İlk 45 dakika şampiyonluğa oynayan değil de orta sıralarda mücadele eden bir Fenerbahçe vardı. ‘Maçı alsak ne olur, almasak ne olur’ havasındalardı. Koca 45 dakikayı boşa geçirdiler. Aynen Galatasaray’ın Hatay’da yaptığı gibi. Rakibi de biraz küçük görmüşler. Öylesine mücadele ediyorlar. Rakip kim olursa olsun bırakın futbolu, sporun her branşında iyi mücadele etmezsen, kazanamazsın. Baktılar ki bu işin şakası yok, ikinci yarıda maça asılmaya başladılar. Zaten oyunun da şekli değişti. Adana Demirspor bir kişi eksik kalınca da ibre olduğu gibi Fenerbahçe’ye döndü. Kırmızı kart pozisyonu öyle bir pozisyon ki ya kırmızı vereceksin ya da hiçbir şey. Hakem, kırmızıdan yana kullandı. Hiçbir şey diyemezsin.
FARKIN NEDENİ CESARET
VAR açısından enteresan bir maç izledik. Şimdi ben soruyorum spor kamuoyuna: Yerli bir VAR olsaydı, bu pozisyonlarda hakemi rahat rahat çağırabilir miydi? Şimdi Fener seyircisi hakeme kızıyor iptal etti diye, belki de küfür ediyor. Hakemin ne günahı var? Halil Umut Meler’in görmediğini Danimarkalı VAR ekran başından gördü, cesaretle çağırdı. VAR doğru olanı yaptı, doğru karar verdi. Bizim hakemlerimizde olmayan şey şu: Cesaret! Hem sahada hem VAR’da cesaret olmayınca güven kalmıyor onlara. Güven de kalmayınca iş bu hale geliyor. Aslında hep şunu söyledim hala da söylerim. Bize yabancı hakem değil yabancı VAR’lar lazım. Bu VAR hakemleri en az 2 sene kalmalılar. Hem VAR’da olmalılar hem de VAR yetiştirmeliler. İki sene sonra belki cesaretli VAR’lar bizde de iş yapabilirler. Çünkü artık futbolda VAR hakemden fazla etkili. Çünkü hakemin önünde televizyon yok. Onun televizyonu var.
OYNATALIM UĞUR’CUM
Aslında hatırlayın, bakın. VAR’ın size çok yabancı olmaması lazım. Neden mi? Yıllarca ben ‘Oynatalım Uğur’ diye yaptım bu işi. Televizyonun başında otur, ileri geri oynat. Ne oldu? Yıllar geçti oraya geldik. Şimdi VAR oynatıyor, oynattırıyor, sonra sahadakini çağırıyor. Yani artık futbolda ‘Oynatalım Uğur’ var, sahadakiler değil. Ama o da yürekli olacak. Veya bol bol yürek yiyecek.