nın yönetimine el koyuyor” ve Saray’a kurulmuş Sağlam İrade’nin(!) buyruğunu yerine getiriyor.
* * * *
Canlı, kanlı, bıyıklı robot!
İntikamcı. Kindar.
Hedefine kilitlenmiş.
Saray’dakini mutlu kılacak.
Fethullah’ı yok edecek.
Polisini, savcısını sürüyor.
Gazetecisini hapse koyuyor.
İç ve dış okullarına el koyuyor.
Kırmızı bülten çıkartıyor.
Pasaportunu iptal ediyor.
Robot sahibi Saray’daki Sağlam İradenin(!) ağzının içine bakıyor ve Bank Asya’nın yönetimine, objektif hukukta yer olmayan bir biçimde, el koyuyor.
Bankanın sahipleri belli.
TMSF’de kayıtları var.
Yüzde 54’ü bir hisse, iki hisse, üç hisse halinde halka satılmış. İmtiyazlı yüzde 46 hisse ise 185 tüzel (şirket) ve gerçek (birey) kişinin elinde. Bu 185 tüzel ve gerçek kişi, bankaya kimin genel müdür olacağına ve yönetime kimlerin yerleştirileceğine karar veriyor. Hukuken hakları var. Bank Asya, İslam’ın tatlı yalanı üzerine kurulmuş; “faize faiz demiyor, faize kâr payı diyerek” yıllardır para topluyor.
* * * *
Yeni ne oldu?
Banka mı hortumlandı?
Hayır.
Kredileri mi batırıldı?
Hayır.
Mevduatları mı buharlaştırıldı?
Hayır.
Sahipleri mi değişti?
Evet.
Peki yeni sahipler kim?
Eroinci, esrar satıcısı.
Kara paracı, mafya.
Yeni sahipler bu tiplerse; araştırırsın, belgelersin, kanıtlarsın, halka da bilgi verir, açıklarsın ve yönetime el koyabilirsin. Hukuka uyar. Yeni sahipler “eroinci-esrarcı- kara paracı- banka hortumcusu değilse” el koymak ne hukuka uyar, ne kitaba, ne ahlaka, ne vicdana sığar.
* * * *
Bankalardan ve ekonomiden sorumlu Bakan Ali Babacan, nedense, susuyor. Daha dün sayılabilecek bir yakın geçmişte “Hukuk herkese lazım. Birinci sınıf ekonomi için birinci sınıf demokrasi olmamız lazım” diye konuşmuş Ali Babacan, bugün tek kelime konuşmuyor. Bank Asya’ya el koyan TMSF ile BDDK ve Merkez Bankası, dolayısı ile Türkiye’deki 49 bankadan sorumlu Bakan Ali Babacan’a sormalı:
Bank Asya’da yapılan nedir?
Hukuka mı uyuyor?
Robotluğa mı yakışıyor?
Bank Asya’ya el koyanlar Saray’da oturanı mutlu ve memnun etmenin mi peşindeler?
Tek konuşması gereken o.
Bakan Ali Babacan susuyor.
Yalan!
Dolan!
Ve bir de susan!
Susmak, robotlaşmaktır.
Yunan solculuğu!
Yunanistan’da solcu lider Çipras, bir yeni Mao, bir yeni Tito, bir yeni Kastro ya da yeni bir Lenin olabilirdi. Bu şansı vardı ve kendisini iktidara taşıyan Yunan halkına, “Ben sizden ekonomimizi düzeltinceye kadar onurlu durmanızı istiyor ve o gün gelinceye kadar size kan, gözyaşı ve ter vaat ediyorum. AB Merkez Bankası’nın, IMF’nin ve Brüksel Yönetimi’nin dış yardımlarıyla değil kendi alın terimizle ayakta kalmalıyız” diyecekti. Diyemedi. Dış yardım dilenmek için AB’nin kapısını çaldı. Başka kapıya dediler. Yunan solculuğu karizmayı çizdirdi!