Suriyeli mültecilerin de dilencilik yapmaya başlamasıyla beraber dilenci sayısında patlama meydana geldi.
Türkiye’nin hemen hemen tüm şehirlerinde bu dilencilerle karşılaşılıyor. Dilenci sayısının ne kadar olduğu ile ilgili ise yakın zamanda yapılmış bir araştırma yok.
İktisatçı Ege Cansen, dilenci sorununun temelinde toplumdaki yardım etme davranışının yattığını söyledi. Cansen, “Biz çok fazla kurumsal yardım yapmaya meyilli değiliz. Ama bireysel olarak arabanın camını açıp birisine 1-2 lira verince vicdanımız rahatlıyor. Çünkü her insan fakire yardım etmek ister. Bunun en kestirme yolu, sadaka vermek. Dünya kadar kuruluş var. Kendi meşrebine göredir bunlar. Topluma yardım edecek bir sürü dernek var. Ben onlara para vermeyeceğim ama dilenciye vereceğim. Bir kere bu sahtekârlıktan vazgeçmek lazım. Dilenciye para vermekle kimse vicdanını rahatlatmasın” dedi.
BUNLAR FAKİRİN KURNAZI
Dilenciye para vermenin cezasının 280 lira civarında olduğunu anlatan Cansen, şöyle konuştu:
“Toplumun içinde, kalbinde, beyninde yer almamış bir uygulama çok zordur. Ama faydasızdır demiyorum. Zorlanabiliriz. Zabıta gidecek hüviyetini alacak ceza verecek... Fakat yapılmıştır veya yapılabilir, dilenciler toplanabilir. Bu o kadar zor bir hadise değil, ayrıca basın yoluyla anlatılabilir. Şurada şu kadar yatak, 3 öğün yemek veren aşevleri vardır deyip topluma şu bilinç verilebilir: Eğer yardım edecekseniz, buralara yardım edin. Yolda gördüklerinize değil, görmediklerinize yardım edin. Siz zannediyor musunuz ki Türkiye’nin bütün fakir insanları sizin yolunuza çıkıyor? Sizin yolunuza çıkan, fakirin kurnazı. Bir de gariban fakirler var kimsenin yoluna çıkmayan, hatta utanan. Ama o insanlara yemek ve sıcak bir yer gösteren kurumlar da var. Hakikaten vicdanlıysanız, ki herkeste vicdan vardır az ya da çok, kurumlara yardım edin. Mercedes’in camını indirip oradan 5 lira vermekle sosyal sorumluluk projesi olmaz.”
AMAÇ KARIN DOYURMAK DEĞİL
Türkiye’nin çok zengin bir ülke olmadığını ama insanlarını sokakta dilendirmeyecek kadar da zengin olduğunu kaydeden Cansen, “Bu dilenci meselesi, iktisadi ve hesabi olarak söylüyorum, o kadar büyük mesele değil. Hiç kimse benim param yok aç kaldım diyemez. Belediyeler, aşevleri, dernekler var. Burada şöyle bir hadise var. Birincisi, muhtemelen dilencilik sadece karın doyurmakla geçilebilecek bir mesele değil. Belki bu bütün dilenciler için geçerli değil ama böyle. Bir insanın 15-20 liraya yemek için akşama kadar dilendiğini sanmıyorum” diye konuştu.
DİLENCİLİĞİN TEKNİKLERİ VAR
Dilenciliği bir sanat olarak tanımlayan Ege Cansen, onun da azami gelir getirecek teknikleri olduğuna dikkat çekti. Cansen, “Konumlanma var mesela. Hangi noktada, ışıkta, semtte? Lüks arabaların geçtiği yerlerde duruyorlar. Bebekli dilenci. En çok acınan tür. Bütün bu tiyatrolar benimseniyor. Ama başka bir şey daha var. Diyelim ki kötürüm adam. Kim getirdi onu çevre yoluna. Demek ki onu getiren götüren var” ifadelerini kullandı.
