14 yaşındaki Mattia Ahmet’i İstanbul Kadıköy’de semt pazarında dolaşırken defalarca bıçaklayarak öldürdüler, kanlar içinde yere yığıldığında suratını tekmelediler, katiller 15 ve 16 yaşında, Ankara Keçiören’de kızkardeşini sarkıntılık edenlerden korumaya çalışan delikanlıyı, bıçakla delik deşik ettiler, katiller 14 ve 16 yaşında, İstanbul Kağıthane’de kuyumcuya silahlı saldırı yapıldı, maskeli tetikçiler 14 yaşında, İstanbul Sarıyer’de birinin ensesine bıçak sapladılar, gaspçı 16 yaşında, Muğla Menteşe belediye başkanının evine molotof kokteyl atıldı, kiralık saldırganlar 15 ve 16 yaşında, İstanbul Eyüpsultan’da birini göğsünden vurarak öldürdüler, tetikçi 14 yaşında, İstanbul Sarıyer’de haraç ödemek istemeyen kasabı vurdular, motosikletli tetikçiler 14 yaşında, İstanbul Çekmeköy’de Alemdağ spor kulübünün eski başkanı öldürüldü, tetikçi 17 yaşında, Adana Seyhan’da pastaneye el bombası atıldı, parmak izi bırakmamak için ameliyat eldiveni takan saldırgan 16 yaşında, bunların hepsi son birkaç ay içinde yaşandı.
★
En son... Sinan Ateş cinayetinin kilit isimlerinden Serdar Öktem, İstanbul’un göbeğinde, trafiğin en yoğun olduğu saatlerde, Kalaşnikoflarla çapraz ateşe tutularak öldürüldü, maskeli dört saldırganın ikisi 16 ve 17 yaşında.
★
Sokaklarımız artık, benzerlerini anca Meksika sokaklarında, Kolombiya varoşlarında, Brezilya çetelerinde gördüğümüz, eğitimsiz, şuursuz, ahlaki değerlerden yoksun, şehirlerin kriminal çeperlerine sıkışmış, madde bağımlısı, aşırı yoksulluk ve suç dünyasının toksik ortamında insani özellikleri deforme olmuş, sebep sonuç ilişkisini kurmaktan aciz, acıma duygusundan yoksun, hiddet dolu, manasız şiddetten zevk alan, “mutant bir tür”le dolu... Cehaletin sosyal lağımından fışkırmış bir tür.
★
Z kuşağı kriminal çeteler oluştu, normalde çizgi film izleyecek yaşta oldukları için sanırım, Daltonlar, Redkitler, Casperlar, Şirinler, kendilerine ünlü çizgi filmlerden esinlenerek isim koyuyorlar, dijital teknoloji çağında dünyaya geldikleri için, tüm yaşıtları gibi sosyal medyayı aktif olarak kullanıyorlar, alt tarafı mahalle ölçeğinde çeteleşmelerine rağmen, internet sayesinde tüm ülkeye yayılabiliyorlar, internet sayesinde küresel suç örgütleriyle entegre olabiliyorlar, sosyal medya üzerinden -lüks yaşam, bol para gibi- suçu cazip gösteren içerikler yayınlıyorlar, kendileri adına şarkılar yazdırıp, klipler çekiyorlar, özellikle TikTok üzerinden bu tür reklamlarını (!) yapıp, Anadolu’nun ücra köşelerini “insan kaynağı” olarak kullanıyorlar, büyükşehirlerde kullanmak üzere köylerden bile 14 yaşında 15 yaşında tetikçi/torbacı topluyorlar, geleceğe dair umudu olmayan, kısa yoldan paraya/güce ulaşmak isteyen cahil cühela, bunların ağına takılıyor.
★
Uyuşturucu kullanma yaşı zaten 12’ye kadar inmişti, İzmir Tepecik’te 12 yaşındaki bir çocuk, evinin balkonunda uyuşturucudan hayatını kaybetmiş halde bulundu, uyuşturucudan ölüm yaşı da 12’ye inmiş oldu.
Başkentimiz Ankara’da mesela, sokaklarda kapsamlı bir uyuşturucu operasyonu yapıldı, torbacıların neredeyse tamamı 15-16 yaşında çıktı.
Sayın medyamız üç maymunu oynuyor, yabancı medya şakır şakır dünyaya duyuruyor, BBC mesela, İstanbul’un çeperlerine sıkışmış gençlerle röportaj yaptı, “ne iş yapıyorsun” diye sorulduğunda hep aynı cevap veriliyor, “gayrimeşru” deniyor, “gayrimeşru” kavramı gençlerin mesleği haline geldi, çetelerde kariyer yapılıyor.
★
(Polis, evrensel bir kelimedir.
İngilizce police, Fransızca poliçe, İspanyolca policia, İtalyanca polizia, Almanca polizei, Rusça politsiya, Fince poliisi, Svahili dilinde polisi... Dünyanın her yerinde polis araçlarında polis yazar.
Sayın hükümetimiz, dünya tarihinde ilk kez ve sadece Türkiye’de polis araçlarına “hizmet” yazdı!
Evet... 2010 yılıydı, polis araçlarına polis kelimesi yerine “halk için emniyet adalet için hizmet” yazdılar, polis arması yerine bunu logo yaptılar. “Hizmet”in Fethullah Gülen cemaatinin sloganı olduğunu bilmeyen yoktu, cemaatin kendisine “hizmet hareketi” dediğini bilmeyen yoktu.
Bütün poliş araçlarına, bütün polis binalarına bunu yazdılar, aynı sloganla afişler yaptılar, reklam panolarına astılar, hediyelik anahtarlıklar yaptılar, bardaklar yaptılar, eşantiyon olarak dağıttılar, bu sloganla pastalar yaptılar, emniyet teşkilatının bütün kutlamalarında bu pastaların fotoğraflarını medyaya servis ettiler. Çünkü... Sayın hükümetimiz, devletin emniyet teşkilatını, fetoculara teslim edecek kadar şuurunu kaybetmişti.
Cumhuriyet tarihimizde ilk kez, emniyet teşkilatımızın kontrolü, bir cemaate terkedilmişti. Balyoz/Ergenekon gibi kumpas davalarının tamamı, polis yerine “hizmet” yazdıkları dönemde yaşandı.
Polis yerine “hizmet” yazdıkları dönemde, PKK’yı tanık TSK’yı sanık yaptılar, Türk ordusunu mermi bile sıkmadan kendi vatanlarında esir aldılar.
Sadece silahlı kuvvetleri değil, emniyet teşkilatını da paralize ettiler.
O dönemde, cemaate veya hükümete biat etmeyen, devletin polisi olmayı tercih eden yurtsever polislerimizin ne kadar acı çektiğini, nasıl sürüldüklerini, nasıl tasfiye edildiklerini gayet iyi biliyorum.
Sonra?
17/25 Aralık’ta kanalizasyon patladı, hükümetle cemaatin imam nikahı bozuldu, polis araçlarındaki “hizmet” sloganını sildiler, eskisi gibi gene sadece polis yazdılar.
Ama bu arada olan emniyet teşkilatına olmuştu, kurumsal kimliği ağır hasar görmüştü, terfi sistemi alt üst olmuştu, teamülleri yerlebir olmuştu, at izi it izine karışınca, kurunun yanında yaş da yanmıştı, kimisi meslekten atıldı, kimisi erken emekli edildi, tecrübeli kadrolar tek kalemde silindi, teşkilat yeniden yapılanıp, kendini yeniden toparlayana kadar, meydan kriminal örgütlere kaldı, e olacağı buydu.)
★
(Beşir Atalay’ı içişleri bakanı yaptılar, polis yerine hizmet’i onun döneminde yazdılar, emniyet teşkilatını onun döneminde cemaate teslim ettiler, ilk PKK açılımını da buna yaptırdılar, sonra boş süt şişesi gibi kapının önüne koydular, AKP’den bile istifa etti.
İdris Naim Şahin’i içişleri bakanı yaptılar, “vatandaşlar beni görünce sevinçle takla atsın” filan diyordu, “biber gazımız organiktir” filan diyordu, görevden alındığını televizyondan öğrendi, resmen kovdular, AKP’den bile istifa etti, güya asrın liderimizin imam hatipten beri arkadaşıydı, asrın liderimiz bunun hakkında “şantaj kasetleri var” dedi.
Muammer Güler’i içişleri bakanı yaptılar, 17/25 Aralık kepazeliğinde oğlunun evinde boy boy para kasaları yakalandı, Rıza Sarraf’ı korumak için önüne yattığı filan ortaya çıktı, istifa etmek zorunda kaldı.
Efkan Ala, milletvekili bile değildi, dışardan içişleri bakanı yaptılar, 17/25 Aralık’ın bütün pisliğini buna temizlettiler, “81 il emniyet müdürünün 74’ünün, daire başkanlarının tamamının, 7 bin istihbaratçıdan 6.500’ünün fetö üyesi olduğunu” bizzat açıkladı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni işte bu hale getirmişlerdi, 15 Temmuz darbe muammasından sonra sürpriz şekilde istifa ettirildi, istifa ettiğini kendisine bile açıklatmadılar, Efkan Ala’nın istifa ettiğini Binali Yıldırım açıkladı, zart diye kapının önüne koydular.
Selami Altınok, milletvekili bile değildi, dışardan içişleri bakanı yaptılar, emniyet teşkilatı kavramıyla uzaktan yakından alakası bile yoktu, “polis teşkilatını tanımaya çalışıyorum, öğrenmeye gayret ediyorum, fazla ilgilenmediğim bir teşkilat” diyordu, bunu diyen birini Afrika’daki Hotantu kabilesinde bile içişleri bakanı yapmazlar ama, Türkiye’de yaptılar.
Süleyman Soylu’yu içişleri bakanı yaptılar, aslında hiç’işleri bakanıydı, çünkü televizyona çıkıp bizzat anlattı, “ben ömrümde bir tek güvenlik makalesi bile okumamış adamım, hiç okumadım, içişleri bakanlığıyla ilgili bir şey biliyorum dersem yanlış olur” dedi, bunu diyen birini Tazmanya’daki Aborijin kabilesinde bile içişleri bakanı yapmazlar ama, Türkiye’de yaptılar.
Ali Yerlikaya’yı içişleri bakanı yaptılar, Tekirdağ valisiyken Coca Cola’yı protesto edeyim derken Fanta içmişti, Tekirdağ rakısını protesto etmek için Yeni Rakı içmek gibi bir şeydi.)
★
(Devlette liyakat bu seviyeye indirildi.
E, neticede ne olması bekleniyordu?)
★
Tarikat cemaat zırcahil atmosferiyle sahipsiz bir iklim yaratıldı.
Suçun mahiyeti büyüdü, yaşı küçüldü.
★
Toplum, günübirlik işporta siyaset haberleriyle adeta uyuşturuluyor, “suça sürüklenen çocuk” diye küçültülen devasa bir tehditle karşı karşıyayız.
★
İzmir Balçova’da henüz 16 yaşındaki bir lise öğrencisi, maske taktı, pompalı tüfekle mahallesindeki karakolu bastı, üç polisi şehit etti, köktendinci terör örgütü IŞİD tarafından internet üzerinden devşirildiği, eğitildiği, nefret mermisi haline getirildiği ortaya çıktı, cep telefonundaki bağlantıları soruşturuldu, kendisini yönlendireni İstanbul Esenyurt’ta yakaladılar, İranlı çıktı... Laga luga gazeteciliği yapan sayın medyamız bu haberin peşini bıraktı, halbuki, soruşturma derinleştirilince çok daha ürpertici hale dönüştü... IŞİD tarafından internet üzerinden devşirilen, ideolojik olarak beyni yıkanan, silah eğitimi verilen, patlayıcı madde eğitimi verilen, drone eğitimi verilen, üstelik, tıpkı İzmir’deki gibi tek başına eylem hazırlığında olan iki çocuk daha yakalandı, İstanbul Ataşehir’de, henüz 15 yaşında, İstanbul Maltepe’de, henüz 14 yaşında, bunların da tıpkı İzmir Balçova’daki gibi, internetteki sohbet platformları üzerinden haberleştikleri anlaşıldı.
★
Dedim ya, cehaletin sosyal lağımından fışkırmış “mutant bir tür”le karşı karşıyayız.
Kimisini kriminal çeteler kullanıyor.
Kimisini terör örgütleri kullanıyor.
★
Güya “dindar nesil” yaratacaklardı.
Maalesef ortaya çıkardıkları “nesil” işte bu.